Adalet Bakanlığı’dan gerçekleştirilen devir teslim töreninde birer konuşma yapan Bakan Gül ile yeni Bakan Bozdağ,karşılıklı dilek ve temenniler ile görev değişikliğini gerçekleştirdi.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından gece yarısı görevden alınanlar arasına eklendi, onun görevden alınışı da “görevden affını istedi” diyerek sunuldu.
Peki, Gül’ün görevden alınmasına giden süreç nasıl gelişti?
Gül ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasında tartışma çıktı.
Gül, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yemek yediği restorona geldiği anın MOBESE görüntülerini yayınlanmasını Bakan Soylu’ya sordu. Bunun üzerine iki bakan arasında tartışma yaşandı.
Soylu’nun ise Gül’e bir FETÖ’cü kurumu ziyaret ettiğini ve elinde fotoğraflar olduğunu söylediği iddia edildi.
Gül’ün bu tartışmadan sonra istifa ettiği gelen bilgiler arasında. Yaşanan bu kriz, ikili arasındaki ilk kriz de değil. İşte adım adım istifaya giden süreç…
UZUN SÜREDİR SOYLU’NUN HEDEFİNDEYDİ
Abdülhamit Gül’ün görünen en büyük rakibi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ydu.
Soylu tarafından açık açık birçok kez hedef alınan Gül, her seferinde medya üzerinden Soylu’ya net yanıtlar vermişti.
Soylu’nun Peker’in hedefinde olduğu yayında dahi Abdülhamit Gül’e yönelik eleştiriler yöneltmesi dikkat çekmiş, bu başlıkta suçun İçişleri’nde değil, hukuk tarafında olduğunu öne sürmüştü.
İkili arasındaki kriz Soylu’nun annesine küfür eden ismin serbest bırakılmasına medya üzerinden tepki göstermesiyle tepe noktasına çıkmış, Gül, “Klavye başına geçip sosyal medyada bana her gün tutuklama siparişi verenlere sesleniyorum. Bu işleyişi beğenmeyen gider itiraz hakkını kullanır ama yargıya parmak sallayamaz” demişti.
Soylu’nun geçtiğimiz aylardaki tepki çeken “Biz yapalım hukuk arkadan gelsin” sözlerine de yanıt veren Gül, “Biz yapalım hukuk arkadan gelsin’ değil, ‘hukuk önden yürüsün, biz ona göre kendimizi ayarlayalım’ anlayışıdır hukuk devleti” ifadesini kullanmıştı.
Bu tartışmaların sürmesi sonrası geçtiğimiz yılın sonuna doğru ikili arasındaki kavgayı Soylu’nun kazandığı, Gül’ün bir gece yarısı kararnamesiyle görevden alınacağı belirtiliyordu.
Soylu’nun Gül’e yönelik “pasif kaldığı” eleştirileri yaptığı, ötesinde Soylu’ya verdiği destekle bilinen Bahçeli’nin de hukuk alanında yaşanalardan rahatsız olduğu ve Gül’ü istemediği öne sürülüyordu.
BERAT ALBAYRAK’A DA SERT ÇIKMIŞTI
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’a yakınlığıyla bilinen medya grubunun “yargıda FETÖ’cüler hâlâ etkin” çıkışı, Gül’ün yaşadığı bir diğer kriz başlığıydı.
Yargıdaki güç savaşında herkes yeni mevzi elde etmek isterken çıkan bu gürültü sonrası Gül’den beklenmeyen bir çıkış gelmiş, Berat Albayrak’ın ağaeyi Serhat Albayrak’ın sahibi olduğu medya grubunu hedef alarak “Daha düne kadar FETÖ’cülerle aynı maklubeye kaşık sallayanlar bugün çıkıp bize FETÖ ile mücadele dersi vermeye kalkışmasınlar” ifadesini kullanmıştı.
İSTANBUL GRUBU VE GÜL
Tarikat ve cemaatlerin güç kavgasına sahne olan Adalet Bakanlığı’nda Gül’ün en büyük rakiplerinden biri İstanbul Grubu’ydu. Erdoğan’ın avukatları olarak bilinen grup yargıda giderek güç kazanırken, gelinen nokta bir kriz halini almıştı.
Gül’ün HSK’nın İstanbul Grubu ağırlıklı bileşeniyle yaptığı ilk toplantıda “Yargının hiçbir ideolojisi, hiçbir cemaati, hiçbir grubu, hiçbir taassubu olamaz” sözleri bir mesaj olarak algılanmış, HSK’nın yeni bileşiminin Gül’ün karşı çıkmasına rağmen Erdoğan’ın onayıyla belirlendiği iddiaları gündeme gelmişti.
Adalet Bakanlığı’nınFettah Tamince hakkında verilen ‘takipsizlik’ kararını kaldırması Gül’ün İstanbul Grubu’yla kavgasının açık bir işareti olarak algılanmıştı. Tamince’nin aklanmasının İstanbul Grubu eliyle sağlandığı iddiaları uzun süre tartışma konusu olmuştu.
GÜL’ÜN ‘İTİBAR SUİKASTI’ ÇIKIŞI: İMAMOĞLU ve MOBESE
İstanbul’da hayatı durma noktasına getiren kar yağışının ardından İBB denetiminde olmayan, bakanlık denetiminde olan bölgeler için İBB yönetimi ve Başkan Ekrem İmamoğlu hedef gösterilmişti.
Öte yandan, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun kar fırtınası sürecinde bir balık restoranında İngiltere’nin Türkiye Büyükelçisi Dominick Chilcott ile yemekte olması, AKP ve yandaşları tarafından hedef gösterilme sebebi oldu.
İmamoğlu’nun restorana gelirken kayda alınan MOBESE görüntülerinin basına yansıması da tartışma konusu oldu. İmamoğlu’nun sürekli takip edildiği iddiası gündeme geldi.
Soylu ile arasındaki gerilim devam ederken Gül’den konu hakkında dikkat çeken bir açıklama daha geldi.
Gül, “Geçmişte FETÖ’nün istihbarat ve veri madenciliğine verdiği özel önemi hepimiz biliyoruz ve bu çerçevede delil üreterek, tezgahlarla, oluşturulan kumpaslarla nasıl insanların kişisel haklarını ihlal ettikleri, nasıl mahremiyet haklarını ihlal ettiklerini hepimiz gördük, yaşadık. Usulsüz dinlemeler, kişilerin mahrem görüntüleri, özel bilgilerin ifşa edilmesi, verilerin hukuk dışı yollarla ele geçirilmesi gibi tüm hukuk dışı bu fiilleri hep beraber yaşadık.
Hukuk devletinde esas itibarıyla haysiyet cellatlığı olmaz, itibar suikastı olmaz. Hukuk buna asla izin vermez, veremez, vermemelidir. Dijital kumpaslarla insanların hayatını tarumar eden, insanlara kumpas kuran, bu FETÖ’cü zihniyetin de asla ama asla unutulmaması gereken bir mücadele alanı olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz” dedi.
Görevden alınan eski bakan Gül’ün FETÖ’ye atıf yaptığı bu konuşmasının AKP içinde eleştirilere neden olduğu, Cumhurbaşkanlığı ve MHP’de de rahatsızlık yarattığı iddia edildi. Soylu’ya verdiği destek mesajlarıyla sık sık gündeme gelen MHP lideri Bahçeli’nin de hukuk alanında yaşananlardan rahatsızlık duyduğu ve Gül’ü istemediği yönünde iddialar da ortaya atılmıştı.
BİR ‘GECE YARISI KARARI’ HİKAYESİ
Tüm bu yaşananların üzerine süreç, bir gece yarısı kararıyla Gül’ün istifası ile sonuçlanarak, görev değişimi yapıldı. Gül’ün yerin Bekir Bozdağ, Adalet Bakanlığı’nın başına getirildi.
Gelinen noktada Gül, AKP içindeki birçok farklı grubun hedefinde yer alırken, süreç sürpriz olmayan bir şekilde, bir gece yarısı kararıyla sonlanmış oldu.