Çok yazarak, sizleri meşgul ediyorum.
Rahatsız olanlar beni silebilir.
Haklıdırlar.
Bir şey diyemem.
Ama yaşadıklarımı paylaşmak, insanlara ders vermek açısından yararlı olur kanaatindeyim.
Bugün kahvaltıda evimizin yardımcısı Ayşe hanımla sohbet ettik. Ülke insan yapımızı öğrenmek, anlamak için halkın her kesimi ile sohbet etmeyi çok severim. Arada onlarla eğlencesine dedikodu bile yaparım. Çok ilginç hikayeler anlatırlar. Toplum hakkında inanılmaz bilgiler verirler. Bakış açınızı değiştirirler. Ayşe hanım, Ümraniye’in yan semtinden her gün iki vasıta ile bize geliyor. Uzun ve yorucu yolculuğunun bir kısmını da da yürüyor. Kocası hasta. Kızı işsiz. Çalışmak zorunda. Evimizde çalışan değil, evin bir ferdi gibi muamele görür. Evin sahibi gibidir.
Bugünkü konumuz elektrik, su parası ve sosyal yardımlardı.
Mahallesi genelde doğulu ve Suriyeli ailelerin yaşadığı bir semtmiş.
Komşularının yüzde doksanı kaçak elektrik kullanıyormuş.
Bazı şebekeler, temel atma safhasında kaçak elektrik hattını 300 liraya döşüyormuş?. Şofben, elektrik sobası, çamaşır makinası sarfiyatları kesinlikle faturaya yansımıyormuş.
Yani garantili döşüyorlarmış!.
Ama kime döşendikleri belli!?.
Hepsi başörtülü, namazlı niyazlı inançlı mümin vatandaşlar diyor!?.
Kendisi de kapalı ve namaz kılan biridir.
Ayrıca mahalleye gelen sosyal yardım paketleri ve kömürleri için bir pazar kurulmuş.
Kurulan bu pazarda paketi 10 kömür liraya satılıyormuş.
Çünkü evler kaçak elektrikle ısıtıldığı için kömüre gerek kalmıyormuş. Ayrıca kömür yakmak zahmetli iş diyor.
Yani anlayacağınız, her yönden fatura bize biniyor.
Yani masum vatandaşa.
Kader kurbanlarına.
Ayrıca her türlü yardım malzemelerini yarı fiyatına bulmak mümkünmüş. Durun….. daha bitmedi?.
Geçtiğimiz günlerde; marketten makarna alırken, komşusu gelip; ” kız, mahallede Ağrı’lı ve Suriyeliler bir liradan satıyor, sen niçin 2.25 verip buradan alıyorsun” diye Ayşe hanıma kızmış.
Bizimki de; onların son kullanma tarihi geçmiş olabilir diye teklifi kabul etmediğini söyleyerek marketten ayrılmış.
Görüyorsunuz durumu.
Bu yazdıklarım özet sayılır.
Bu ülke sizce kalkınır mı?
Milliyetçisi milliyetçi değil, muhafazakarı, muhafazakar değil!.
Dindarı dindar değil!.
Demokratı demokrat değil!.
Herkes ülkeyi yiyip bitirmek derdinde!.
Ülkenin geleceği hiç kimsenin umurunda değil.
Büyük büyük yiyor.
Küçükte küçük.
Ama artık dibi geldi.
Bundan sonra birbirimizi yiyeceğiz!..
Erdal Bıçakçı yazıyor