Bütün dünyada 8 Mart Kadınlar Günü olarak kutlanıyor..
Ya bizim ülkemizde,kadınlarımız,bu güzelliği hak ederek kutlayabiliyorlar mı?
KADINLAR GÜNÜ TARİHÇESİ
1857 yılında New York kentindeki Cotton tekstil fabrikasında çalışan işçi kadınlar daha iyi çalışma koşulları için mücadele vermeye başlarlar. Düşük ücretleri, çalışma saatlerini ( günde 12 saat) , ve insanlık dışı çalışma koşullarını iyileştirme için verdikleri mücadelenin patronlar tarafından dikkate alınmaması üzerine greve giderler. Patronlar ve adamları işçi kadınları fabrika binasına kilitlerler. Fabrika ateşe verilir. Çok az kadın işçi kaçıp kurtulabilmiştir. 100’ün üstünde kadın alevler içinde can verir.1909 yılına kadar süren bu grevlerde binlerce kadın tutuklanmasına karşın grevler engellenemez. Patronlar kadın işçilerin isteklerini kabul etmek zorunda kalır. İlk yıllarda her şubat ayının sonuncu pazar günü etkinlikler düzenlenmesine karar verilir.1917 Rus kadınlar ” ekmek ve barış” için grev yaptılar. Yaşam koşullarının kötülüğünü protesto ettiler. Bu olay 8 Mart ta olmuştur ve daha sonra bütün Avrupa ülkeleri tarafından da bu tarih kadınlar günü olarak kabul görmüştür( Görüldüğü gibi kadınlar çiçek falan değil, gururlu, onurlu, mücadeleci insandırlar.. )8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ’NÜ KİM ÖNERDİ?
8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını öneren Clara Zetkin.
KABUL ETME!
8 Mart, Sevgililer Günü değil, ezilen, öldürülen, tecavüz edilen, yok sayılan kadınların günüdür. 8 Mart, tek taş yüzük alıp kutlamak için değil, tek yürek olup “var olmak” içindir. Çünkü Özgecan, Güldünya ve 14 yaşındaki N.Ç., pembe dizilerin balon karakterleri değil, bu toplumun gerçek kurbanlarıdır.
UNUTMA!
Kadın, kendi gücünü unuttu, unutmayan susturuldu…Bizim derdimiz de tam bu noktada başlıyor, unutulanın hafızası, susanın sesi, öldürülenin nefesi olmak için: Gelin birlikte uyanalım.!