Sevgili okurlar,
Zaman akıp gidiyor, elbette sevdiklerimiz ile şöyle tatlı sohbete bile hasret kaldık..
Ülkemizin Güneydoğu illerini vuran, bu can alıcı, yıkıcı deprem felaketinden sonra, inanın insanın ne tadı, ne tuzu kalıyor!
Bir Türkiye, bir gurbet arası gidip gelmelerimiz sürüyor..
Bunu dillerine pelesenk edenler de yok değil?
Ne istiyorlar bilmiyorum?
“ Usta gel, buradan yaz bakalım” diyenlere, elbette aldırmıyorum..
DOKURCUN OTOBÜSÜ?
Şu dijital dünyada, yani sınırların kalktığı, bir üflemelik zaman dilimi içinde, “Paris’e, Brüksel’e, Londra’ya, Amsterdam’a günü birlik gidip gelenleri hesaba katmazsanız, Avrupa’da yaşayan 5 Milyona yakın vatandaşımızın, Türkiye’ye su yolu yaptığını” söyleyebilirim..
Eskiden Akyazı ile Dokurcun arasında çalışan bir, iki otobüs vardı..
Sabah Dokurcun’dan kalkar, akşam saatlerine yakın, Akyazı’dan geri dönerlerdi..
Akyazı’da yaşayan bizim nesil, “bu Dokurcun otobüsünü” çok iyi bilir..
Hatta, Adapazarı Kaynarca-Kandıra hattında çalışan “Gebeşoğlu Turizm otobüslerini” bile, hatırlarım..
Ne günler?
Bir gün yolda izde kalanların çilesi anlatmakla bitmez?
Ya şimdi?
Bizim Brüksel’de yaşayan vatandaşımızın söylediği gibi “Brüksel monti, İstanbul tombi”(Brüksel’de bineceğim, İstanbul’da ineceğim) günleri yaşıyoruz..
Parası olana artık uzaklar, çok yakın!
BRÜKSEL İSTANBUL 50 AVRO!
Hatta kardeşim Aliosman Cinal, hep memleketi Akyazı Alaağaç Köyü’ne helikopter ile gitmeyi hep hayal ederdi..
Şimdi ise, buna bile gerek kalmadı?..
Bastı 50 Avruo’yu, üç saat sonra Sabiha Gökçen’de..
Sabah mı, öğle mi, akşam mı?
Biniyorsun Türk Hava Yollar(THY)ı veya diğer firma uçaklarına, İstanbul’da sabah kahvaltısı, öğlende Adapazarı’nda ıslama köfte keyfi, akşam ise Sapanca golü kıyısındaki restaurantta arkadaşlarla sohbet..
Oh, ne güzel memleket!
Öylede, şu büyük deprem felaketi, ağızlarda ne tat koydu, ne tuz?
Üzüntümüz büyük!
Hatta ilk günler, o büyük acı ile büyük travmalar yaşayanlar, hala kendilerine gelemediler..
Nasıl gelsinler?
Bölgeden,” ihtiyaç istekleri”, çığ gibi!
Onlar gecenin ayazında, soğuk kış gecelerini yaşarken, senin, benim, “ballı börek, çörek yaşam içinde olmamız”, neyi ifade eder?
YARDIMLAR SÜRMELİ?
Eğer millet olarak, “tasada ve kıvançta, birlik yapımıyorsak”, yazıklar olsun bizlere!
Enkaz altında, hayatlarının baharını yaşamadan aramızdan ayrılanlara mı yanalım?
Bu vesile ile yardımlar sürmeli, devam etmeli ve bölgedeki insanlarımız ile dayanışmamız her alanda geliştirilmelidir..
Onlar bizim canlarımız!
Onlarsız olmaz?
Hayatta kalanlara, yani herşeyini kaybedenlere sahip çıkmak görevimizdir..
Savaş kaçkını Suriyeliler için “ensar” diyenleri, “Müslüman kardeşliğinden” söz edenleri, şimdi farklı bir sınav bekliyor?
Sevgili Fenerbahçe’nin ve Türk Milli Futbol Takımı’nın eski kalecisi, Hatayspor’un Teknik Direktörü Volkan Demirel’in o sözleri hala kulaklarımızda..
“Lütfen, yardım, yardım, yardım!”
Çağrı bu ya, bugün değilse ne zaman?
GÜNE MERHABA DEMEK?
Sizler bu satınları okurken, ben de bir Adapazarı sabahında, “güne merhaba demenin keyfini yaşayacağım dersem”,sakın kızmayınız?
Bilirim, bugünlerde ne eski Zirai Danotam Fabrikası, ne de Vagon fabrikası kokusu kaldı?..
Eski Demirsporlu ve Donatımsporlu ve hatta Şekersporlu arkadaşlarımızın kulakları cınlasın!
Şöyle Adapazarı Donatım’dan çıkıp, ta Ankara caddesine kadar yaya yürüyeceğim..
Bir baştan, bir başa Adapazarı..
Dönüş yolu ise Çark üzerinden, her zamanki adresimiz Harmanlıkspor Kulübü lokali..
Orada bizi bekler arkadaşlarımız..
Yaşar Zımba, Nazım Aktarük, Tevfik Tetik, Ömer Sarıca, Şair Lütfü ile diğer sevdiklerimiz var sırada..
Ve Akyazı, Karasu, Sapanca, Hendek bizi bekler..
GARİP BÜLBÜL GİBİ?
Memleketete güne merhaba demek ne güzel..
Bilmezler ki, biz burada olmasak ta hep buradayız..
Sakarya boylarında ıslık çalar çobanlarımız, tarlada pancar tekler kızlarımız, başak, başak buğday biçer annelerimiz, unutturmuyuz, o imecileri?
Bir Pir Sultan türküsü dilimizde;
“Şu kanlı zalimin ettiği işler..
Garip bülbül gibi, zar eyler beni,,
Yağmur gibi yağar, başıma taşlar!..
Dostun bir fiskesi yaralar (pareler) beni!”
Bizi bilen bilir, anlatmaya ne gerek var?
Çark caddesinde, Atatürk Bulvarı’nda, Atatürk Stadyumu’nda, Akyazı’da, Karasu’da, Hendek ve diğer yörelerde, tarihe tanık ayak izlerimiz!
KADINLARIMIZ, BAŞTACIMIZ!
Unuturmuyuz, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü..
Kırmızı, beyaz güllerimiz var onlar için..
Kırmızı, beyaz ve demet, demet karanfillerimiz..
Ah be, mis kokulu anneleremiz, öpülesi eller..
Hep aklım orda kaldı, gidip görülesi yerler?
Sitemkar dostlarımız için, arkadaşlarımız çayları demler!
Buyrun, sizi de bekleriz, şöyle alalım beyler?
Gelmişse dost gelmiş, “hoş gelmiş” diyeler?
Bilmezmiyim, bir kuş uçuşu memleketim!
Yusuf Cinal yazıyor, 9 Mart 2023
Yusuf Cinal
Diğer Yazıları
Yönetici
Yorumlar kapalı.