Sevgili okurlar,
Yeril seçimler dolayısıyla, “başta merkez üç ilçe olmak üzere, diğer ilçelerimizin sorunları ve çözüm önerileri” gündeme taşınıyor..
Bunlar, güzel hareketler..
Elbette seçimlere, katılımın yüksek olması sevindirici..
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yarışa girenler kadar, ilçe belediye başkanlıkları için ter dökenler, hatta belediye meclislerine girmek için yarışanlar kadar muhtar adaylarının da, mahallelerinde “bizde varız” diyerek, seçmeni etkilemesi, demokrasinin güzelliği olarak görülmeli..
Şurada, dikkat ediyorum da, “Sakarya’nın ne çok sorunu” varmış?..
BUNCA YIL?
Bunca yıl, ne yapılmış, ne yapılmamış ki?
“İstiklal Mücadelesinin verilmesi, Cumhuriyet’in ilanı, yerleşik konuma geçilmesi, köylerin dizaynı, yeni yollar, köprüler, havaalanları, limanların yapılması, millileştirilmesi..” hep zaman aldı..
Kocaeli’ni bağlı bir ilçe olan Adapazarı’nın 1954 Yılında il olduğunu, yeni yetme gençlerimiz biliyorlar mı?
Köylerin bir üstü nahiyelerimizi, sonra ilçelerimizi hatırlayan var mı?
“Cumhuriyet ile adım, adım, ilmek, ilmek işlenerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin”, temelleri atıldı..
AZ ZAMANDA YAPILANLAR?
Büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “az zamanda çok işler başardık.. Türk Milleti zeki ve çalışkandır” sözleri, öyle havada kalacak sözler değil..
Daha asfalt yolların, hayatımıza girmediği dönemde, Akyazı-Ormanköy’den, Adapazarı merkeze kadar, taş parke yolumuz olduğunu kimler hatırlar ki?..
O güzergahta, 1932 Yılında yapılan Sakarya’nın sembollerinden ”Sakarya Köprüsünün hikayesini “ kimler biliyor ki?
Ah yıllar, ne çabuk geçip, gittiniz?
“Halkın, kendi, kendini idare etmesi, özgürlük, serbestlik denilen Cumhuriyet rejimi içinde, Sakarya’da” neler yapıldı, neler?
-Adapazarı Şeker Fabrikası..
-Zirai Donatım Fabrikası
-Adapazarı Vagon Fabrikası..
-Tuğla ve kiremit ocakları ile Sakarya ovasında tarımın makineleşmesi az şey değildir..
-Daha sonra kurulan Arifiye Tank Palet Fabrikası ile otomobil, lastik fabrikaları, Sakarya’nın zenginliğine zenginlik kattı..
Sakarya ovasında, ürünler ayağa kalktı..
Birlikteliğin, huzurun, güzelliğin nimetleri paylaşıldı..
Ateşböcekleri uçurduk, sevinçten, gecenin karanlığını aydınlattılar..
SAKARYA, SAKARYA?
İşte bu dönemde, “Sakarya’nın gelişmesi için bir araya gelenler, bankalar, kooperatifler, iş adamları dernekleri, sivil örgütler kurarak”, bugünkü Sakarya’nın temelini attılar..
Bu bağlamda, haberleşmede matbaalarımız oldu. Günlük akşam gazeteleri ile vatandaşlarımız haberdar edildi..
Belediye hopörlerinden insanımıza güncel duyurular yapıldı..
Ülkede ,”hür ve serbest seçimler” yapıldı..
Her yaştan, her meslekten diplomalı yetişkinlerimiz, ülkenin kalkınmasına katma değer kattılar..
“Başta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, büyük bir kalkınma hamlesi başlatan milletimiz, Türkiye Cumhuriyeti’ne yüz yıl nazar boncuğu” taktı..
Ne yazık ki, hala sorunlarımız var?!..
Hala, “ülkede, dünden kalma hesaplaşmalar, sen-ben kavgaları” var!..
Bunlara fırsat mı vereceğiz?
KÖKÜ DIŞARIDAKİLER?
“Kökü dışarıda olan bu sorunların, ülke içindeki temsilcileri”, boş durmuyorlar!?..
“Hem Cumhuriyet’e, hem Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve hem de onun savaş meydanlarındaki arkadaşlarına saldırmaktan”, geri durmuyorlar!?..
“İrinli, sorunlu kafalar, milli değerlerimize, kahramanlarımıza ve en önemlisi Cumhuriyet’in değerlerine saldırmayı” kendilerine marifet sayıyorlar?..
Bu Cumhuriyet, Atatürk düşmanlarına mı meydanı boş bırakacağız?
Bunları, görmezden mi, geleceğiz?
Bu çirkin hareketlere, göz mü yumacağız?
“Adam sende deyip, neme lazımcılık uykularına mı” yatacağız?
“Yürü, ne diye oyunda oynaştasın?
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın?”(Arif Nihat Asya)
CUMHURİYETİ, KOLAYCA BOĞUVERİRLER?!
Gelin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk,30 Ekim 1923 Tarihinde, yeni göreve başlayan bakanlara hitaben sarf ettiği sözlere bir göz atalım:
“Bakanlar Kurulu, akşam üzeri valilikte toplandı. Bu ilk toplantıda GAZİ PAŞA da bulundu. Hepsini tek tek kutladı. Kısa bir konuşma yaptı:
“Efendiler!
Yıkmaya çalıştığımız ortaçağın arkasında, bin yıllık deney var. Bin türlü kirli oyun bilir. CUMHURİYETİMİZ ise ,daha yeni doğmuş bir çocuk. Cumhuriyeti kolayca boğuverirler. Bu nedenle çok dikkatli, uyanık olun. İş arkadaşlarınızı özenle seçin. İstanbul’dan gelen bazı memurları gördüm. Bir DEVRİM BAŞKENTİNE geldiklerinin farkında görünmüyorlar. Koca Osmanlı gemisi durup dururken batmadı. Bunlar gibi ilgisiz, tembel, heyecansız, küçük kafaların büyük sorumluluğu var. Kötü bir memur vatandaşı devletinden soğutur.
YURT VE KADER KARDEŞİYİZ!
Osmanlı Devleti azınlıklara devlette görev vermiş ,ama son iki yüz yıl içinde Alevi yurttaşlarımıza vermemiştir. Bu akla ve insanlığa aykırı duruma, Milli Mücadele başlar başlamaz son vermiştik. Bu tutumu özenle sürdüreceğiz. Anadolu’da kim varsa, hepimiz bir milletiz.
Yurt ve kader kardeşiyiz.
Milli Mücadele’yi böyle yürüttük, Cumhuriyeti’ de bu anlayışla yöneteceğiz.
Bu anlayışın bozulmasına, izin vermeyeceğiz. Bozulduğu zaman, ne olduğunu iyi biliyoruz.
CAMİLERİ YENİLEMEK GÖREVİMİZ!
Yunan Ordusu, Sakarya’dan çekilirken, çoğu ahşap olan köy CAMİLERİNİ yakıp yıkmıştı. Son çekilişte de batıdaki büyük, taş camilerin dışındaki tüm şehir, kasaba, köy camilerini yakarak, yıkarak kaçtılar.
Bunların sayısı birkaç bindir.
BU CAMİLERİ YENİLEMEK GÖREVİMİZDİR. Bu hizmeti nutuk atmadan, gösterişe kaçmadan, siyasete alet etmeden yerine getirelim.
İlkokulun zorunlu, eğitimin yüksek öğretim bitene kadar parasız olması temel ilkemizdir. İsteyen herkesi, kız erkek ayırmadan okutacağız. Sağlık hizmetlerinin parasız olması da amacımızdır. Halkın geçimini kolaylaştırmak, güven içinde yaşamasını da sağlamak zorundayız. Devlet halk için, halkın bu ihtiyaçlarını karşılamak için var.
Bütçesi denk, borcuna sadık, parası sağlam bir devlet olmalıyız.
HALKIN DEVLETİ!
Devletimiz artık kesin olarak padişahın, bir ailenin devleti değil, HALKIN DEVLETİ. Hepimiz halkın hizmetindeyiz. Efendimizin, sahibimizin HALK olduğunu hiç unutmayacağız.
İdealimiz, milli egemenliğe dayalı, uygar bir toplum ve devlet yaratmaktır. Hiçbir aşamada bu ideali gözden kaçırmayacağız.
Sorun çok. Hepsini çözmeye ömrümüz yetmez. Bizim yetişemediklerimizi yurtsever çocuklarımız tamamlar. Halkı saymak, aydınlatmak, eğitmek, sağlığını korumak, güven içinde yaşamasını sağlamak, başlıca ilkemiz olacak.
Başarılar diliyorum.”
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Paşa sözlerine tamamladı, tüm bakanların elini sıktı, İsmet İnönü’yü(Paşa) kucakladı.
KİNDARLIK VE DİNDARLIK?
Bunlar, bir ülkenin kuruluş heyecanı ve gerçekleri..
Lütfen, hafızalarımızı tazeleyelim, eski günleri hatırlayarak, “geleceğe, hep birlikte, kardeşçe yürüyelim, ayrılığı, gayr ılığı, ötekileştirmeyi, kutuplaştırmayı, kindarlığı, dindarlığı”, bir kenara bırakalım!..
ATATÜRK’ÜN İZİNDE!
Kimse, kimseden üstün değildir..
Kimse, kimseden daha dindar, daha vatansever hiç değildir..
“Atatürk Türkiye’sinin Sakarya’sını imar etmek, geleceğe taşımak, ülkemizin, insanımızın hizmetinde olmak”, bize yeter artar..
“Hep birlikte, İstiklal Marşı’nı söyleyerek, al bayrağımızı göndere çekmenin huzuru, güveni ve mutluluğu içinde”, yarınlara, geleceğe uyanmalı ve yürümeliyiz..
Ne mutlu Atatürk ve silah arkadaşlarının izinden gidenlere!
Yusuf Cinal yazıyor/ 4 Mart 2024