Bir can toprağa, bir ateş onlarca, yüzlerce, belkide milyonlarca yüreklere düşer.
Hayatımda hiç bir zaman imkansızların peşinde koşmadım, ulaşılmayacak hayallerde kurmadım.
Çok zengin olmak veya büyük bir kariyer elde etmek gibi bir derdim de olmadı.
Sıradan mütevazi biri olmak beni mutlu etmeye yetti.
Dürüst olduğum için deli diyenlerde oldu ama aldırmadım.
Geriye dönüp baktığımda esasen fazlada bir şey kaybetmemişim.
Hile hurda ile elde edilen kazanımlar benim için zaten kazanım sayılmazlar.
Elimdekilerin kıymetini bilip onlarla mutlu olmayı tercih ettim.
Hayatımda kimseyi basamak olarak kullanmadım.
Kişisel çıkarlarım için hiç bir dost ve arkadaşımı satmadım.
Sonucu ne olursa olsun doğruluktan ayrılıp hiç yalan söylemedim.
Hayatımda ne kazandıysam, dürüstlüğüm ve doğruluğumla kazandım.
Ne kaybettiysem de yine dürüstlüğüm ve doğruluğumdan kaybettim.
Kazandıklarım kaybettiklerimin yanında teselli ikramiyesi gibi kalsa da, bunun için asla pişmanlık duymadım. Çünkü dürüstlüğümle kazandıklarım beni mutlu etmeye yetti.Küçücük şeylerden bile mutlu olmayı beceren biriyim. Bu durum benim basit biri olduğum anlamına gelmez.Aksine mutlu olmayı becerip her şeye pozitif baktığımın bir göstergesidir.
Evimdeki bir çiçeğinin bir tomurcuk açması bile beni mutlu edebiliyorsa, bu benim hayatı sevdiğimin bir göstergesidir. Şunu iyi biliyorum ki ; hayvanları, bitkileri, kısacası doğayı tabiatı sevmeyen birinden insanları sevmesini bekleyemezsiniz. Hiçbir çıkar ve menfaat karşılığında kişiliğimden ve siyasi görüşümden taviz vermedim.
Aslımı ve siyasi görüşümü hiç gizlemedim. Eğilmedim, bükülmedim, bukeleman(değişken) olmadım.
INSANİ değerler taşıyan herkesin dini ve siyasi görüşüne saygı duydum. Politik, dinsel yada kültürel farklılıkları her zaman bir zenginlik olarak gördüm. İnsanları bulundukları makam ve ünvanlarına göre değil, ne kadar İNSAN olduklarına bakarak değer verdim.
Sonuçta bende insanım.
Farkında olmadan hatalarımda olmuştur. Küçüğümden bile özür dileyecek bir kişiliğe sahibim. Telafi etmek ise insan olmanın gereklerindendir diye düşünüyorum. Hiç kimse kötü biri olarak doğmaz. İnsanların sosyal, ekonomik, kültürel, dinsel ve politik tercihleri yetişen yeni neslin bir kısmının kötü olarak yetişmelerinin başlıca nedenleridir. İnsanlar küçükken iyidirler. Büyüdükçe kötülükleri büyüklerden öğreniyorlar.Bu yüzden büyükler zaman zaman küçüklerin minik ve sevgi dolu yüreklerine bakıp öz eleştiri yapmalıdırlar.
İkili ilişkilerde ortaya çıkan bir sorunu çözüme kavuşturmak için verdiğim çaba ve tavizler suçlu olduğumdan değil, o insanı kaybetmekten ziyade kazanmayı tercih ettiğimdendir.İnsanları af ettiğin sürece, insanları doğru yola iter ve saygınlık kazanırsın.Ama affedilmeyecek hatalar için ise asla çaba harcamadım.Bilinçli yapılan hatalar, hata değil ihanettir.
Kimse bilmese de, sevdiğim insanların arkasında bir kaya gibi bir ulu çınar gibi dururum. Korur ve kollarım bunu da kendimi sevdirmek yada reklam olsun diye yapmam. Kocaman yüreğimin kısacası İNSAN oluşumun bana yüklemiş olduğu bir sorumluluk diye düşünüyorum .
Çünkü babam bana böyle öğretti.
“Sevdiklerini, değer verdiklerini kırgın olsan da koru ve mazlumun yanında yer al.”derdi.
Hayatlar ve aşklar parmak izine benzerler,hiçbiri diğerine benzemez. Bu yüzden birisini eleştirirken ‘’Ben O’nun yerinde olsaydım.’’cümlesi anlamsız kalıyor.
Kimse kimsenin yerinde olamaz ve kimse kimsenin acısını aslı gibi hissedemez.
Doğruyu bulmak için ise düşünmek ve yorumlamak gerekir.
Dünya hepimize yeter.
Güzel bir dünya güzel yürekli insanlarla güzeldir.
Hayatı güzelleştirmek kendi elimizde.
Biz isteriz ki dünya bilimsel değilde, sevgiyle dönsün.
Sevgi sermaye gerektirmiyor.
İyi kullanırsanız mutluluk üretirsiniz.
Dünyada paylaşılan her şey küçülür, paylaşıldıkça büyüyen tek şey sevgidir.
Sevgini sevdiğinle paylaş.!!!!
Zuhal Kayhan yazıyor