Sevgili okurlar,
Şüphesiz Mayıs ayı, “”Milli bayramlarımız” açısından, “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını” içerir..
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk Bayramı’nın temelini, 23 Nisan 1920 Tarihinde oluşturulan “Milli Meclis” oluşturur..
“Milli Meclisin” kuruluşu, “Cumhuriyet’e” giden çok önemli mihenk taşlarından biridir..
Peki,“Milli Mecliste” kimler bulunur?
Kimler olacak?
“Halkın temsilcileri” cevabı yeterli olacaktır?..
O Koca “Osmanlı İmparatorluğunun, tarih sahnesinden silinmesinden sonra, işgale uğrayan Türk ata yadigarı toprakların kurtarılması ve özgürleştirilmesi işi” zaman aldı..
OSMANLICILIK ZAMANI DEĞİL?
“Osmanlıcılık” tartışmasının ne zamanı, ne de gereği var?
“Osman Oğulları” Ailesinin yönetiminde, farklı bir rejim, farklı bir devlet ve yönetim anlayışı vardı..
“Osman Oğullarının, Ailesinin saltanatını bitiren” ne Atatürk’tür, ne de Türk Milleti’dir?
Türklerin tarihi, elbette geçmişimizdir, bu tarihi mirasın sahipleri de bellidir..
“1789 Fransız İhtilali” ile tüm dünya ülkelerini ve insanlarını etkileyen, ” hürriyet, serbestlik, eşitlik, adalet ve milliyet” kavramları, “ulus devlet” anlayışı ile kendini göstermiştir..
Bu süreçte, “kiliselerin etkisini kırılması, dini dayatmaların sonlanması”, dalga, dalga tüm ülkelere yayıldı..
Osmanlı’nın son dönemlerinde, “bu fikir ve düşünce akımını, Türk topraklarına taşıyan yazar ve düşünürlerimiz, kurulacak olan, yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk harçlarını atıp, taşlarını” döşediler..
LOZAN’A ÇIKAN YOL?
Kısacası, “monarşi” dönemlerinde bile kurulan “Meclisi Mebussan”, birçok konuda, Sultan’ın tek başına ülke yönetimine set çekti..
Daha fazla tarihi detaylara girmek istemiyorum..
Ama bilinmesi gereken, en önemli husus, “1.Dünya Savaşı sonrası, Osmanlı İmparatorluğu hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında 10 Ağustos 1920 Tarihinde, Fransa’nın başkenti Paris’in “Sevres(Sevr) banliyösündeki, bir seramik müzesinde imzalanan anlaşma”, Osmanlı saltanatının da sonu olmuştur.
İşte bu tarihten itibaren başlatılan, “Türk Kurtuluş Savaşı”, 24 Temmuz 1923 Tarihinde Lozan Anlaşması ile sonuçlanmış ve yeni “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin” tapusunu oluşturmuştur..
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER?
İşte, “Türk’ün ateşten gömlek giydiği, büyük bir mücadele ve birliktelik örneği sergilediği günlerin taçlandığı, tarihi oluşturur” Lozan anlaşması..
“Sulandırılması, itibarsızlaştırılması” bile, akla ziyandır!..
Bu kaos, çetin, karanlık günlerde ortaya çıkan, “Samsun’da o özgürlük ve bağımsızlık ateşini yakan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları”, İstanbul’a gelen düşman gemilerini gördüklerinde söyledikleri “geldikleri gibi giderler” sözünü gerçeğe dönüştürmüşlerdir..
Türk topraklarını işgal eden, “İngiliz, Yunan, İtalyan ve Fransızlar ile Türkleri arkadan vuranlara”, o muhteşem “İstiklal Mücadelesi” destanı ile cevap verilmiştir..
TÜRK ÇOCUKLARINA ARMAĞAN?
Şu bilinsin ki, “bir asrı deviren Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 2.Yüzyıla girdiğimiz şu günlerde, bu kutsal, destansı mücadeleyi verenlere layık olarak, Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet yaşatma konusunda kararlılığını , dosta, düşmana” gösterecektir..
23 Nisan 1920 Tarihinde, halk iradesinin sembolü olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin(TBMM) açılışını, hala içimizde hazmedemeyenler varsa, bu bizim ihmalimiz değil, onların cehaletindendir!..
Bu önemli tarihi günün, “Türk çocuklarına armağan edilmesi”, ayrı bir güzelliktir..
Dünyada, “çocuklara armağan edilen bir başka bayram, bir başka tarihi olay” mevcut mudur?
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, kuvayıcılar ile başlatılan bu çetin mücadelenin sonunda, sadece Türk Milleti’nin temsil eden Meclisin kuruluşu ile yetinilmemiştir..
MODERN BİR ÜLKE?
“Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin inşası için, eller taşın altına konulmuş, her alanda bir kalkınma, bir eğitim seferberliği” başlatılmıştır..
Osmanlı döneminde halkının yüzde 8’i bile okur-yazar olmayan günler geride kalmış, insanımız Atatürk ile Cumhuriyet ile okullar ile devlet daireleri ile yeni görevlerle tanışmıştır..
“Göndere çekilen bayrak, bir daha asla indirilmemek üzere, şanlı, nazlı bir şekilde” dalgalanmaktadır..
Her 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda, ellerde, yollarda, görkemli yerlerde bayraklarımızın dalgalandırılması, törenler düzenlenmesi, çocukların şiirler okuması, Atatürk ile buluşması, Cumhuriyete övgüler düzelmesi, az şey değildir..
YASLI GİTTİM, ŞEN GELDİM!
Yeni, o güzel, görkemli günlerden birini yaşadı Ankara, Edirne, Sakarya, Kars, Antalya ve tüm yurdun kentleri, ilçeleri, köyleri..
Dillerde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk..
Ellerde Türk’ün özgürlük Bayrağı..
Kırmızı-Beyaz her yer..
Şarkılar söylenir, kentlerinde, kasaba ve köylerinde;
“Yaslı gittim şen geldim, aç koynunu ben geldim..
Bana bir yudum su ver, çok uzak yerden geldim” diye!
“İzmir’in dağlarında çiçekler açtıran, Kahramanmaraş’ta, Gaziantep’de, Afyon’da, Sakarya’da Dumlupınar’da destansı kahramanlıklar sergileyenlere” selamlar olsun!
EY TÜRK ÇOCUĞU?
Bugün heykeli dikilen kahramanlarımız, “bir fikrin, bir kültürün temsilcileri olarak, bizleri selamlıyorsa, bunun anlamını, cehalet çukurunda debelenenlere” anlatacak değiliz..
Atatürk’ü anlamak için Cumhuriyet’i anlamak, öğrenmek gerek..
O’na “kem söz söyleyenler, tarihe baksınlar, az zamanda, ne çok iş yapıldığını”, bir mukayese etsinler?
“Türk Milleti zeki ve çalışkandır” diyenlerin, izinde gitmek, “onların bizlere miras olarak bıraktıklarını korumak, kollamak”, birinci vazifemizdir..
Ey Türk çocuğu, övün, güven, çalış, gelecek senindir!
Bayramın tekrar kutlu olsun!
Yusuf Cinal yazıyor, 25 Nisan 2024