Kâğıt, şeker, ayakkabı, cam, rafineri, demir çelik fabrikaların nerede?
Ya Telekom’un?
Hepsi satılmış!.
Devlet bu işleri yapmaz demişsiniz.
Hepsini yakınlardaki bir takım iş bilmezlere, yok pahasına adeta hediye edilmiş.
Siz de bu duruma ya sessiz kalmışsınız
Ya da alkışlamışsınız?!.
Şimdi emir verilip, İtalyanlara araba siparişi vermişiz, diye seviniyorsunuz. Kusura bakmayın ama, iki yüzlüsünüz.
Bunu alkışlayan arkadaşlarım var.
Ve bu arabayı görmeden sipariş verebileceğini ilan eden okumuş insanlar.
Bir de iki büyük kentin belediye başkanı bu göstermelik gelişmeyi desteklediklerini açıklıyorlar.
Arkadaşlar….
Muhalefet partileri ve onların belediye başkanları dahi Atatürk’ü anlayamamış. Gelişim eğitim ile olur.
Teknolojik ve bilimsel gelişim isteniyorsa, okullar artık gerçek bilim yuvasına dönüştürülmelidir.
Bu gidişat iyi değildir.
Her kasabaya üniversite açmakla gelişim olmaz.
Önemli olan o okulların içinin dodurulmasıdır.
Bu yöntemle sadece diplomalı, işe yaramayan işsizler yetiştiririz. İşli olanlardan da bir verim alamayız. Bunu görememek büyük cehalettir.
Ülke sil baştan dizayn edilmelidir.
Ülkede milliyetçi, vatansever hiç kimse yoktur.
Aslında aydın, okumuş dünya standartlarında gelişmiş kimse de yoktur. Kısacası entelektüellerimizin sayısı yok denecek kadar azdır.
Entellektüel; okuyup, araştıran, gezen ve öğrenen, öğrendikleri ile yeni fikir üretebilen kişi demektir.
Etrafinıza, medyaya, üniversitelere bir bakın. Bu özellikleri taşıyan kaç kişi var? Bence hiç yok.
Olanlar da toplumun içinde gizlenmiş. Korkuyorlar ortaya çıkmaya. Çıkanın da önü kesiliyor.
Ülkedeki durumu yıllar önce bir büyüğümüz açıklamıştı.
“Taraf olmayan, bertaraf olur.”
Entellektüel kişiler ülkenin motor gücüdür. Onlar görünmeyen kahramanlardır. Bu şartlar altında burada yaşamaları da mümkün değildir. Zaten bir çoğu çoktan ülkeyi terk etti. Kalanlarla buraya kadar. Artık çıkmaz sokağa girilmiştir. Bir iki yol, köprü kanal ile gelişeceğimizi sanan cahillerle, çağdaş dünyayı yakalamamız mümkün değildir.
Paran pul olmuş.
Yeşil pasaportunu bile takan yok.
Çok kötü günler bizi bekliyor.
Muhalefetten başlayarak, büyük bir değişime girme vaktimiz geldi de, geçiyor. Lütfen Atatürk’ü biraz olsun anlamaya çalışın.
Değiştirin, o örümcek ağı tutmuş beyinlerinizi..
Erdal Bıçakcı yazıyor
