1. Haberler
  2. Gündem
  3. 29 Ekim Cumhuriyetinin 102. Yılı: Türkiye, Tehditler ve Atatürk İlke ve Devrimlerinin Güncellenmesi

29 Ekim Cumhuriyetinin 102. Yılı: Türkiye, Tehditler ve Atatürk İlke ve Devrimlerinin Güncellenmesi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

29 Ekim 1923, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanıyla birlikte, halkın kendi iradesiyle kurduğu modern, laik ve demokratik bir devletin temellerinin atıldığı tarih olarak kayıtlara geçmiştir. Cumhuriyetin kuruluşu, yalnızca yönetim biçiminde bir değişim değil; aynı zamanda çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma hedefiyle yürütülen toplumsal ve siyasal devrimlerin başlangıcıdır. Atatürk önderliğindeki bu süreç, halkın hem siyasi hem de sosyal bilincinin gelişmesini amaçlamıştır.

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte halk egemenliği, eşit yurttaşlık ve hukukun üstünlüğü gibi temel değerler ön plana çıkmıştır. Ancak tarih boyunca, emperyalist müdahaleler ve iç işbirlikçi iktidarlar, bu değerleri zayıflatma girişiminde bulunmuştur. Özellikle etnik milliyetçilik ve mezhepçilik temelli siyasetin kullanılması, toplumsal birliği tehdit eden önemli faktörler olarak ortaya çıkmıştır.

Günümüzde de siyasi iktidarın BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) çizgisi ve cumhuriyet karşıtı faaliyetleri, laiklik ilkesinin ve ulusal birliğin zayıflatılması riskini doğurmaktadır. Bu durum, cumhuriyetin temel kazanımlarını korumayı daha da önemli hâle getirmektedir.

Arka Plan: Cumhuriyetin İlanı ve Temel İlkeleri

Cumhuriyetin ilanı, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından Türkiye’nin modernleşme sürecinin başlangıcını simgeler. Atatürk, yalnızca siyasi bağımsızlık değil; aynı zamanda ekonomik, hukuk, sosyal ve kültürel bağımsızlık için de kapsamlı devrimler gerçekleştirmiştir. Bu dönemde hukuk, eğitim, dil ve ekonomi alanında köklü devrimler yapılmış, halkın eşit yurttaşlık temelinde örgütlenmesi sağlanmıştır.

Cumhuriyetin İlerici Sosyal ve Hukuki Dönüşümleri

Cumhuriyet, Osmanlı döneminde teba olarak tanımlanan halkı özgür ve eşit haklara sahip yurttaş hâline getiren köklü bir dönüşümü başlatmıştır. Bu süreç, yalnızca siyasi bir değişim değil, aynı zamanda bireylerin toplumsal ve hukuki statülerinin güçlendirilmesini de kapsamaktadır.

Kadın haklarında sağlanan devrimci değişiklikler, bu dönüşümün en belirgin örneklerindendir. Cumhuriyetle birlikte kadınlar, erkeklerle eşit haklara sahip olmuş, eğitim ve çalışma alanlarında fırsat eşitliği sağlanmış ve en önemlisi seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur. Bu haklar, Türkiye’de kadınların toplumsal yaşamda aktif ve eşit bir rol almasının önünü açmıştır.

Cumhuriyet, eğitim alanında da köklü devrimler gerçekleştirmiştir. Her vatandaşın eğitim hakkını eşit şekilde kullanabilmesi sağlanmış, devletin modern ve laik eğitim politikaları ile toplumun her kesimine ulaşılmıştır. Bu sayede bireyler, çağdaş bilgi ve becerilerle donatılarak özgür ve bilinçli yurttaşlar hâline gelmiştir.

Hukuk alanında yapılan devrimler, eşit yurttaşlık ilkesini pekiştirmiştir. Medeni Kanun’un kabulü ile bireyler, Osmanlı döneminde olduğu gibi sınıf veya cinsiyet temelli hukuki ayrımcılığa tabi tutulmamış; devletin tüm vatandaşlara eşit mesafede durması sağlanmıştır.

Böylelikle Cumhuriyet, teba kavramından özgür, uygar ve eşit haklara sahip vatandaş kavramına geçişi sağlayarak, toplumsal modernleşmenin ve demokratik bilinçlenmenin temelini atmıştır. Bu ilerici devrimler, Türkiye’nin çağdaş uygarlık yolunda ilerlemesini temin eden en önemli kazanımlar arasında yer almaktadır.

Cumhuriyetin Geriye Gidişi ve Bölücü Faaliyetler

Tarih boyunca emperyalizme bağlı işbirlikçi iktidarlar, Türkiye Cumhuriyeti’ni geri götürme çabasında bulunmuştur. Etnik milliyetçilik ve mezhep temelli siyasetin toplumun birliğini zayıflattığı gözlemlenmiştir. Bu tür girişimler, cumhuriyetin temel ilkeleri olan laiklik, eşit yurttaşlık ve halkın egemenliğini ve üniter devlet yapısını hedef almıştır.

Günümüzde de benzer bir tablo gözlemlenmektedir. BOP çizgisindeki politikalar, demokratik kurumları zayıflatma ve toplumun farklı kesimlerini ayrıştırma eğilimindedir. Bu durum, cumhuriyetin kazanımlarına yönelik ideolojik ve siyasal bir tehdittir.

Atatürk’ün altı ok ilkeleri, bu tür tehditlere karşı bir rehber sunmaktadır. Milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik, devrimcilik ve cumhuriyetçilik ilkeleri, güncellenerek toplumun mevcut sorunlarına yanıt verecek şekilde uygulanmalıdır.

Bölücü faaliyetlere karşı sert eleştiri ve bilinçlendirme, cumhuriyetin sürekliliğini sağlamak açısından kritik bir yöntemdir. Halkın ideolojik ve tarihsel bilinçle donatılması, cumhuriyet karşıtı akımların etkisinin kırılmasını mümkün kılacaktır.

Bu bağlamda, toplumsal ve siyasal örgütlenme, cumhuriyetin kazanımlarının korunmasında hayati bir öneme sahiptir. Örgütlü mücadele, tarihsel bilinç ve eğitim yoluyla, bölücü faaliyetler etkisiz hâle getirilebilir.

Cumhuriyet ve Laiklik Karşıtı Dini Faaliyetler

Cumhuriyetin ilanından itibaren laiklik, Türkiye’nin modernleşmesinin temel taşlarından biri olmuştur. Ancak bazı dini gruplar ve örgütler, devletin laik yapısını aşındırmaya yönelik girişimlerde bulunmuştur. 1923-1925 döneminde, tarikat ve cemaatlerin siyasi nüfuz elde etme çabaları, erken tehdit örnekleri olarak kayıtlara geçmiştir.

Günümüzde de bazı dini oluşumlar ve partiler, anayasal laikliği zayıflatmayı ve devletin modern yapısını geri döndürmeyi hedeflemektedir. Eğitimde dini yönlendirmelerin artırılması, kamu alanında dini normların dayatılması ve toplumsal kutuplaşmanın teşvik edilmesi, bu faaliyetlerin en belirgin örnekleridir.

Laiklik karşıtı dini faaliyetler, toplumsal birliği ve millî bilinci de zayıflatmaktadır. Etnik ve mezhep farklılıklarının siyasette kullanılması, toplumun farklı kesimleri arasında çatışma ve güvensizlik yaratmakta ve bölücü hareketleri beslemektedir. Bu nedenle laikliğin korunması, yalnızca bir hukuk meselesi değil, ulusal güvenlik açısından da kritik öneme sahiptir.

Atatürk ilke ve devrimleri, laikliğin korunması için güçlü bir çerçeve sunmaktadır. Eğitim devrimleri, hukukun laik temele oturtulması ve devletin din karşısındaki tarafsız duruşu, bu tehditlere karşı bir kalkan görevi görmektedir. Bu ilkelerin güncellenerek uygulanması, laiklik karşıtı dini hareketlere karşı etkili bir strateji oluşturabilir.

Böylelikle laiklik karşıtı dini faaliyetlere karşı örgütlü mücadele ve halkın bilinçlendirilmesi, cumhuriyetin sürekliliği ve toplumsal birliğin güvence altına alınması için kritik bir araçtır.

Emperyalizmin Güdümüne Girmek ve Yeni Anayasa Girişimi

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana emperyalist müdahaleler, devletin bağımsızlık ve egemenlik çizgisini zayıflatmayı hedeflemiştir. Lozan Antlaşması sonrası kurulan yeni üniter devlet, kendi ulusal politikalarını belirleme hakkına sahipti; ancak dış müdahaleler ve ekonomik bağımlılıklar sürekli bir risk oluşturmuştur.

Günümüzde emperyalizmin güdümüne girme tehlikesi, yeni anayasa girişimlerinde kendini göstermektedir. Bu tür girişimler, cumhuriyetin laik, demokratik ve üniter yapısını zayıflatmaya yöneliktir. Özellikle anayasal değişikliklerin, dış aktörlerin ve uluslararası projelerin etkisiyle şekillendirilmesi, Türkiye’nin bağımsızlık çizgisini tehlikeye atmaktadır.

İktidar ve BOP açılımlı Yeni anayasa tartışmaları, halkın egemenlik hakkını kısıtlayacak ve devletin merkeziyetçi yapısını parçalayacak unsurlar içermektedir. Bu durum, cumhuriyetin temel ilkeleri olan halk egemenliği, hukuk devleti ve bireyin eşit yurttaşlık ilkesine doğrudan bir tehdittir.

Emperyalist etkiler ve dış müdahaleler, aynı zamanda toplumsal kutuplaşmayı artırmakta ve bölücü hareketleri beslemektedir. Bu nedenle anayasa değişikliklerinin içeriği, sadece hukuki bir mesele değil, aynı zamanda ulusal güvenlik sorunu olarak ele alınmalıdır.

Dolayısıyla emperyalizmin güdümüne girme riski ve yeni anayasa girişimleri, cumhuriyetin bağımsızlığını ve üniter yapısını tehdit etmektedir. Halkın bilinçlendirilmesi ve demokratik katılımın artırılması, bu tehdide karşı alınacak temel önlemler arasında yer alır.

Terörizm ve Cumhuriyet/Üniter Devlet Karşıtı Faaliyetler

Terörizm, Türkiye’de hem iç güvenliği hem de devletin birliğini tehdit eden ciddi bir unsurdur. 1980’lerden itibaren etnik ve mezhep temelli terör örgütleri, devletin üniter ve laik yapısını hedef alan faaliyetlerde bulunmuştur. Bu faaliyetler, cumhuriyetin temel ilkeleri ve ulusal birliğin korunması açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

Terör örgütleri, yalnızca şiddet eylemleriyle değil, aynı zamanda toplumsal kutuplaşma ve ayrımcılık üzerinden de devletin yapısını zayıflatmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, cumhuriyetin kazanımları ve halkın eşit yurttaşlık hakkı doğrudan saldırı altındadır.

Günümüzde terörizm, küresel ve bölgesel aktörlerin de etkisiyle daha karmaşık bir hâl almaktadır. Dış destekli örgütler, hem siyasi hem de ekonomik olarak devlete zarar vermeye çalışmakta, ulusal bütünlüğü tehdit eden bir strateji izlemektedir.

Cumhuriyet ve üniter devletin korunması için, terörle mücadele yalnızca güvenlik önlemleriyle sınırlı kalmamalıdır. Eğitim, sosyal politikalar ve demokratik bilinçlendirme çalışmaları, uzun vadeli çözümün temelini oluşturur. Halkın örgütlü ve bilinçli bir şekilde devletin yanında yer alması, terör faaliyetlerinin etkisini azaltacaktır.

Böylelikle terörizm ve bölücü faaliyetler, cumhuriyetin ve üniter devletin varlığını tehdit eden ciddi unsurlar olarak görülmelidir. Atatürk ilkeleri doğrultusunda yürütülecek stratejiler, hem güvenliği hem de toplumsal birliği güvence altına alacak etkili yöntemlerdir.

Sonuç: Cumhuriyetin, Devrimlerin Sürekliliği ve Halkın Bilinçlendirilmesi

Cumhuriyetin 102. yılında, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditler ve geri gidiş eğilimleri oldukça açıktır. Tarihsel perspektif, Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen devrimlerin, yalnızca geçmişin değil, bugünün de rehberi olduğunu göstermektedir.

BOP çizgisindeki politikalar, bölücü faaliyetler, laiklik karşıtı dini oluşumlar, emperyalizmin güdümüne girme riski, yeni anayasa girişimleri ve terör örgütlerinin faaliyetleri, cumhuriyetin temel kazanımlarını doğrudan tehdit etmektedir. Bu kapsamda halkın milli, ideolojik ve demokratik bilinçle donatılması, cumhuriyetin sürekliliğini sağlamak açısından kritik bir öneme sahiptir.

Atatürk ilkelerinin güncellenmesi ve altı okun etkin biçimde uygulanması, Türkiye’nin çağdaş uygarlık yolunda ilerlemesini temin edecektir. Örgütlü mücadele, eğitim ve bilinçlendirme yoluyla halk, cumhuriyet karşıtı güçlere karşı dirençli hâle getirilebilir.

Cumhuriyetin korunması ve ileriye taşınması, tarihsel bir sorumluluk ve toplumsal bir zorunluluk olarak değerlendirilmelidir. Her birey ve kurum, bu bilinçle hareket ederek Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik, laik ve üniter karakterini gelecek kuşaklara aktarmakla yükümlüdür.

Halkın bilinçlendirilmesi, Atatürk ilkelerinin çağdaş sorunlarla uyumlu şekilde uygulanması ve örgütlü bir mücadele anlayışı, cumhuriyetin sürdürülebilirliğini güvence altına alacak temel mekanizmalardır.

Yukarıdaki nedenler ve çözüm yolları göz önünde bulundurularak, Cumhuriyeti yaşatmak ve bayramını kutlamak her dönemde her vatandaş için büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, Cumhuriyetin 102. kuruluş yıldönümünde Türk milletinin Cumhuriyet Bayramı tüm vatandaşlara kutlu olsun!
Sefa YÜRÜKEL YAZIYOR

Kaynakça

1. Atatürk, M. K. (1923-1938). Nutuk. Ankara: TTK Yayınları.

2. Zürcher, E. J. (2004). Turkey: A Modern History. London: I.B. Tauris.

3. Mango, A. (2002). Atatürk. London: John Murray.

4. Ahmad, F. (1993). The Making of Modern Turkey. London: Routledge.

5. Şimşir, B. (1989). Türkiye Cumhuriyeti Tarihi. İstanbul: Cem Yayınları.

6. Lewis, B. (1999). The Emergence of Modern Turkey. Oxford: Oxford University Press.

7. Heper, M., & Evin, A. (2000). State, Democracy and the Military in Turkey. İstanbul: Boğaziçi University Press.

8. Aktar, A. (2000). Varlık Vergisi ve Türkleştirme Politikaları. İstanbul: İletişim Yayınları.

9. Keyman, F. (2008). Modern Türkiye’nin Siyasi Tarihi. İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları.

10. Güneş, H. (2015). Terör ve Türkiye’de Bölücü Faaliyetler. Ankara: Nobel Yayınları.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
29 Ekim Cumhuriyetinin 102. Yılı: Türkiye, Tehditler ve Atatürk İlke ve Devrimlerinin Güncellenmesi
Yorum Yap