Ülkemizin her yerinde doğaya karşı saldırı var. AKP iktidarı doludizgin gidiyor. İktidar gücünü kullanarak, polisi ve askeriyeyi halkın karşısına çıkartıyor. Yeri geldimi silahı olmayan halka gaz sıkılıyor. Coplar konuşuyor. Tekmeler atılıyor. Sonuç olarak AKP destan yazdığına, insanları sindirdiğine inanıyor.
Emperyalizm ‘sömürücüler’ var gücüyle ülkemizi AKP aracılığıyla, yerli sermaye ile nükleer çöplüğe çevirmeye devam ediyor. Yeşilimsi doğa, dereleriyle, gölleriyle, akarsularıyla yok ediliyor. Bir avuç sermayenin kasasına paracıklar girsin diye yapılıyor.
Altın madenlerine ve diğer madenlere bakın, çıkarıldığı yerlere bakın, ülkemizin yerli sermayesi hazır ol da beklerken, Kanada, Fransa, İngiltere ve diğer sömürücü ülkelerin aracılığını yapıyor. Asıl hammadde yurt dışına çıkıyor. Tepe tepe kanserli olalım diye bize kalan siyanürlü çöplüktür.
Doğu Karadeniz’de HES’ler dere kenarlarındadır. Sorun büyük hem de çok büyük.
Yapılanların tümü doğayı katletmeye yöneliktir. Sayısız ağaç ve bitki örtüsü yok ediliyor. Doğanın dengesi, işleyişi değişiyor.
Doğal zenginliklerimiz yok olurken, yeraltındaki madenlerimiz neden sömürücü ülkelere peşkeş çekilir? Şu para var ya! İnsanı kişiliksizleştiren bir varlığa dönmesine neden oluyor. Satın alınan insanın kendisidir. O halde makamından doğanın anasını da, babasını da satar. Ya direnenlere, tepkilerini verenlere ne demeli? Doğayı ve tüm canlıların haklarını savunan demektir. Kişiliksiz değildir demektir.
Yapılanlar geleceğimiz için yatırım değildir. Dünyayı ve ülkemizi güzelleştirmek için el ele vermeliyiz.
Yazar: Hüseyin Habip Taşkın