Sanatçı, yazar, ressam, karikatürist, sinemacı, bilim adamı sadece özgürlük ortamında yetişir.
Laiklik yoksa, özgür düşünce de yoktur.
Üstelik teokrasilerde (din ile yönetilen ülkelerde) farklı düşüncelere asla yer verilmez.
Dogmatik, tek tip düşünce şeklinin dışına çıkmanın ağır cezaları da vardır.
Osmanlı döneminde zaten bu ortamı bulmak mümkün değildi. Matbaanın çok geç gelmesi bu geri kalmışlığın en büyük sebebidir. Bir ailenin yönetimi altındaki halk kul olmaktan öteye gidememiş, bilinçli olarak cahil bırakılmıştır.
Oysa o dönemde dünyada Rönesans, reform ve bunlara paralel olarak; coğrafi keşifler, dinde değişimler, sanatta ve bilimde gelişmeler oluyordu.
Biz bunların çok uzağında bırakıldık.
Ve 1.Paylaşım savaşında yenildik.
Parçalandık.
Halkın cahil bırakılması neticesinde büyük önder Atatürk’ün kurmuş ve bize kansız olarak bıraktığı demokratik Türkiye Cumhuriyetinin laik yapısı içinde Osmanlı’nın küllerinden yeni bir modern devlet yaratılmıştır. Ve yıllar içinde birçok sanat, siyaset, bilim adamı yetişmiştir.
O dönemde yetişenler bir bakalım. Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Nazım Hikmet, Kemal Tahir, Ömer Seyfettin, Cem Karaca, Barış Manço, Aşık Mahsuni, Zülfü Livanelli, Aşık Veysel, Yıldız Kenter, Tuncel Kurtiz, Yılmaz Güney, Zeki Müren, Nesrin Sipahi, Emel Sayın, Türkan Şoray ve ismini unuttuğum bir çok değerli Cumhuriyet değerleri.
Ve bunlar artık bu dünyadan göçüyor.
Yerlerine hiç kimseyi koyamıyoruz.
Gelenler var.
Ama onlar sanatçı değil.
Arkalarına siyasi gücü alıp, para kazanmaya çalışan tipler.
Niçin yeni değerler yetişmiyor?
“Yok ya, eski değerler bir daha gelmiyor” diyoruz. Ama sebebini araştırmıyoruz. Bunun tek nedeni laiktir. 1980 den itibaren uygulanan anti laik sistem ülkemizdeki özgürlük ortamını yok etmiştir.
Sanat bitirilmiştir.
Bir ülkede sanat yoksa, hiç bir alanda ilerleme olamaz.
Dini okulların yaygınlaşması, tekke ve şeyhliklerin serbest bırakılması, hatta devletin içine girmesi dünyadaki imajımızı tamamen silmiştir.
Artık tipik bir Ortadoğu devletine benzedik.
Ortadoğu ülkelerinde sadece futbol ve dini siyaset konuşulur. Onlardan farkımız kalmadı.
Atatürk sanat ile ilgili sözlerinden biri neydi?
— “Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle devlet topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.”
Büyük Atamızın sözleri birer, birer gerçekleşiyor.
Sanat bitiriliyor.
Cumhuriyet dönemi yetişen sanatçılarımız birer, birer gidiyor.
Ama elimiz kolumuz bağlı gidenleri arkalarından büyük cenaze törenleri yapıp izliyoruz.
Yerine yenilerini koyamıyoruz.
Çünkü sanatçının yetiştiği tarlalar kurutuldu.
Erdal Bıçakçı yazıyor