İnsanlığın varoluşundan bu yana pek çok salgın hastalık yaşanmıştır.
Ama insanları bu kadar korkutan bir salgın hastalık ilk defa yaşanmaktadır.
Çok çabuk bulaşan ve çok çabuk öldüren bu hastalık, insanların çoğunun psikolojisini de bozduğu için daha tehlikeli bir hal almaktadır.
Bu hastalık, internet devrinden önce yaygınlaşsaydı, bugünkü kadar korku da yaşanmayacaktı.
İnternetin kazandırdığı sosyal medya kanalıyla yayılan gerçekler ve yalanlar, işin vahametini artırmıştır.
Konu ilmi ve dini açıdan ele alınmaktadır. Bir de komplo teoricilerinin savları vardır. ‘Virüsü şu devlet yaydı’ gibi iddialar da dolaşmaktadır.
Naçizane şahsım, bu konuyu ilmi açıdan yorumlayacak bir niteliğe sahip değilim.
Aslında dini açıdan da yorumlama becerisini gösteremem ama, mantığımın yorumunu açıklayabilirim.
Her şeyin, Allah’ın emriyle olduğunu ve belaların da Allah tarafından verildiğini iddia edenlere katılmadığımı belirterek fikirlerimi beyan edebilirim.
Mantığımın söylediklerinin tamamını beyan etmeyeceğim.
Sadece bu gibi musibetlerin Allah’ın emriyle olduğu iddiasına karşı bir yorum yapacağım.
Her şeyi bağışladığına inandığımız Allah, dünyada kötülük yapanlar var diye, neden tüm insanları cezalandırsın ki?
Allah, özellikle Afrika’da açlık nedeniyle her gün binlerce çocuğun ölümünü neden istesin?
Allah, deprem felaketlerinde günahsız çocukların enkaz altında acıyla can vermesini neden istesin?
‘Ecel geldi cihane, baş ağrısı bahane’ diye bir laf çıkarmışlar. Yani, ecel gelmiştir, ölmek için de bir sebep olmalıdır. Benim mantığım bunu kabul etmiyor. Ecel var ise, yüce Allah İskandinav insanları ile Afrika insanları arasında neden ayrım yapsın?
İskandinav ve diğer kuzey ülkelerde insanlar çok uzun yaşarken, Afrika’da neden genç yaşta ve hatta çocuk-bebek yaşta ölüyorlar?
Duyuyor gibiyim, bazıları ‘Sus kâfir, Allah’ın bir bildiği ve amacı var’ diyorlardır.
Ama benim mantığım da şunu diyor: Allah insanları yaratmış, daha sonra onları eğitmek için peygamberler göndermiş, yaşamlarını düzene sokacak nitelilkte akıl fikir vermiş ve sonunda da, ‘Hadi ya kullarım, size verdiğim bu akıl ile yaşamınıza yön verin’ demiştir.
Yukarıdaki son satırımın doğruluğu, son 50 yıldaki gelişmeler ile ispatlanabilir. Zira, Allah’ın verdiği akıl ile insanlar kendilerini geliştirmişler, akıl almaz icatlar yapmışlar, ortalama yaşam sınırını uzatmışlar, (Türkiye’de ortalama yaşam 55 idi şimdi 75 oldu) ve dünyanın sonunu getirebilecek olan çevre kirliliğinin de çaresine bakmaktadırlar.
Şimdi bazıları diyecek ki, ‘Eee, koronavirüse neden çare bulunamıyor?’
Bunun cevabını da, fıkralara giren ve insanlığı nasıl mağdur ettiğini anlatarak posta koyan koronavirüsün kendi açıklıyor.
‘Hepiniz benden korkuyorsunuz ama ben de korkuyorum. Zira ilim adamları beni öldürecek ilacı bulacaklardır’ diyor koronavirüs.
Değerli facebook arkadaşlarım,
Biliyorum, bu yorumuma katılanlar ve katılmayanlar olacaktır. Bana ‘Kâfir’ diye cevap yazanlar da olacaktır.
Ama ben bunun tartyışmasını sizlere bırakıyorum.
Hiç kimsenin görüşüne bir yanıt vermeyeceğim.
Boş laflar için uykularımın kaçmasına izin vermeyeceğim.
Kalın sağlıcakla…
İlhan Karacay yazıyor