Sevgili okurlar,
“Adapazarı’nın Düşman İşgalinden kurtarılışının 103.Yıldönümü”törenlerle kutlandı. Şüphesiz, bu toprakların Bizans’tan kazanılmasından sonra, Türk hakimiyetine geçişin ve bugünlere gelişin, tarihi bir geçmişi var..
Elbette, birilerinin işine geldiği gibi hareket etmesi, düşünmesi ve etkinliklere, bu manada start vermesi, enine, boyuna eleştirilmelidir..
“Eleştirilmelidir ki” doğruları, genç nesiller öğrensin ve onlarda, “en doğru şekilde hareket ederek, inceleyerek, araştırarak, tarihi gerçekleri, bu kültür değerlerini” yaşatsın..
Bir önceki yazım da, “bu etkinliklerin neresinde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları var” diye sordum..
Maalesef, “ecdat, kahraman” diye geçiştirilmişler!?
Konu ile ilgili paylaşım yapanların açıklamalarına baktım, onlarında, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve silah arkadaşlarına” yer vermediklerini gördüm!
Ne hazin durumdur!?
“Kurtuluş” etkinlikleri, salt “müze açılışı” ile gölgelenmemeliydi?..
Bu müzeyi, daha sonra da açamaz mıydık?
Evet, bu tarihi müze gerekli, hem de çok gerekli, hatta geç kalınmış bir kültür hazinesi..
Onlardan iyi bilecek, değiliz ya?
Bir tek, törenlerin başlangıcında, “Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve şehitler için bir saygı duruşu” söz konusudur..
Dikkat ediniz, bu toprakların Orhan Bey’in komutanlarından, Konuralp’in, Akçakoca’nın fethi ile “Türk varlığı” söz konusudur..
Yani, bu topraklar, ne Ermenilerden, ne Yunanlılardan, ne de başka kavimlerden yadigar, miras kalmamıştır..
TARİHİ ÖĞRETMEZSENİZ?
İşte, “Jüstinyen Köprüsü” ayaktadır, bu gerçeği tarihin derinliklerinden haykırmaktadır..
Sahilden Akçakoca, karadan Konuralp, bu toprakları feth ederek, Türk hakimiyetine(1320-24) almıştır..
Bu tip törenlerde, bu başta Orhan Bey olmak üzere, bu iki ünlü Türk Alperenini, yiğidini anmak, adlarını yaşatmak, büyük vefa göstermek, boynumuzun borcudur..
Ya, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, arkalarındaki Türk Milleti, Kavvayıcılar?..
KURTULUŞ YOLU?
Anadolu Selçuklu Devleti döneminde, Haçlı ordularının istilasına, saldırısına maruz kalan bu topraklarda, Türk hakimiyeti hala devam ediyorsa, bunu gelmiş, geçmiş atalarımıza borçlu olduğumuz unutulmamalıdır..
Yakın tarihe bakacak olursak, “bundan 103 Yıl önce Osmanlı’nın lime, lime paylaşılması ile İstanbul’a İngilizler, Ege ve Adapazarı’na Yunanlılar, Antalya yöresine İtalyanlar, Güneydoğu’ya Fransızlar el koymaya çalışırken, mavi gözlü, sarı saçlı adam, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve bir avuç silah arkadaşı, Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıkarak, o hürriyet meşalesini yakmış, Türk Milleti’ne önderlik ve rehberlik yaparak, Kurtuluş yolunu” açmıştır.
O YILLARDA ADAPAZARI?
O yılların Adapazarı hakkında bilgiler, açık ve nettir..
İstanbul ve Ankara hükümeti arasında bocalayanlar, hatta bir ara “Ada Hükümeti” kuranların bile varlığı mevcuttur..
Bütün bu olumsuzluklar, belirsizlik karşısında, “Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün etrafından kenetlenen Türk Milleti gibi, Sakarya’da da milli harekete katılan, Kuvvayıcıların Adapazarı’nı işgal eden düşmana karşı yaptığı birliktelik, Ankara hükümetine verdiği destek” unutulamaz..
Düşman askerlerin Adapazarı’nı işgali, halka yaptığı eziyet, soygun, yağma ve adam öldürmeler, işbirlikçilerin hainlikleri, tarihi gerçekler arasında, yer alır!..
ADLARI YAŞATILIYOR MU?
Milli Mücadelenin, yani İstiklal harbinin en şerefli sahifelerine adlarını yazdıranlar arasında, “Ali Fuat Cebesoy, Sırrı Bey, Hasan Cavit Bey, Çerkez Sait Bey, Koçzade Mahmut Bey, Metozade Hüzeyin Efendi, Abdurahman Bey, Cevat Bey, Kaymakam Tahir Bey, İpsiz Recep, Osman Kaptan, Kazım Kaptan, Halit Molla gibi pek çok kahramanımız Kuva-i Milliye hareketine sağladıkları yardım ve destekle”, yer alırlar..
Düşman askerlerinin, “Adapazarı’ndan çekilme kararını takiben, kenti yakmamaları, yağmalamamaları önlemek için düzenlenen baskınlar neticesi, düşman askerleri İzmit’e kadar” kovalandı..
İşbirlikçilerini de yanlarına alan düşman askerleri, İzmit Limanı’ndan, gemilerle geldikleri gibi gittiler..
MİLİS GÜÇLERİ?
İşte bu sırada, “Kuvvayıcı milis güçleri, şehre girerek, asayiş ve güveni sağladılar. Göndere Türk Bayrağı çekerek, kentin kurtuluşunu”, halkla beraber kutladılar.
Bu zor günlerde, düşmanın Sakarya’nın doğusuna geçişine engel olan, işgal yıllarında düşmanı rahat koymayan Kuvvayıcılar ile bölgeye gelen Türk askerlerine, ne kadar teşekkür etsek azdır..
İşgal döneminde, üç ay boyunca başta Orhan Camii olmak üzere, camilerde ezan okunamamıştır..
Asiler, düşman çeteleri köy baskınları ile terör estirmeye devam etmişlerdir.
“Hilafet ordusuna”, paralı asker toplanmaya başlanmıştır. Bölgede, isyanlar baş göstermiştir.
Asiler, Geyve boğazına saldırmışlardır..
Bütün bunlar, “düşmanın Adapazarı’ndan sürülmesinden sonra Orhan Camii’nde ezan okunması, Hükümet Konağına bayrak çekilmesi”, hala hatıralardadır..
ADAPAZARI TARİHİ?
“O günleri, hatırlamak, kahramanlarımızın hatıralarını yaşatmak, onlara minnet duygularımızı ifade etmek”, başlıca görevimizdir..
O nedenle, “Adapazarı tarihini bütünü ile ele alarak, etkinlikler düzenlemek, göz boyamamak, tarihi gerçekleri paylaşmak, hatırlatmak” hepimizin görevidir..
Hatta, “bu önemli günde, konferans, panel ve sempozyumlar düzenlemeyi”, niye unuttuk ki?
Peki, bu etkinliklerin neresinde kalmıştır, “Sakarya Üniversiteleri, liseleri, okulları, hatta sivil örgütleri?”
Unutmayanız ki, “tarihini bilmeyenlerin, tarih sahnesinde tutunması” mümkün değildir!..
TABELA İNDİRMEK?
Böyle önemli günlerin yıldönümünde, “Pamukova T.C Ziraat Bankası yetkililerinin, tabela indirmesi”, tabeladan “T.C” harflerini kaldırması, “dalalet” değil de nedir?
Lütfen, aklınızı başınıza alınız, bu kurumlar “babanızın çiftliği” değildir!
Hatırlatmak, eksikliklere dikkat çekmek, görevimizdir!
Yusuf Cinal yazıyor, 24 Haziran 2024