Eskiden okullarda Aile Bilgisi dersi vardı..
Öğretmenlerimiz bizlere kahve pişmesini, süt sağmasını, at nallamasını bile öğretirlerdi.
** Sonra 68 kuşağı Öğretmenler köylere dağıldı..Köyün Doktoru, Baytarı, Sanatçısı, Ziraat Mühendisi, Arzuhalcisi, Orman Mühendisi, Bekçisi, Eğitimcisi, Din Görevlisi, Kültür elcisi görevlerini sürdürdü..
** Daha sonra çıta daha da yükseldi.
Köylerde bakımlı okullar, daha çok öğretmenler görev almaya başladı.
Okur-yazar sayısı arttı..
Üniversitede okumak isteyenler çığ gibi arttı.. Sevgi, saygı, komşuluk, misafirperverlik, dahası kültürümüz gelişmeye, oturmaya başladı derken bi TAKOZ..
** Her şey berbat oldu..
Köyler söndü..
Ne dolmuşu kaldı, ne bakkalı, ne de cemaati..
Ne birliktelik ne saygı, ne tarım, ne de hayvancılık kaldı.
** Halbu ki köyler KÖY ENSTİTÜLERİ’nin geri dönmesini bekliyordu..
Köylü ve ailesi borçlandırıldı..
Organik olmayan yiyeceklere mahkum edildi..
Şimdi her evde hastası olmayan yok..
Köylerde okullar kapanınca;
* Hastane yapmaya başladılar..
* Ceza evleri arttı..
* Zehir saçan marketler arttı..
* Çevre gençlerinin yer almadığı yeni yapılan stadlar ile politikacıların övünç kaynağı malzemesi oldu….
** Vatandaş neredeyse Türkçe’yi bir kenara bıraktı.
Köylü sınıfının zengini-fakiri, kültüründen uzak, köyünden uzak sürünüyor şimdi..
Salih Zeki Al yazıyor
Salih Zeki Al yazıyor