Üzülerek söylüyorum ki, sayfama girdiğimde benimde geçirdiğim ve hâlâ etkisinde olduğum, virüs kapan arkadaşlarımın hastalık ile zorlu mücadelelerini ya da ölüm haberlerini görmekten içim acıyor..
Kendileri ya da yakınları hasta olan herkesin tez zamanda sağlığına kavuşmasını diliyor, sevdiklerini kaybedenlerin acılarını paylaşıyorum.
Çok karanlık günlere kaldık, önümüz isli, puslu!…
Düne kadar gündelik hayatımızın en basit eylemi olan “tokalaşmanın” bile aslında yaşamlarımızda ne sıcak bir yeri olduğunu böyle anlamak ne acı!…
Çok karanlık günlere kaldık, önümüz isli, puslu!…
Düne kadar gündelik hayatımızın en basit eylemi olan “tokalaşmanın” bile aslında yaşamlarımızda ne sıcak bir yeri olduğunu böyle anlamak ne acı!…
İstediğimiz zaman yapabileceğimize, güvenmemizin rehavetiyle sürekli ertelediğimiz bir sürü güzellik..
Ben önceden her bahar İstanbul’a ve mutlaka ülke turuna giderken, son aylarda bu mutluluğumdan yoksunum mesela…
Pandeminin başladığı günden beri, istesemde gönül rahatlığı ile kalamayacağıma o kadar üzüldüm ki…
Ve son yıllarda çok azalttığım sinema, tiyatro, konser, opera, bale!..
Artık hiçbiri yok!.
Ben önceden her bahar İstanbul’a ve mutlaka ülke turuna giderken, son aylarda bu mutluluğumdan yoksunum mesela…
Pandeminin başladığı günden beri, istesemde gönül rahatlığı ile kalamayacağıma o kadar üzüldüm ki…
Ve son yıllarda çok azalttığım sinema, tiyatro, konser, opera, bale!..
Artık hiçbiri yok!.
Ne zaman istersem gerçekleştirebileceğim için, hep ihmal ettiğim aile, dost,arkadaş ziyaretleri; yolculuklar, kavuşmalar artık düş…Beni en mutlu eden şeylerden biri olan kalabalık misafir sofralarım hayal…Öyle kukuman kuşu gibi elimiz böğrümüzde kalakaldık şahsi
hapishanelerimizde…Burnumun direğini sızlatan o kadar çok şey var ki… Eminim herkes benimle benzer duygular içinde…Pek umudum yok ama bu bela geçip de hayat eski haline dönerse,yaşadıklarımızdan ders alıp almayacağımızı; küçük zannettiğimiz,ama kaybedince çok büyük olduğunu gördüğümüz pek çok ayrıntının kıymetini bilip bilmeyeceğimizi çok merak ediyorum.Ben pandemiden önce işim dışında mecbur kalmazsam hiç sokağa çıkmazken,şimdi her gün çıkma isteğim geliyor mesela… Dilediğin zaman çıkabileceğini bilerek eve kapanmakla,mecbur olduğun için kapanmak arasında ne büyük fark varmış meğer… Eskiden evimin duvarları bana güven verirken, şimdi üstüme üstüme geliyor. Ben hep koklayarak öperim sevdiklerimi… Nadiren de olsa dışarda bir yerde buluştuğum arkadaşlarımı,ağır risk taşıyan yaşlı ve hasta dostlarımı sıkı sıkı sarılıp öpememek üzüntü veriyor..Sarılmak hiç kıymetini bilmediğimiz bir tesellidir,sarılmak en büyük kederlere en iyi ilaçtır oysa.
Birbirimize yeniden ve bu sefer bütün kalbimizle sarılacağımız günlerin gelmesi dileğiyle herkese dayanma gücü ve metanet diliyorum.
Sevgilerimle.
Zuhal Kayhan yazıyor..
Zuhal Kayhan yazıyor..