Atatürk havalimanı 1953 yılında yapılıp, Yeşilköy havalimanı olarak hizmete açılmıştı.
Daha sonra adı “Atatürk” olarak değiştirildi.
Şehrin en uygun yerine yapılmış, dünyadaki bir çok havalimanından çok daha güzel ve konforluydu. Metro, deniz otobüsü, metrobüs, belediye otobüs yolları ile alt yapı sorunu çözülmüştü. Şehrin en uzak yerinden en fazla bir saatte ulaşmak mümkündü.
Plansız arttırılan şehir nüfusu ve pistlere yatırım yapılmaması dolayısı ile gecikmeler olmuş, havalimanı ihtiyaca tam olarak yanıt verememeye başlamıştı. Yenisi yapılınca, kapatılmaya karar verildi.
Oysa Dünyanın büyük kentlerinde hepsi faal olarak çalışmasa da en az 3-4 havalimanı vardır. Bazıları tedbir amaçlı tutulur. Bazı şehirlerde hepsi birden çalışır.
Dış ülkelerdeki çok havalimanı olan şehirlerin biri iç hatlara çalışırken, diğeri de dış hatlar için çalıştırılır. Moskova, Londra, Paris, Berlin vs vs. Hepsinde en az dört havalimanı vardır.
Üstelik İstanbul nüfusu hepsinden de fazladır.
Havalimanları ülke değeridir. Yapım maliyetleri de çok yüksektir. Diğer ülkelerde kimse havalimanlarını kapatıp, kek yenip, çay içilen millet bahçesi yapmaya kalkamaz. Zaten halk ta buna izin vermez. İstanbul Havalimanı inşaatı gündeme gelince; bütün bilim adamları yeni havalimanına yerinin hatalı tespit edilişinden dolayı karşı çıkmıştı.
Her zamanki gibi İktidar yanlıları onlara kızıyor, tüm yapılanlara karşı çıkmakla suçluyordu.
Kimse onların uyarılarını dinlemedi. İnatla, milyonlarca ağaç kesilerek, bataklıklar, göletler kurutularak yapıldı. Sonunda ne mi oldu?
Her zamanki gibi bilim haklı çıktı.
Biraz rüzgar esip, yağmur yağsa, seferler ya iptal ediliyor, ya da uzun rötarlar yapılıyor. Şimdiden dünyanın en fazla rötar yapılan havalinanı ünvanını kazanmış bulunmakta.
Ayrıca göçmen kuşların göç yolları üzerinde bulunması da büyük tehlikeler doğurmaktadır.
Büyük felaketler olmadan bu inattan dönülsün.
Yılların deneyimli havalimanı çalıştırılmaya başlansın.
Şehrin belleği silinmesin.
Herkesin o limanla ilgili bir çok anısı vardır.
Belki de bir çoğumuz uçağa ilk kez orada bindik.
İlk yakınımızı orada karşıladık. Bu anılarımız kaybolmasın. Atatürk havalimanını kapatmanın vebali çok büyük olur. Kapatanlar bunun altından kalkamaz. İşin içinde insan hayatı var.
Atatürk havalimanı da çalışsın.
Kime ne zararı var.
Üstelik devlet erkânı sürekli onu kullanıyor.
Halkın hayatı onların hayatından önemsiz mi?
Halk kuzu gibi sessiz.
Tehlikenin farkında değil.
Pilot arkadaşlarım uçmaya korkuyor.
Hepsi tedirgin. Son fırtınada tüm seferler iptal oldu.
Bırakın bu inadı.
Açın Atatürk havalimanını.
O bizim geçmişimiz..
Erdal Bıçakcı yazıyor