Sevgili okurlar,
Dünya sahnesinde olan devletlerin, “milli ve dini” günleri yanında, önemsedikleri uluslararası günleri de vardır..
Bu durum,” ortak değerlerin kabulü” anlamına da gelir..
İslam aleminde dini günler bellidir..
“Ramazan ve Kurban bayramı” ötesinde, “kutsal sayılan günler ve gecelerin birliktelik içinde idrak edilmesi”, o ülke insanların “dini birlikteliğinin” göstergesidir de..
Bugün yeryüzünde, farklı coğrafyalarda, farklı ülkelerde yaşayan insanların,” inançlarını sorgulama hakkımız” yoktur..
“İnançlar” dayatılarak değil, “yaşanılarak” kabullenilir..
İslam coğrafyasında doğan çocukların kulağına “ezan sesinin üflenmesi” ile Hıristiyan dünyasında doğan çocukların “vaftiz edilmesi” ve Budist dünyada doğan çocukların ise, “farklı ritüellere tabi tutulması”, tarihin derinliklerinden gelen, “dini değerler” olarak bilinir, uygulanır..
İnançlar dayatılamaz!
ÖZGÜRLÜK, ÖZGÜRLÜK..
Bireyin özgürlüğünü çiğnemek kimsenin haddine değildir..
Ancak, burada da “davet” geleneği devreye girer..
Ama burada en güzel davet, “yaşanılanların benimsenmesi” durumudur..
“Kırmadan, dökmeden, kafa, göz yarmadan, dini esasların anlatılması” önemlidir..
Biz bu konunun uzmanı değiliz..
Yaşadığımız dönemin, “etki ve tepkileri ile insanımızı bilgilendirmek, haberdar etmek için elimizden geleni” yapıyoruz..
Artık günümüzde, “bilgi ” sınır tanımıyor..
“İlim Çin’de olsa bile alınız” hadisi, öğretisi, artık çok gerilerde kaldı..
Şu teknolojik gelişmeler ışığında, “dijitalleşme, yeni bilgilerin evimizin kapısından değil, penceresinden hiç değil, bacasından pek tabii ki değil, bizi sahip olduğumuz cep telefonları ile” hemen buluyor..
Dünya, güneşin etrafında dönerken, nelere şahit olmuyoruz, nelere?
ELİMİZİN ALTINDA..
“Aile, okul, çevre” üçleminde, “edindiğimiz bilgilerin hemen, hemen hepsi artık, bir kırmızı düğmenin altında” bulunuyor..
“Artık nerede olduğunuz, ne yaptığınız, hangi sanal ortamı tercih ettiğiniz, ne tür bilgi demetleri ile ilgilendiğiniz, hangi müzik türünü kabullendiğiniz kadar, siyasi, ekonomik, kültürel, sportif, sosyal gelişmeler”, elinizin altında..
İşte, Türkiye’de, 19 Mayıs 2024 Tarihi, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, 19 Mayıs 1919 Tarihinde Samsun’a çıktığı gün olarak kutlanıyor..
“19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanan bugünün, elbette bir tarihi geçmişi var..
Tarihi içinde, “Türklerin kurduğu devletlerin sayısı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı forsunda” yer alır..
Başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere, “bugün yer yüzünde Türk devletlerin sayısı da”, gelişen siyasi olaylar bağlamında artmıştır..
TÜRK ÇAĞI
Bir kesim siyasilerimizin, aydınlarımızın, bilge insanlarımızın sözünü ettiği “Türk Çağı” bu olsa gerek..
Kısacası,” Adriyatik’ten, Çin’e kadar artık Türkçe konuşarak” gidebilirsiniz..
Bunun, “dahası da” var?
“Dahası”, yaşanılan yer yüzünde, “Türklerin, farklı coğrafyalarda da yaşamlarını idame ettikleri gerçeğini”, göz ardı edemeyiz?
Bugün, AB ülkeleri olarak adlandırdığımız, “Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Danimarka, İngiltere ile Amerika, Avusturalya ve diğer ülkelerde Türk varlığı” reel bir gerçektir..
Evet, dünyanın her köşesine dağılmış olan,” Türklerden” söz ediyoruz..
Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılması ile yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de bir tarihi geçmişi var..
İşte ,“19 Mayıs 1919 Tarihi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne” giden yolda,” önemli bir mihenk taşı” oluşturur..
GAZİLİK YOLUNDA..
“Asayişi yoluna koymak” üzere, Samsun’a giden ve oradaki manzara karşısında, “apoletlerini söken”, milletine önderlik eden Mustafa Kemal Paşa’nın, “Gazilik” yolunda ilk adımı atması, “özgürlük ve bağımsızlık” meşalesini yakması, yeni kararları, tüm dünya ile paylaşması, “Kurtuluş Destanının” ilk günlerini anlatır..
Her Türk genci, bir bakıma “İstiklal Mücadelesini” bilmek, ezberlemek durumundadır..
İşte “milli bayramlarımız” arasında yer alan, Türk gençlerine armağan edilen ” 19 Mayıs Atatürk Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” ile birlikte, “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” , ardından “30 Ağustos Zafer Bayramı” ve nihayet “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı” milletimiz nezdinde, büyük hüsnü kabul görmüştür..
Hem, “dini bayramlarımızı, hem milli bayramlarımızı itibarsızlaştırmak, hedefe koymak”, kimsenin haddine değildir..
BÜYÜK COŞKU SELİ
Bu bağlamda, “siyasi partiler, liderleri, mensupları, halka mal olmuş bu günleri sulandıracak, tartıştıracak açıklamalardan” kaçınmalıdırlar..
Maalesef, buna benzer durumlar, bu ülkede yaşandı!..
Bilinen gerçekleri, burada tekrarlamak istemiyorum!..
Ama, şu bir gerçek ki, “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı”, başta, Ankara olmak üzere, İstanbul, İzmir ve diğer illerimiz ile Sakarya’da da coşku ile kutlandı..
Bu önemli günde, “Türk Milleti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ünü ve silah arkadaşlarını, İstiklal Mücadelesi kahramanlarını şükranla, minnetle” andı..
Bu önemli milli günde, kahramanların anıtlarına çelenkler koyuldu, saygı duruşunda bulunuldu, Büyük ATA’nın huzururuna akın edildi.
MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİK
Birçok ilde halk yürüyüşleri, fener alayları düzenlendi..
“Milli birlik ve beraberliğin”, bu manada önemi büyüktür..
“Milli ve Dini günlerimizi itibarsızlaştırmak, sulandırmak, çürümüşlüğe, kokuşmuşluğa, çözülmeye, birlik ve beraberliği bozmaya, zemin hazırlamak, Türk Milleti’ne meydan okumaktır..
Bu zihniyette olanlar, tarihe bir baksınlar!
Yetmiyorsa, “Türk Milleti, her durumda, her ahval ve şartta hainlere, haricilere, düşmanlara, gereken dersi verecek, azim ve iradeye” sahiptir..
Unutulmasın ki, “özgürlük ve bağımsızlık”, ATA mirasıdır!
Biline!
Yusuf Cinal yazıyor, 21 Mayıs 2024