19 Mayıs’ta , Türkiye’de ki ‘resmi’ 19 Mayıs’ı anma törenlerini bende bir çok kişi gibi medyadan izledim.
Törenlerin tören Atatürkçülüğü’nün içine ne kadar gömüldüğü o kadar açıkça görülmekteki ve törenlerdeki sığlığı ve yavanlığı görmekten insanın içi gerçekten sızım sızım sızlamaktan öteye gidememektedir.
Törenlerin yapılışından da anlaşıldığı gibi, içerik olarak törenlerden Atatürk’ü anlamamış ve uzaklaşmış bir Türkiye’nin slueti ayan beyan olarakta görülüyor adeta.
Buna mukabil günlük gerçekte ise, 19 Mayıs 1919’dan 102 yıl sonra, bir yanda aç ve bağımlı bırakılmış, insanları umutsuzlaştırılmış, yoksullaştırılmış ve intiharı düşünen bir Türkiye ile diğer yanda ise sanki herşey güllük gülüstanlıkmış gibi Atatürk’ü anma adı altında, içindeki katmerli sorunlardan çıkmak için hiç bir gayret gösterilmeden sadece yurttaşlarının internet üzerinden kendi kendini tatmin ettiği, Atatürk’ün adının bir meta gibi kullanıp tüketildiği, bunun için Atatürk ve Türk Bayrağı gibi bol bol resimler, sloganlar paylaşıldığı ve İstiklal Marşı okunduğu bir Türkiye ile ve aynı zamanda da bununla birlikte burada şuursuz, ezberci ve şabloncu bir akılla hareket eden bir Türkiye’nin dolu dizgin bir rekabete girmesi halini görüyoruz.
Bugün Milleti’nin ülkesine ve rejimine karşı görevini yapmadığı, Atatürk’e ahde vefa yapmadığı, Atatürk’ün ilke ve devrimlerinden gittikçe uzaklaştığı bir Türkiye ile karşı karşıyayız.
Peki bu bir sorunmu?
Evet sorun.
Neden?
Çünkü kuruluş ve kurtuluş reçetesinden uzaklaşan bir Millet kimliksizleştiriliyor ve çaresizleştiriyorda ondan.
Bunun için, Millet’in mensupları olarak insanlar bundan sonra gerçekten anmaya değer bir şekilde Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlamak istiyorlarsa bu şekilde avutucu Atatürk paylaşımları yaparak, kendilerini ve Türkiye ‘yi kandırmayı bırakmalı ve sade yurttaş olarak öncelikle ülkesine ve kendine karşı 1924 Anayasa’sında ki asli yurttaşlık görevlerini yerine getirmelidir..
Yani insanlar öncelikle Atatürk’ün dediği gibi ‘beni övmeyi bırakın ne yapacağız onu söyleyin, aklıyla hareket etmeyi öğrenmelidir.
Bu amaçlada ve bundan sonra 19 Mayıs’ı kutlamak isteyenler önce dil pehlivanlığını bırakıp, yıkılmış devleti ve rejimi tekrar, yeniden ve nasıl ikinci defa kuracağının acilen derdine düşmelidir.
Sayınlar ….
Ülke elden gidiyor görmüyormusunuz?
Laik rejimin yıkıldığını görmüyormusunuz?
Devletin yıkıldığını görmüyormusunuz?
Neyi kutladığınızı biliyormusunuz?
Şu anda Türkiye’yi İslamcılara Türkiye’yi altın tepside teslim ettiğinizin farkındamısınız?
Esasında ortada olmayan ve yıkılmış bir Cumhuriyeti ve devleti kutladığınızın farkındamısınız?
Atatürk bu Millet’i söylevlerle defalarca böyle bir tehlike her zaman var diye uyarmadımı?
Bu devleti, koruyun, kollayın, geliştirin ve muassır medeniyetler sevyesine çıkarın diye yurttaşlarına emanet etmedimi?
Bunun dışında,
Size, Atatürk, kendisi bedenen aramızdan ayrıldıktan sonra beni kendinizi tatmin ve kişisel çıkarınız için arada bir kuru kuruya anın ve övün dedimi hiç?
Demedi.
Atatürk böyle birisi değildi ve böyle biriside hiç olmadı çünkü!
Onun için Atatürk’ü anmak ve 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı sloganları atmak ve sonrada yan gelip yatmaklada olmaz.
Atatürk’ü anmak kuru kuruya olmaz. Bizzat akıl ve bilime dayanan fikir, düşünce, vizyon üretme, geliştirme ve uygulamalarla olur. İşe mili ve bilimsel ‘ruh’ katmakla olur.
İş yapmakla , tuğlanın üzerine tuğla koymakla, milli ve evrensel eğitimle, bilim ve bilgi toplumu oluşturmakla ve bu sadece bir gün değil yılda 365 gün bu uğurda çalışılarak olur.
Atatürk’ü savunmak ve anmak , Atatürk ilke ve devrimlerini fiilen yerine getirip, bunları bir yaşam şekli yaparak ve içeriğini uygulayarak olur.
Ve ancak böyle yapılırsa Atatürk ve 19 Mayıs işte o zaman gerçekten anılmış olur.
Yani sadece bugünlerdeki gibi, konferansların, sloganların, toplantıların, tv programlarının ve seminerlerin bir günlük geçici eylemleriyle Atatürk asla savunulamaz ve anılamaz.
Söyleyin peki ey Millet, şu durumda 19 Mayıs ‘ı anmanın daha daha ne olacağı konusunda size… hepimize ne demeli ve ne etmeli …. sizce ?!
Sizce…. gerçekten daha ne ….demeli?!
Sefa Yurukel