Sevgili okurlar,
Sizler Türkiye’de, farklı gündem başlıkları arasında gidip-gelirken, biz Avrupa’da yaşayan Türkler, uzaktan olsa da bu yansıyan gelişmeleri üzüntü ile ve kaygıyl takip ediyoruz?
Niye mi?
Bir kere, insanımızın en doğal hakkı olan “müzik dinleme, konserlere gitme, sanatçılarını alkışlama ,onurlandırma coşku ve heyacanlarda buluşma,kültür geleneklerini yaşama ve yaşatma özgürlüğü” bir çok ilde ya valiler, ya da belediyeler tarafından yasaklanıyor!
Ne oluyor Allah aşkına?
KÜRTÇE YASAKTAN,YENİ YASAKLARA?
“Kürtçe müziğe” yasağı kaldıran bir siyasi irade, ne oldu da, seçimlere ramak kala, “müzik dinletilerini belli bir süreye sıkıştırdı, festivalleri, konserleri” iptal etmeye başladı?
Şimdi siz gelin, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e hak vermeyiniz!
“İsdibdat iradesinin simgesi” bir Sultanı(Abdülhamit) yüceltmek isterken, yaşama müdahale eden, yasaklar getiren,”z kuşağına” kafayı takan, “onların eğlencelerine yasaklar koyan, festivallerini iptal “ eden bir zihniyetin hortlaması hayra alemet bir gelişme değildir!
İşte, bu yasaklar karşısında Namık Kemal’in söylemlerine sarılanları, kimse “tu-kaka” edemez?
Çünkü her şey ortada değilmidir?
“Belli tutucu, bağnaz, kendi kültür değerlerine sahip çıkan, başkalarının kültür değerlerini ayaklar altına alan, şikayetçi bir kümenin sesine uyup, yasaklara bel bağlamak” ne kadar doğrudur!
FİKRİ HÜR,VİCDANI HÜR NESİLLER?
Kaldı ki, mevcut siyasi iktidar, iktidara bu söylemlerle mi geldi?
Şöyle geriye bir gidip eski defterleri bir karaştırın bakalım, o dünkü siyasi hareketten, bugün bir eser kalmışmıdır?
Bu anlayış ile “fikri hür, vicdanı hür” nesillere haksızlık yapılmıyor mu?
Onların canı cehenneme mi?
Bu nasıl anlayış?
İnsanımız arasına “fitne-fesat” düşürmek, “birlik ve beraberliğinin altına dinamit koymak” değilse, bu nedir?
Efendim seçimlere şurada çok az bir zaman kala, siyasi irade, yeni bir yasa teklifi ile tartışma yarattı..
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Adalet ve Kalkınma Partisi(AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi’ne(MHP) mensup bir grup milletvekilinin sunduğu “Basın Kanunu ve Basınla İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” başlıklı yasa teklifi tartışmaların bir başka odağı oldu..
NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Konuyu sevgili Sakarya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sezai Matur’un paylaşımından öğrendim..
Aslında, daha önce sanal ortamdaki tepkiler,dijital gelişmeler ile gili olarak AK Parti cenahında rapatsızlıkla paralel olarak düzenlenen toplantılarda,bu konuda tedbir alınacağı belliydi.
Gelelim, Sakarya basınına?
Bu konuda “görüş” isteyen Sakarya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sezai Matur’a gelen cevapları tek, tek inceledim..
-Acaba sanal gazetelere resmi ilan verilecek mi?
-Basın kartı, sanal gazete çalışanlarına verilecek mi?
-Gazetelerin sanal gazetelerinin durumu ne olacak?
Görüş ve düşünceleri yanında, konuyu enine boyuna inceleyen olmadı!
“Kendimi düşünüyorum” anlayışı öne çıktı ya, geçelim!?
AK Parti Sakarya milletvekili Recep Uncuoğlu’nun da imza attığı yeni yasa teklifi gerçekten neler getiriyor, neler götürüyordu?
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Karaca bu konuda bir makale yayımladı.
KABUL EDİLEMEZDİR?
Konu muhalif televizyonlarda da enine, boyuna tartışıldı ya?
Başkan Yılmaz Karaca,” Yıllardır beklenen internet medyasıyla ilgili bir yasa teklifinin TBMM’ye sunulmasını olumlu bulmakla birlikte, teklifin gazetecilik meslek örgütlerinin görüşlerine başvurulmadan, ortak akla ihtiyaç duyulmadan, tepeden inmeci bir anlayışla hazırlanmış olmasını kabul edilebilir bulmuyoruz.
Yasa teklifini hazırlayan ve TBMM’ye sunan siyasi parti temsilcilerinin toplumun haber alma hakkına hizmet eden internet medyasıyla ilgili bir düzenleme hazırlığı içindeyken, gazetecilik meslek örgütlerini dışlamış olması, bunun yerine ilgili kurumların bürokratlarının görüşlerine başvurmuş olmaları, teklif sahiplerinin Türk basınına bakış açısını da göstermektedir.
AĞIR SANSÜR OLGUSU!
Yasa teklifi içinde internet haber siteleriyle ilgili resmi ilan yayın hakkı, çalışanların basın kartı sahibi olabilme hakkı gibi düzenlemeleri olumlu bulmakla birlikte, sosyal medyada yaşanılan dezenformasyonla mücadele adına, internet medyasına bir ağır sansür mekanizması kurulmak istendiği çok açık bir şekilde görülmektedir.
Yasa teklifi, Türk Ceza Yasası’na ilginç bir şekilde “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma şeklinde yeni bir suç tanımı ilave ederken, bu suçu işleyenlere hapis cezası getirmektedir.
CEVAP HAKKI?
Cevap ve düzeltme hakkı yasa teklifiyle kötü kullanıma açık hale getirilmekte, yayınlanan haber tümüyle doğru olsa bile, mahkeme kararıyla cevap ve düzeltme metninin yayınlanması zorunlu kılınmaktadır. Oysa cevap ve düzeltme hakkı sadece gerçeğe aykırı haberlerde kullanılması gereken bir haktır. Ayrıca yasa da zor şartlar altında yayınlarını sürdürmeye çalışan Televizyon ve Radyolar için herhangi bir düzenleme yapılmaması bu yayın kuruluşlarının bir bir kapanmasına neden olacaktır” diye görüş ve düşüncelerini, kendi köşesinden paylaştı..
Haklı gerekçeler bunlar!
Siyasi iktidarların, basın karşısında kendilerini korumaya alma düşüncesini anlamak mümkün değildir!..
Her kurum ve kuruluşa ayar verme anlayışı ise kabul edilemezdir..
BU GÜVENSİZLİKLE?
Demokrasi içinde, demokratik yapı bellidir..
Basın bizim istediğimiz gibi olacak, bizim istemediğimiz haberleri paylaşmayacak, paylaşırsa, basın kartı alamaz, bizden yana olmayanları cezaya çarptırırız” demek, hangi demokratik tavır ile bağdaşıyor ki?
Bakalım, siyasi iktidar, bu kararnameler, bu tür yasalar ile kendi iktidarını daha ne kadar sürdürecek?
Mevcut iktidara “güvensizlik” zirve yapmışken, “bu tür yasalar, toplumun haber edinme hakkını bastırma, gazetecileri susturma, bastırma hazırlıkları toplumu gerer, güveni daha da sarsar, iç barışı tehdit” eder!
Bu sarsılan, güvensizliğin taban yaptığı ortamda, nasıl sandık başına gideceğiz?
İnşallah sağduyu galip gelir!
Yusuf Cinal yazıyor, 30 Mayıs 2022 Brüksel
Yusuf Cinal
Diğer Yazıları
Yönetici
Yorumlar kapalı.