Korona Virüsle Mücadelede Panik ve Korku yayan haberler, tehlike arz edecek bir biçimde büyümeye ve mücadele edilmesi gereken bir virüs haline gelmeye başladı! Bununla mücadele edilmez ise bu her birey ve toplum için her gün ölmek demektir!
Gördüğümüz gibi, Korona adlı virüs ile ilgili konuda bilgisizlikten, yanlış bilgiden ve korkudan kaynaklanan panik ve söylentilerden kaynaklanan haberler, hemen hemen her ülkede virüsten daha tehlikeli bir virüs olmaya başlamaya başladı .?! Bu tehlikeli durum günlük olarak ve artarak hala devam etmektedir.
Günlük olarak, her yerde sanki bu virüsten dolayı insan yaşamı bitecekmiş gibi yanlış ve abartılarak bir bilgi pompalanmaktadır. Bu yanlış bilgi medya yolu ile durmadan insanların evine ve günlük hayatına akmaktadır. Bu yanlıştır. Çünkü ve tabiki yaşam devam etmektedir ve edecektir.
Bu konuda yaşadığımız bir başka sorun ise , bu düzeyde bir virüsün dünyaya kısa dönemde yayılması, Devlet otoritelerininde beklemediği bir olay olduğu için bu durum her Devlette, bu konuda otorite boşluğu olduğunu/doğurduğunu ve devletlerin konuyu halletme veya halktaki korkuyu en aza indirmek yolundaki acemiliğinide gün yüzüne çıkartmıştır.
Bilindiği gibi, Devlet toplumun kurumsal, en kapasiteli, kaliteli, korku bilmeyen, karar alan organizasyonudur. Ona göre hareket etmelidir. Devlet bunun için vardır. Devlet tarafından bu konu üzerindede sık sık açıklamalar yaparak her şeyin felç edilmesine gerek yoktur. Devlet öncelikle bir yandan tıbbi, gıda, sosyal servis gibi işleri hallederken diğer taraftanda virüs konusunda halkı ve bireyleri cesaretlendirmelidir ve toplumda dayanışmacı bir mücadeleyi örgütlemelidir.
Ayrıca bu konuda dayanışma ve mücadele ruhunu örgütlemeyi, siyasi partiler, sendikalar ve STKlar da yapmalıdır!
Her birey için anlaşılması gereken virüs konusundaki en önemli şey şu anda, insanın ve toplumun bir birinden korkarak, bencilleşerek yaşayamayacağıdır. Her gün bir birinden korkarak uzaklaşmak her gün ölmek demektir.
Özellikle Avrupa Birliği’nde ki, ABD, Çin, Rusya, Türkiye, Iran , Avusturalya, Kanada, Meksika, Brezilya, Güney Afrika, Mısır, Endonezya, Pakistan, Hindistan gibi nüfus yoğunluğu ve salgınla mücadele tecrübesi ve kapasitesi olan yerlerdeki ülkeler ve Latin ve Orta Amerika, Afrika ve Asya’da ki diğer ülkeleride motive ederek bu konuda ortak bir bir tavır alıp, bilgiye dayalı bilinçli bir mücadeleyi ülke, bölge, kıta, dünya çapında peyder pey ama hızla örgütlemelidir.
Aksi taktirde, medyadaki haberlerden kaynaklanan ve yetkililerin sorumsuzca yaptığı bazı açıklamaların yarattığı insanlardaki bu panik ve korku hali, olanakların eşit dağılımı konusunda, etnik milliyetçilik ve ırkçılık akımlarının kamçılanmasına ve günlük ayrımcı muamelelere ve istenmeyen olaylara neden olabilir.
Bu konuda, olanakların paylaşımında, yaşam içinde veya bireyler, toplumlar arasında, bencillik, ırkçılık, zıtlaşmalar ve gerginliklere sebep olabilecek sosyal ve siyasi olarak çok yanlış ve tehlikeli bir yol hasıl olmadan, özellikle AB ülkelerinin, ABD, Çin , Rusya, İngiltere, Türkiye vb gibi ülkelerin Hükümetlerinin konuyu ciddi olarak: fikirsel, tıbbi ve halk sağlığı, iş, eğitim sosyal ve kültürel yaşam boyutları ile acilen tüm dünyadaki halklar için ortak olarak ele alması lazımdır. Bu konuda tüm insanlık için topyekün bir mücadele geliştirmelidirler. Çünkü bu virüs, hastalandırdığı insanların içinde, düşünülmesinden bile utanç duyulması gerektiği gibi etnisite, millet, halk, kültür, ırk, din grubu veya farklılıkları tanımamaktadır. İnsan olarak herkes virüsün hedefi halindedir. Onun içinde insanlığın ve devletletin virüsle birlikte mücadelesi zorunludur.
Bu virüsten dolayı karşılaşılabilecek sorunların başında ise,
– Önümüzdeki süreçte, gıda alım ve dağıtımı konusunda, tıbbi müdahale konusunda bile, konu Virüsten çok, özellikle Avrupa’da, Avrupa ülkelerinde yaşayan çeşitli gruplardan etnik azınlıklar bakımından, gıda ve tıbbi muameleler ve değişik zorunlu ihtiyaçların giderilmesi konusunda, ayrımcılıkla, ırkçılıkla karşılaşılabilinir olduğudur ve bunun siyasi ve sosyal sonuç etkileri toplumsal ve bireysel açıdan tehlikeli boyut kazanabilir. Bu konuda devletler sert, dayanışmacı ve kavratıcı önlemler almalıdır.
– Önümüzdeki kısa vadede esas tehlikelerden biriside , panik ve korku haberleri yaymadan dolayı , halkın dükkanlara gıda stoklamak için hücumu, gıda yetersizliği ve fırsatçıların yaratacağı fiyat artışı, tıbbi servislerde ve dükkanlarda etnik ayrımcılıkla ve dayanışmasızlıkla gelen bir büyük sorunla karşılaşma durumu olma ihtimali vardır.
Onun için, konu üzerinde düşünerek hareket edilmeli, şimdilik bireysel olarak, toplumda ve kendinde de panik yapmadan bilgiye dayalı yaşanmalıdır.
Virüs konusunda, bireyler bireysel önlemlerini de abartmadan almalı. Bunları yaparkende toplumsal dayanışmayıda köreltmeden, bireyin toplumla ilgisini kopartmadan yaşamanın daga yararlı olduğu bireyler tarafından anlaşılmalıdır.
Ayrıca Virüsle en önemli mücadele ise devlet ve toplum açısından, tıbbi, bilinçli, bilgili, dayanışmacı hareket etmektir. Bunun bu gibi süreçlerde olanak paylaşımlarında toplum içinde oluşacak olan; korku, bencillikliğin doğrucağı klasik ırkçılık ve ayrımcılığın düşmanı olduğu bilinmelidir.
– Özellikle dünyadaki yaygın medya kanalları,konu üzerinde günlük haberleri verirken, abartarak ve korku yayarak, her ülkedeki halkta ki bilgisizlikten doğan panik durumunu kamçılamaktadır.
Devletlerin bu anlamda Milli Güvenlik Organları ve Hükümet, panik, korku üreten bu gibi haberlere acilen el koyması gerekmektedir. Çünkü bu şimdilik zorunludur.
– Devletler bu konuda uluslararası işbirliğini geliştirmelidir.
– Kısaca, Devletler birlikte aşı bulunması için yererli maddi ve kalifiye imkanları yaratmalı, panik ve korku yayan haberlere el koymalı ve halkları dayanışmacı ve bilinçli mücadeleye sevk etmelidir.
Ve şimdi, bu mevcut ve zor durumun aşılması ve virüsle mücadelenin kazanılması döneminde, Devletler, Halklar, Devlet, toplum ve birey arasında dayanışmacılık ve olanakları bölüşme en önemli mihenk taşı olmalıdır.
İnsanlık bu imtihanı mutlaka dayanışarak ve başarıyla geçmelidir!
Sefa Yürükel
Sosyal Antropolog ve Etnograf