Belçika’nın başkenti Brüksel’de banka,kredi,sigorta alanında çalışmalarda bulunan Türk iş adamı Orhan Liman’ın başının gelenler,gerçekten tez konusu olacak bir nitelik taşıyor..
Liman Ailesi’nin girişimci ve atak ruhunu taşıyan Orhan Liman,Belçika’da ilk olarak Türkler ile bankalar,sigorta kurumları ve bankerler arasında aracılık yapan İPPA Orhan Liman adlı bir tabela altında yıllarca hizmet verdi.
Hizmetinden ençok Türkler ve diğer yabancılar yararlandı.Yani onun bu hizmeti nedeni ile Brüksel’de ilk olarak ev alan Türkler” gavurcu” ilen edildi,sonra bu “gavurculara” yenileri eklenince,bu kesimin adı ” ev zengini Türklere” çıktı..
Yani İPPA Orhan Liman’ın tabelası bu defa “AXA Orhan Liman” olarak değişti..Ama hizmetler aksamadı yürüdü gitti..
Şimdilerde AXA Bank’ın satışı gerçekleşti..Yakında tabela tekrar değişecek ama,Orhan Liman hizmetleri değişmeyecek..
EMLAK İNŞAAT İŞLERİ
Bir deyimle adı “Bankacı Orhan Liman’a çıkan Türk girişimçi Orhan Liman,aynı zamanda yeni bir işkolunda birçok gençi de meslek sahibi yaptı.Onun tabelası altında çalışanlar,yeni iş yerleri açarken,Orhan liman’da mevcut ekibe oğlunu ve kızını da ekleyerek,ekibini güçlendirdi.
Bankacılık,sigorta ve kredi işlemlerinin yanı sıra Orhan liman, metevazi bir şekilde emlak konusuna yatırım yapmaya başladı. Hatta daha da ileri giderek,Brüksel’in en görkemli caddelerinden “Rue Royale”(Kral Sokak) üzerinde 7 katlı bir apartmanda dikmeyi başardı..
Ve Orhan Liman yeni yatırımlara yöneldi böylece,ama beklemediği sorunlar da ayağına dolaşmaya başladı..
SİYASET DENEMESİ
Belçika’da 2000’li yıllarda Türk gençlerinin siyasete girmesi,Orhan Liman’ın da iştahanı artırdı..Dil biliyor,yol biliyor,yordam biliyordu..Diğerlerindeneksiği neydi ki?
Müslüman kesimin desteklediği, muhafazakar,İzlamcı çizgide olan ve halen Cezayir’de Büyükelçi(Türkiye) olarak bulunan ve sonra partisinden kapıdışarı edilen Mahinur Özdemir ile birlikte Brüksel Bölge milletvekiliğine CDH(Merkez Hümanist Partisi) aday oldu. Aynı partide Mahinur Özdelir’in kardeşi Alperen Özdemir’de Saint-Josse Belediye Meclisi üyesi olarak görev yapıyordu.
Daha ziyade liberal bir çizgide olan Orhan Liman’ın bu siyasi deneyim,düşündüğü gibi gitmedi. Kendisini parlamentoya taşıyacağına Mahinur Özdemir’e destek olmuş oldu ve seçilemedi.
Brüksel’deki Emirdağlı hemşerilerinden büyük bir oy bekleyen Orhan Liman büyük bir hayal kırıklığı içinde partisinden ayrıldı ve bir daha siyasetin S’sini bile ağzına almadı.
Kendini işlerine ve yatırımlarına verdi..
OTEL YAPMAYA KARAR VERDİ
Başkent Brüksel’de ötelcilik konusuna yatırım yapan Türkler arasına katılmak isteyen Orhan Liman, mevcut hizmet verdiği adresinden,yeni inşa ettirdiği apartmanın alt katına taşındı..Eski yerini yıktırdı ve otel inşaatı için kolları sıvadı..
Ama gel gör ki, evdeki hesap çarşıya uymadı..Karşısına bir yığın engel çıkmaya başladı..
Belediye, Brüksel bölge, bürokratik sorunlar ve ardı arkası bitmeyen şikayetler ile Orhan Liman, binayı yıktığına bin pişman oldu..Hatta,” nereden bu otelcilik işine girdin” diye kendisine hatırlatanlar bile oldu..
Aslında Orhan Liman, taa başlangıcında iyi ilişkiler içinde olduğu, yemesi, içmesi, gezmesi ve hatta yatırımlar konusunda ayrı olmadığı bir başka dostu ile yolları ayırmıştı.. Ayırmıştı ama,gizliden,gizliye süren bir yarış söz konusuydu.. Ötelcilik işi ile iştigal eden bu dostuna bir nevi rakip olacak olan Orhan Liman’ın önü bu yeni projede şikayetlerle kesilmeye başlandı..
Şikayetin biri mahkemeden dönüyor,biri yenileniyordu..Biri dönüyor,biri yenileniyordu..
Böylece inşaat bir başlıyor,bir duruyor,firmalarda ne yapacaklarını bilemiyorlardı..
BRÜKSEL’DE EMİRDAĞ ÇUKURU!
Aslen Emirdağ İlçesi Karacalar köyü halkından olan Liman Ailesi’nin en girişimçi bireyi olarak yatırımlarını sürdüren Orhan Liman, binasını yıktırmış,Brüksel’in göbeğine dev bir çukur açtırmıştı.. Ama gel gör ki,inşaat bir türlü ilerlemiyordu..Yanı başında bir yıl içinde dev gökdelenler inşa ediliyor,Orhan Liman işini bir türlü yürütemiyordu..
Adı “Emirdağ çukuruna” dönüşen inşaat alanına şikayetler,davalar nedeni ile bir tek çivi bile çakamıyordu!..
Şikayetciler Türkler idi..Üstelik tanıdık ve hemşeri Türkler..Onların kösteklemesi,ayak bağı olmaları Orhan Liman’ın belini büküyor, Kendisine ” inşaat ne oldu” diyenlere de bir cevap veremiyordu.. Nihayet bu davalar son buldu..Aradan geçen beş yıla rağmen Orhan Liman,inşaatına tekrar start verdirdi..Bakalım,bundan sonra gelişmeler ne olacak?
TÜRK’ÜN TÜRK’E YAPTIĞI?
Ülkemizde bir şekilde güç, şöhret sahibi olanlar kendilerini tehdit edecek, zorlayacak yetenekleri, girişimcileri, rakipleri desteklemezler. Bazı durumlarda da kösteklerler. Bu durum hele de tanıdık eski bir dost olursa, iş daha da beter olur…
Bu kültürü özetleyen “Cehennemdeki Türkler” fıkrasını hatırlayalım ve sonuca ilerleyelim.
“Fıkra bu ya; Cehennemde yeni bir zebani işe başlamış. İlk gün kıdemli zebani tarafından gezdiriliyormuş. Her yerde dev, yüksek kaynar kazanlar içinde yanan insanlar ve her bir kazanın başında zebaniler varmış. Bizimki bakmış derin bir kazanın başında 5 zebani bekliyor.
– Bu ne demiş ?
– Bu Almanların kazanı, sürekli birlik olup yardımlaşıp üst üste çıkarak yukarıya tırmanıyorlar ve oradaki zebaniler de tırmananı tekrar aşağıya atıyor…
Biraz daha ilerlemişler dev bir kazan daha. Başında 3 zebani bekliyormuş. Bizimki yine dayanamamış;
– Peki burada niye 3 zebani bekliyor?
– Bu da Amerikalıların kazanı, bunlar da arada yardımlaşıp çıkmaya çalışıyorlar ve görevli 3 zebani yukarıya çıkanı tekrar aşağıya atıyor.
Bizimki bakmış bir sürü dev kazan ve her kazanın başında çeşitli sayıda görevli zebani varken ileride bir kazan var ki başında hiç zebani falan yok. Hemen atılmış;
– Yahu bu kazanda niye görevli zebani yok, boş mu?
Kıdemli artık bıkkın bir şekilde cevaplamış;
– O Türklerin kazanı. Görevli zebaniye gerek duymuyoruz. Zaten içlerinden birisi çıkmak için çaba sarf ettiğinde diğerleri birlik olarak hemen onu aşağıya çekiyor. ”
YUSUF CİNAL’IN NOTU..
Sevgili okurlar,
Aslında bu konuyu çoktan haber olarak sizlerle paylaşacaktık..Ama davalık olan bir konuyu bekledik..Bekledik,bakalım sonuç nereye varacaktı..Şimdi görüyoruz ki, iş adamı Orhan Liman rahatladı,bir değil,bin dertten kurtuldu ve inşaatına başlıyor.
Hani derler ya “iyilik gariptir”diye..
İnsan hep iyilik ettiğinden bulur ve o iyilik ayağına dolaşır durur,kurtulamazsın..Orhan Liman’ın ki öyle..
Kim “İyilik yap, deniz at,bir gün karşına çıkar” diyorlarsa da inanılacak gibi değil..
Hele bu hikayeyi okuyanlar ne düşünür bilemem..
Orhan Liman ile arkadaşlığımız çok eskiye dayanır..Beni de ev sahibi yapandır..Gazetecilik dönemimizde de iyi ilişkilerimiz oldu..Hala müşterisiyim..
Bu hikayeyi kulaklara küpe olsun,gençler bir kenara not etsin diye yazdım..
Sonuçta bir işe başlarken,iyi incelemek,hedefi iyi belirlemek, sonuçları ne olur diye düşünmek,yani hesap kitap yapmak ve üçüncü şahısların durumununu da dikkate almak gerekir..
Bizim Orhan Liman, siyasetten yediği tokat ile ayıkmadı, bu sefer ticari alanda da bir tokat yedi..Bakalım üçüncüyü yer mi?
İnşallah böyle bir şeyi bir daha yaşamaz..
Sonuçta,bu hikayeden hepimizin alacağı büyük dersler var…
Büyük konuşalım,büyük lokma yutmayalım..
Zira bu lokma bazen boğazda kalabilir..!
Hepinize sağlıklı günler dileriz.. Evet Brüksel’de “Emirdağ çukuru” kapatılıyor.. Hayırlısı! İnşallah bir başka şikayet ile inşaat durmaz!
BelçikaBelHaber/Yusuf Cinal