Sevgili okurlar,
“Ekim ve Kasım” aylarının, Türk Milleti’nin sinesinde, bambaşka bir yeri vardır..
29 Ekim 1923 Tarihinde Cumhuriyet’in ilan edildiği bu topraklarda, Cumhuriyet’in banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir Sonbahar mevsiminde, yani bir Kasım ayında, 10 Kasım 1938 Tarihinde kaybettik!
Büyük ATA’nın huzurunda, Anıtkabir’de saat 09,05 geçe düzenlenen anma törenlerinde, o büyük insanı, o büyük dehayı, o büyük lideri, o büyük önderi, o büyük askeri kaybetmenin hüznünü, milletçe yaşadık..
Ardından, ülkenin dört bir yanından gelenler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yürüdüler..
Onlar, Atatürk’e sahip çıkanlardı..
Onlar, Cumhuriyet ile hayata tutananlardı..
Onlar, evrensel değerler ile laik, sosyal devlet anlayışını benimseyenlerdi..
Onlar, özgür, bağımsız, eşit yurttaş olanlardı..
Onlar,”özgürlük ve bağımsızlık benim karekterimdir” diyen sese, kulak verenlerdi..
Onlar, ”Ne Mutlu Türk’üm Diyene”de ifadesini bulan anlayışla, “Türkiye Cumhuriyeti’ni, muassır medeniyetler seviseyisine çıkarmak için, ileriye, daima ileriye” yürüyenlerdi..
Ekim ayında Cumhuriyet kutlamaları, Kasım ayında farklı bir yasa döndü!..
ATATÜRK İLE GELECEĞE YÜRÜMEK?
Yaprakların sararıp, yere düştüğü, düzgarlarda savrulduğu bu günlerde, “Atatürk ile uyanmak, Atatürk ile çalışmak, Atatürk ile geleceğe yürümek, onun eserlerine sahip çıkmak”, ne güzelliktir!
İşte, “Ekim ve Kasım aylarında bayrak olup, bir arada bulunmak, birliktelik yapmak, Atatürk’e yürümek, ellerimizdeki karanfilleri sunmak kadar, yüreğimizdeki o Atatürk sevgisi ve saygısını ifade etmek”, her Türk vatandaşının, bir başka gururudur..
O’nun, son nefesini verdiği Dolmabahçe Sarayı’ndaki odasını ziyaret edenler kadar, Anıtkabir’e koşanları, iyi anlamak gerekir..
Bu, “Atatürk” olup, geleceğe yürümektir..
Bu, “Atatürk” olup, Cumhuriyet’i korumaktır..
Bu, “Atatürk” olup, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, milleti ile ilelebet yaşatmak, yaşamaktır..
“Benim naçiz vücutum, elbet bir gün toprak olacaktır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” diyen, bir başka dünya lideri, önderi var mıdır?
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde olduğu gibi yurtdışında bile 09,05 geçe akan sular durdu..
Böyle bir günde, Bizim Sakarya Gazetesi, anlamlı bir ön sayfa ile sizlere “merhaba” dedi..
“Minnet ve Özlemle anıyoruz!”
“Minnet ve özlemle, saygı ve sevgiyle” elbette!
ATATÜRK’Ü ANMAK YETMEZ?
Bize emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sınırları içinde, sınırları dışında, “Atatürk’ün düşünceleri ışığında, geleceğe, muassır medeniyetler seviyesine iri, diri ve bir olarak yürüyeceğezi, büyük başarı hikayeleri yazarak, Cumhuriyet’i emin ellere” bırakacağız..
“Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir” anlayışı ile halkına büyük bir özgüven duyan, bizlere büyük sorumluluklar yükleyen, “eşit yurttaşlar olarak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in 100.Yılında, daha yapmamız gerekenler olduğunu”, sakın unutmayalım!?..
Atatürk’ü anmak, yetmez?
Atatürk’ü anlamak gerek, anlamak?
Sadece, 29 Ekimlerde, 10 Kasımlarda, 23 Nisanlarda, 19 Mayıslarda, 30 Ağustoslarda, Atatürk olmak, Atatürk’e saygı ve minnet duymak, şükranlarımızı ifade etmek yetmez?
Atatürk olup, ileri, daima ileri yürümek, bakmak gerek, bakmak!
AYAK İZLERİ?
57 Yıllık ömründe, cepheden, cepheye koşan ve Türk topraklarını düşmandan temizleyen, onlara haddini bildiren Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, geleceğe, yaşama dair düşünceleri, yürüdüğümüz yolda bizlere rehber ve ışıktır hep..
ATATÜRK’ÜN İZLERİ?
Ne hazindir ki, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, büyük taaruz öncesi gelip, annesi Zübeyde Hanım ile buluşup, hasret giderdiği Adapazarı’nda ki izleri yok edilmiştir!
“Adapazarı Tren Garı, karşısında Atatürk Evi, öğrenci, öğretmen ve kızlarımız ile buluştuğu Sabihanım İlkokulu, esnafını ziyaret ettiği Uzunçarşı, Cuma namazı kıldığı Orhan Camii, bir müsamere izlediği Çark Mesire ve denetlemelerde bulunduğu Doğançay, Geyve ziyaretleri ile bilgilerin”, gün ışığına çıkarılması ve paylaşılması beklenmektedir..
ATATÜRK POSTERİ?
Cumhuriyet’in 100.Yılında,” bir gazeteci arkadaşım, işyerime asmak için, kent içindeki işyerlerinde Atatürk posteri aradım bulamadım” diyerek üzüntüsünü dile getirdi..
Bu kentte, “Atatürk posteri satmak” yasak mı?
Alıcısı mı, yok?
Cumhuriyet’in 100.Yılında bile, ilçelerini, köylerini hakkıyla bayraklaştıramayanların kenti Sakarya’da, “Atatürk posteri bulamamak”, ne acı bir durumdur!..
Demokrasi Meydanı’nın bir köşesine itilen ve önü satış noktaları ile kapatılan Atatürk Anıtı, artık törenlere hasret beklemektedir..
Bu halkımızın büyük üzüntüsüdür de!
Nedense, törenler halk ile birlikte gerçekleştirilmek yerine, Valilik kompleksinde düzenlenmektedir..
Ne acı bir durum, ne acı?
“Atatürk’ü asıl bu milletin kalbinde, gönlünde anmak, hatırlamak, ona minnet ve şükranlar ifade etmek”, gerekmez mi?
Sakarya Valisi Yaşar Karadeniz’den, bu konuda gerekeni yapmasını, bekliyoruz!..
ATATÜRK TÜRKİYE’DİR!
Atatürk’ü, kıyıda köşede değil, milletin meydanı, milletin katılımı ile büyük alanlarda, milletçe anmalıyız, anlamalı ve gelecek kuşaklara anlatmalıyız!
Başka zamanlarda, bu meydanlarda toplananlara, bunu hatırlatmak gibi bir görevimiz olduğu, unutulmamılıdır..
Unutmayanız ki, Atatürk Türkiye’dir..
Atatürk, Türk Milleti’dir..
Atatürk, Cumhuriyettir..
Atatürk, medeniyettir..
Atatürk, hak, hukuk, adalettir..
Atatürk, eşitlik, özgürlük, gelecektir..
Atatürk, geleceğe birlikte yürümektir..
Atatürk, aydınlık gelecek, sizi, bizi aydınlatan ışıktır..
Saygı, sevgi ve minnet ve şükranla anıyoruz!..
Atatürksüz asla!
Yusuf Cinal yazıyor, 11 Kasım 2023
Yusuf Cinal
Diğer Yazıları
Yönetici