Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçiliği’nde düzenlenen törene büyük katılım oldu.
Türkiye’de olduğu gibi Belçika’da düzenlenen anma törenlerinde Büyük Atatürk’ün,”Milli Mücadele Yılları,askeri kişiliği, sivil liderliği ve yaptığı yenilikler ve bizlere armağan ettiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bugün geldiği nokta yapılan konuşmalar ile dile getirildi.
Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçiliği Şehit Dursun Aksoy Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen törene Brüksel Büyükelçisi Zeki Levent Gümrükçü,eşi Sefire Simay Gümrükçü,AB nezdinde Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay, Brüksel Başkonsolosu Dilşad Kırbaşlı Karaoğlu ile çok sayıda Türk delegasyon temsilcileri,öğretmenler,öğrenciler ve sivil örgüt temsilcileri katıldılar..
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan törende ilk konuşmayı Askeri Ataşe, Doc.Dr. Haluk erdem yaptı..Daha sonra öğrenciler, Kevser Yeşil, Kerim Kozlu Atatürk’e şiir ile ithaf ettiler. Ardından Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçisi Zeki Levent Gümrükçü,günün mana ve önemini içeren konuşmalarını yaptılar.
Tören “Güneşin Adı” belgeselinin izlenmesi ile son buldu..
ATATÜRK, UMUT, AYDINLIK,GELECEK VE CUMHURİYET DEMEKTİR..
Anma törenin de Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçisi Zeki Levent Gümrükçü,anlamlı bir konuşma yaparak, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri kişiliği, dehası,akla ve bilme verdiği önemi, esaret altındaki milletlere örnek olan yenilikleri hakkında bilgiler verdi ve şöyle devam etti:
“Cumhuriyetimizin kurucusu ,ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak için düzenlediğimiz bu toplantıya katılmanız çok önemli..Hepinize teşekkür ederim. Her geçen yıl Atatürk’ü anma törenlerine büyük ilgi gösteriliyor.Bu da beni şaşırtmıyor. Zira Türk Milleti’nin her ferdi, Anavatanda, yurtdışında ve temsilciliklerimizde bir araya gelerek,her 10 Kasım’da,saat 09,05’te Atalarına saygı göstermelerini,minnet ve şükranla anmalarını büyük bir mutluluk içinde gördüm.
Nitekim bugün Brüksel’de büyükelçiliklerimizde, başkonsolosluklarımızda ve NATO nezdinde ve Türk Toplumunun değerli temsilcilerinin katılımı ile düzenlenen törenlerle Büyük Önder Atatürk’ü, ölümünün ardından geçen 81 yıla rağmen anılması onun önemini ortaya koymaktadır.
Dünyada ölümünün ardından 81 Yıl geçmesine rağmen, minnetle, şükranla, sevgi ve saygıyla anılan bir lider yoktur. Bu dahi tek başına Atatürk’ün ne kadar nadide ve istisnai bir lider olduğunu ortaya koymaktadır..
Her yıl artan özlemle ve heyecanla düzenlediğimiz bu törenlerle Atatürk’ü nasıl anmalıyız?..Her sene bu soruyu çok düşünürüm..
ATATÜRK ANLAMAK YETMEZ,ONU ANLATMALIYIZ..
Atatürk’ü Çanakkale savaşlarından Milli Mücadeleye ve kurduğu Cumhuriyetin ilanından ölümüne kadar yaptıklarını aktarmak,anlatmak bile yetmeyebilir.
“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir, duygularımı fikirlerimi anlıyor ve hissedebiliyorsanız,bu yeterlidir” sözü çok manalıdır.. Her on Kasım Atatürk’ü anlamak değil,aynı zamanda anlatmak gerektiğine inanıyorum. Bu o kadar da kolay olmuyor elbette..Atatürk,yapacaklarını çok kısa zamana sığdıran ender liderlerden biridir. Hayatı büyük eylemlerle,çalışmalar ile geçmiştir. Sadece Türk ulusu için değil,birçok milletin kaderini değiştiren Atatürk’ü iyi anlamamız gerekir. “Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir” diyen Atatürk aynı zamanda mirasçılarına da işaret ederek görevler yüklüyor..Atamız bizden uygarlık yarışında Türkiye’nin lokomotif ülke olmasını istemiştir..Bize miras bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti,dinamik,sürekli kendini yenilen bir yapıya sahiptir..Bunu aklın ve bilimin rehberliğinde yapmıştır..Eğitime verdiği önem,aklın ve bilimin ışığındandır.. Atatürk’ün ayrıca kadın-erkek eşitliğine verdiği önemi hepimiz biliyoruz..Ekonomide karma bir ekonomik sistemi benimsemesi de önemlidir..Hukukun üstünlüğüne inancı ise tamdır..Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin şeyhler,müritler ülkesi olmayacağın ta 1925 tarihinde söylemiştir.
ATATÜRK,UYGARLIK VE MEDENİYET YOLUNU AÇMIŞTIR..
Geriye dönüp baktığımızda bunlar bize çok doğal yenilikler olarak gelebilir.Unutmayınız ki, 600 Yıllık bir imparatorluğun küllerinden yeni,dinamik bir devlet kuran Atatürk, yayılmacı anlayışlarda olan liderlerin aksine,uygarlık ve medeniyet yolunu seçmiştir..
Cumhuriyet ve Cumhuriyet felsefesinin yetiştirdiği büyük bilim adamlarımızı,yetişkinlerimizi, aydınlarımızı unutmayalım.. Brüksel’de bile başarı öyküleri yazan birçok insanımız var. Bu nedenle Atatürk’ün mirasının emin ellerde olduğunu söyleyebilirim. Ünlü sanatçımız İdil Biret’in on gün önce verdiği konser,bunun en bariz göstergesidir..Çocuklarımıza on Kasımları anlatırken, alt yapı üzerine neler yapıldığını ve onlara sahip çıkmamız gerektiğini de anlatmamız gerekir. O nedenle her zaman,her dem eğitime yatırım yapılmasını istiyor, öneriyoruz..
Atatürk’ü tek kelime ile anlatmak gerekirse,
Atatürk bir umuttur.Tükenmiş bir halkı fikirleri ile tekrar ayağa kaldırmıştır..
Atatürk bir ülküdür, çünkü yönünü kaybetmiş bir millete vizyon vermiştir, yol çizmiştir.
Atatürk bir tutkudur, çünkü açtığı yolda gencinden yaşlısına beraber yürüme kararlılığını aşılamıştır.
Atatürk bir aşktır, milletine duyduğu sonsuz güven ile karşılık bulmuştur..
Atatürk,akıl,bilim ve yeniliktir.Çünkü o asla kendisinin takip edilmesini istememiş,aklın ve bilimin,çağın gereklerinin yapılmasını arzu etmiştir..Bir kez daha Atatürk’ümüzü,silah arkadaşlarını minnet ve saygı ile anıyoruz..”
RUHUN ŞAD OLSUN..
Türkçe ve Türk Kültür Dersleri öğretmeni Emine Ünal’ın sunumu ile kürsüye gelen Brüksel Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Piyade Kurmay Albay Doc.Dr. Haluk Erdem,”
Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük devlet adamı ve başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 81’inci yıl dönümünde, aziz hatırasını bir kez daha saygı, özlem ve minnetle anmak üzere toplanmış bulunuyoruz.
Malumları olduğu üzere, toplumları ayakta tutan değerlerin yıkılması, ülkelerin çökmesine, işgal edilmesine hatta tarih sahnesinden silinmesine neden olabilmektedir.
Günümüzde, başta komşularımız Suriye ve Irak’ta olmak üzere, dünyanın dört bir köşesinde yaşanan trajediler, Türk Milletinin Büyük Önderi Atatürk’ün fikir ve ideallerine daha sıkı sarılmamızın; milli değerlerimizi ve kültürümüzü korumamızın, bizi bugünlere taşıyan tarihimizi çocuklarımıza öğretmemizin önemini daha da arttırmıştır.
Ata’mızı anlayabilmek ve bize gösterdiği yolda ilerleyebilmek için, O’nu bize kazandıran dönemi iyi analiz etmek gerekir.
19 Mayıs 1919 tarihi itibarıyla;
Osmanlı Devleti; 1’inci Dünya Savaşı sonunda yenik sayılmış ve orduları dağıtılmış, tersanelerine girilmiş, ağır silahlarına, tüm haberleşme ve ulaşım vasıtalarına el konulmuş, başkenti İstanbul dâhil ülkesinin birçok bölgesi işgal edilmiş durumdaydı.
Türk milleti;
-Yaşlısı, kadını, çocuğu ile yirmi üç milyon imparatorluk nüfusundan, yaklaşık 7 milyonunu kaybetmiş,
-dede, baba, oğul bir arada savaşacak kadar erkek nüfusunun bir neslini tamamen yitirmiş,
-fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş,
-nerede ise savaşma ve varlığını koruma imkân ve kabiliyetini yitirmek üzereydi..
İşgal devletleri; Osmanlı topraklarındaki doğal kaynaklara ve jeopolitik önemi haiz bölgelere göz dikmiş; asırlardır Türk yurdu olan Anadolu’yu parçalayıp bölüştürme fırsatını yakalamıştı,
Belki de en üzücü olan ise şahsi çıkarlarını işgalcilerle bütünleştirmiş ihanet grupları ülkede cirit atmaktaydı.
İşte böyle bir durumda;
Milletin ümitlerini neredeyse kaybettiği bu en zor dönemde ortaya atılan, “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.” diyerek, manda ve himayeyi reddeden, yalnızca Türk ulusunun vatan sevgisine ve özgürlük tutkusuna güvenerek kurtuluş savaşını başlatan bir liderdir Gazi Mustafa Kemal.
O’nun önderliğinde her evden bir çorap, bir fanila alınarak asker giydirilmiş,
hurda demirlerden silah, mermi, bomba, nal yapılmış,
kadını, yaşlısı, çocuğu ile atla ve kağnı ile, yalnızca düşmanla değil, hainlere karşı da savaşılmış,
parolası “Ya istiklal ya ölüm!” olan, dünyada eşi görülmemiş bir Kurtuluş Savaşı kazanılmıştır.
Başarıyla sonuçlandırılan Kurtuluş Savaş’ından hemen sonra hayatın her alanında yeniden yapılanma çalışmaları başlatılmış, modern Türkiye’nin sağlam temelleri atılmıştır.
Türk milletinin bu yeniden doğuşu; günümüzde hala, fikirleri ve eserleriyle yolumuzu aydınlatmaya devam eden Atatürk’ün; tarihte çok az sayıda liderde bir arada görülebilecek özellikleri şahsında bulunduran; olağanüstü bilgisi, sabrı, akılcılığı, planlama ve zamanlamadaki dehası, hedeflerine varma azmi, kararlılığı ve enerjisi ile gerçekleşmiştir.
O sadece muharebe meydanlarında Türklüğü esaretten kurtaran bir kumandan olarak askerî yönü ile değil; siyasî, iktisadî ve kültürel yönüyle de donanımlı bir liderdir. Bu donanımın sırrı ise okumaya, incelemeye ve araştırmaya verdiği önemden kaynaklanmaktadır. Atatürk, ömrü cephelerde geçmiş olmasına rağmen, o günün şartlarında çeşitli dillerde binlerce kitap okumuş, çağdaş bir millet ve devlet yaratmak için hayatını vakfetmiştir.
Atatürk hem fikir hem de hareket adamıdır. Fikir ve düşüncelerinin özü, her türlü dogmatik unsurdan sıyrılmış akılcı bir dünya görüşüdür. Memleket gerçeklerinden kaynaklanan problemler karşısında aklın ve ilmin rehberliğini kabul eden fikirleri, gerek Türk Bağımsızlık Savaşı’nın gerekse onu izleyen Türk çağdaşlaşma hareketinin esasını oluşturmuştur.
Ulu önder Atatürk, “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” diyerek Türkiye Cumhuriyeti’ni bizlere miras olarak bırakmıştır.
Aziz Atam,
Bükülmez bileklerimizde kuvvet, gözlerimizde ışıksın. Aydın dimağlarımızda ilkelerin, kalplerimizde senin sevgin ve inancın var.
Acı kaybının yıl dönümünde, yasınla başlarımız eğik, ancak azim ve gururla senin gösterdiğin hedeflere ulaşma yolunda el ele ve gönül birliği içinde yürüyecek, ilke ve inkılâplarını sonsuza dek koruyacak ve yaktığın meşalenin alevini büyüterek gelecek nesillere aktaracağız.
Ruhun şad olsun…”diyerek konuşmasını tamamladı.
Türkiye’de olduğu gibi Belçika’da düzenlenen anma törenlerinde Büyük Atatürk’ün,”Milli Mücadele Yılları,askeri kişiliği, sivil liderliği ve yaptığı yenilikler ve bizlere armağan ettiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bugün geldiği nokta yapılan konuşmalar ile dile getirildi.
Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçiliği Şehit Dursun Aksoy Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen törene Brüksel Büyükelçisi Zeki Levent Gümrükçü,eşi Sefire Simay Gümrükçü,AB nezdinde Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay, Brüksel Başkonsolosu Dilşad Kırbaşlı Karaoğlu ile çok sayıda Türk delegasyon temsilcileri,öğretmenler,öğrenciler ve sivil örgüt temsilcileri katıldılar..
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan törende ilk konuşmayı Askeri Ataşe, Doc.Dr. Haluk erdem yaptı..Daha sonra öğrenciler, Kevser Yeşil, Kerim Kozlu Atatürk’e şiir ile ithaf ettiler. Ardından Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçisi Zeki Levent Gümrükçü,günün mana ve önemini içeren konuşmalarını yaptılar.
Tören “Güneşin Adı” belgeselinin izlenmesi ile son buldu..
ATATÜRK, UMUT, AYDINLIK,GELECEK VE CUMHURİYET DEMEKTİR..
Anma törenin de Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçisi Zeki Levent Gümrükçü,anlamlı bir konuşma yaparak, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri kişiliği, dehası,akla ve bilme verdiği önemi, esaret altındaki milletlere örnek olan yenilikleri hakkında bilgiler verdi ve şöyle devam etti:
“Cumhuriyetimizin kurucusu ,ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak için düzenlediğimiz bu toplantıya katılmanız çok önemli..Hepinize teşekkür ederim. Her geçen yıl Atatürk’ü anma törenlerine büyük ilgi gösteriliyor.Bu da beni şaşırtmıyor. Zira Türk Milleti’nin her ferdi, Anavatanda, yurtdışında ve temsilciliklerimizde bir araya gelerek,her 10 Kasım’da,saat 09,05’te Atalarına saygı göstermelerini,minnet ve şükranla anmalarını büyük bir mutluluk içinde gördüm.
Nitekim bugün Brüksel’de büyükelçiliklerimizde, başkonsolosluklarımızda ve NATO nezdinde ve Türk Toplumunun değerli temsilcilerinin katılımı ile düzenlenen törenlerle Büyük Önder Atatürk’ü, ölümünün ardından geçen 81 yıla rağmen anılması onun önemini ortaya koymaktadır.
Dünyada ölümünün ardından 81 Yıl geçmesine rağmen, minnetle, şükranla, sevgi ve saygıyla anılan bir lider yoktur. Bu dahi tek başına Atatürk’ün ne kadar nadide ve istisnai bir lider olduğunu ortaya koymaktadır..
Her yıl artan özlemle ve heyecanla düzenlediğimiz bu törenlerle Atatürk’ü nasıl anmalıyız?..Her sene bu soruyu çok düşünürüm..
ATATÜRK ANLAMAK YETMEZ,ONU ANLATMALIYIZ..
Atatürk’ü Çanakkale savaşlarından Milli Mücadeleye ve kurduğu Cumhuriyetin ilanından ölümüne kadar yaptıklarını aktarmak,anlatmak bile yetmeyebilir.
“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir, duygularımı fikirlerimi anlıyor ve hissedebiliyorsanız,bu yeterlidir” sözü çok manalıdır.. Her on Kasım Atatürk’ü anlamak değil,aynı zamanda anlatmak gerektiğine inanıyorum. Bu o kadar da kolay olmuyor elbette..Atatürk,yapacaklarını çok kısa zamana sığdıran ender liderlerden biridir. Hayatı büyük eylemlerle,çalışmalar ile geçmiştir. Sadece Türk ulusu için değil,birçok milletin kaderini değiştiren Atatürk’ü iyi anlamamız gerekir. “Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir” diyen Atatürk aynı zamanda mirasçılarına da işaret ederek görevler yüklüyor..Atamız bizden uygarlık yarışında Türkiye’nin lokomotif ülke olmasını istemiştir..Bize miras bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti,dinamik,sürekli kendini yenilen bir yapıya sahiptir..Bunu aklın ve bilimin rehberliğinde yapmıştır..Eğitime verdiği önem,aklın ve bilimin ışığındandır.. Atatürk’ün ayrıca kadın-erkek eşitliğine verdiği önemi hepimiz biliyoruz..Ekonomide karma bir ekonomik sistemi benimsemesi de önemlidir..Hukukun üstünlüğüne inancı ise tamdır..Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin şeyhler,müritler ülkesi olmayacağın ta 1925 tarihinde söylemiştir.
ATATÜRK,UYGARLIK VE MEDENİYET YOLUNU AÇMIŞTIR..
Geriye dönüp baktığımızda bunlar bize çok doğal yenilikler olarak gelebilir.Unutmayınız ki, 600 Yıllık bir imparatorluğun küllerinden yeni,dinamik bir devlet kuran Atatürk, yayılmacı anlayışlarda olan liderlerin aksine,uygarlık ve medeniyet yolunu seçmiştir..
Cumhuriyet ve Cumhuriyet felsefesinin yetiştirdiği büyük bilim adamlarımızı,yetişkinlerimizi, aydınlarımızı unutmayalım.. Brüksel’de bile başarı öyküleri yazan birçok insanımız var. Bu nedenle Atatürk’ün mirasının emin ellerde olduğunu söyleyebilirim. Ünlü sanatçımız İdil Biret’in on gün önce verdiği konser,bunun en bariz göstergesidir..Çocuklarımıza on Kasımları anlatırken, alt yapı üzerine neler yapıldığını ve onlara sahip çıkmamız gerektiğini de anlatmamız gerekir. O nedenle her zaman,her dem eğitime yatırım yapılmasını istiyor, öneriyoruz..
Atatürk’ü tek kelime ile anlatmak gerekirse,
Atatürk bir umuttur.Tükenmiş bir halkı fikirleri ile tekrar ayağa kaldırmıştır..
Atatürk bir ülküdür, çünkü yönünü kaybetmiş bir millete vizyon vermiştir, yol çizmiştir.
Atatürk bir tutkudur, çünkü açtığı yolda gencinden yaşlısına beraber yürüme kararlılığını aşılamıştır.
Atatürk bir aşktır, milletine duyduğu sonsuz güven ile karşılık bulmuştur..
Atatürk,akıl,bilim ve yeniliktir.Çünkü o asla kendisinin takip edilmesini istememiş,aklın ve bilimin,çağın gereklerinin yapılmasını arzu etmiştir..Bir kez daha Atatürk’ümüzü,silah arkadaşlarını minnet ve saygı ile anıyoruz..”
RUHUN ŞAD OLSUN..
Türkçe ve Türk Kültür Dersleri öğretmeni Emine Ünal’ın sunumu ile kürsüye gelen Brüksel Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Piyade Kurmay Albay Doc.Dr. Haluk Erdem,”
Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük devlet adamı ve başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 81’inci yıl dönümünde, aziz hatırasını bir kez daha saygı, özlem ve minnetle anmak üzere toplanmış bulunuyoruz.
Malumları olduğu üzere, toplumları ayakta tutan değerlerin yıkılması, ülkelerin çökmesine, işgal edilmesine hatta tarih sahnesinden silinmesine neden olabilmektedir.
Günümüzde, başta komşularımız Suriye ve Irak’ta olmak üzere, dünyanın dört bir köşesinde yaşanan trajediler, Türk Milletinin Büyük Önderi Atatürk’ün fikir ve ideallerine daha sıkı sarılmamızın; milli değerlerimizi ve kültürümüzü korumamızın, bizi bugünlere taşıyan tarihimizi çocuklarımıza öğretmemizin önemini daha da arttırmıştır.
Ata’mızı anlayabilmek ve bize gösterdiği yolda ilerleyebilmek için, O’nu bize kazandıran dönemi iyi analiz etmek gerekir.
19 Mayıs 1919 tarihi itibarıyla;
Osmanlı Devleti; 1’inci Dünya Savaşı sonunda yenik sayılmış ve orduları dağıtılmış, tersanelerine girilmiş, ağır silahlarına, tüm haberleşme ve ulaşım vasıtalarına el konulmuş, başkenti İstanbul dâhil ülkesinin birçok bölgesi işgal edilmiş durumdaydı.
Türk milleti;
-Yaşlısı, kadını, çocuğu ile yirmi üç milyon imparatorluk nüfusundan, yaklaşık 7 milyonunu kaybetmiş,
-dede, baba, oğul bir arada savaşacak kadar erkek nüfusunun bir neslini tamamen yitirmiş,
-fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş,
-nerede ise savaşma ve varlığını koruma imkân ve kabiliyetini yitirmek üzereydi..
İşgal devletleri; Osmanlı topraklarındaki doğal kaynaklara ve jeopolitik önemi haiz bölgelere göz dikmiş; asırlardır Türk yurdu olan Anadolu’yu parçalayıp bölüştürme fırsatını yakalamıştı,
Belki de en üzücü olan ise şahsi çıkarlarını işgalcilerle bütünleştirmiş ihanet grupları ülkede cirit atmaktaydı.
İşte böyle bir durumda;
Milletin ümitlerini neredeyse kaybettiği bu en zor dönemde ortaya atılan, “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.” diyerek, manda ve himayeyi reddeden, yalnızca Türk ulusunun vatan sevgisine ve özgürlük tutkusuna güvenerek kurtuluş savaşını başlatan bir liderdir Gazi Mustafa Kemal.
O’nun önderliğinde her evden bir çorap, bir fanila alınarak asker giydirilmiş,
hurda demirlerden silah, mermi, bomba, nal yapılmış,
kadını, yaşlısı, çocuğu ile atla ve kağnı ile, yalnızca düşmanla değil, hainlere karşı da savaşılmış,
parolası “Ya istiklal ya ölüm!” olan, dünyada eşi görülmemiş bir Kurtuluş Savaşı kazanılmıştır.
Başarıyla sonuçlandırılan Kurtuluş Savaş’ından hemen sonra hayatın her alanında yeniden yapılanma çalışmaları başlatılmış, modern Türkiye’nin sağlam temelleri atılmıştır.
Türk milletinin bu yeniden doğuşu; günümüzde hala, fikirleri ve eserleriyle yolumuzu aydınlatmaya devam eden Atatürk’ün; tarihte çok az sayıda liderde bir arada görülebilecek özellikleri şahsında bulunduran; olağanüstü bilgisi, sabrı, akılcılığı, planlama ve zamanlamadaki dehası, hedeflerine varma azmi, kararlılığı ve enerjisi ile gerçekleşmiştir.
O sadece muharebe meydanlarında Türklüğü esaretten kurtaran bir kumandan olarak askerî yönü ile değil; siyasî, iktisadî ve kültürel yönüyle de donanımlı bir liderdir. Bu donanımın sırrı ise okumaya, incelemeye ve araştırmaya verdiği önemden kaynaklanmaktadır. Atatürk, ömrü cephelerde geçmiş olmasına rağmen, o günün şartlarında çeşitli dillerde binlerce kitap okumuş, çağdaş bir millet ve devlet yaratmak için hayatını vakfetmiştir.
Atatürk hem fikir hem de hareket adamıdır. Fikir ve düşüncelerinin özü, her türlü dogmatik unsurdan sıyrılmış akılcı bir dünya görüşüdür. Memleket gerçeklerinden kaynaklanan problemler karşısında aklın ve ilmin rehberliğini kabul eden fikirleri, gerek Türk Bağımsızlık Savaşı’nın gerekse onu izleyen Türk çağdaşlaşma hareketinin esasını oluşturmuştur.
Ulu önder Atatürk, “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” diyerek Türkiye Cumhuriyeti’ni bizlere miras olarak bırakmıştır.
Aziz Atam,
Bükülmez bileklerimizde kuvvet, gözlerimizde ışıksın. Aydın dimağlarımızda ilkelerin, kalplerimizde senin sevgin ve inancın var.
Acı kaybının yıl dönümünde, yasınla başlarımız eğik, ancak azim ve gururla senin gösterdiğin hedeflere ulaşma yolunda el ele ve gönül birliği içinde yürüyecek, ilke ve inkılâplarını sonsuza dek koruyacak ve yaktığın meşalenin alevini büyüterek gelecek nesillere aktaracağız.
Ruhun şad olsun…”diyerek konuşmasını tamamladı.