4 Nisan 2021 tarihinde yapılacak Bulgaristan Halk Meclis seçimleri önümüzdeki 4 yılın hedefini ve kırmızıçizgisini belirleyecektir.
Hedefte belirleyici olan, 240 milletvekili seçmekle birlikte, yılda en az %3 ekonomik büyüme ve 120 – 130 milyar gibi bir Gayrı Safi Milli Hasılaya ulaşılmasını sağlamaktır. Meclise girmesi beklenen 5-6 partiden en az ikisinin uzlaşma sağlayıp programlı ortaklık kurarak hükümet oluşturması, huzur ve güven ortamına yönelerek günlük sorunlara yoğunlaşmalarını beklemek normaldir. Bulgaristan 2004’ten beri dış politikalarında kırmızıçizgisi NATO’ya, Avrupa Birliği ile daha ileri bütünleşmeye yöneliktir.
Komisyon üyeleri aşılanıyor.
Bulgaristan 45. Halk Meclisinin seçilmesinde, 35’i Türkiye’de, toplam 12 bin seçim sandığı açılacağı duyuruldu. Yurt dışında en büyük aktifliği Türkiye Cumhuriyetindeki seçmen gösterirken, dış ülkelerdeki seçmenlerden 45 bin kişi ek seçim sandığı açılması için başvuruda bulunmuştur.
Bulgaristan’daki seçim komisyonlarının 5 kişiden olduğu dikkate alınırsa, 60 bin kişiyi aşılama kampanyası başlamış bulunuyor. Komisyon üyelerinden bazıları aşı olmak istemeyince yerine başkaları ile değiştiriliyorlar.
Teknik hazırlıklar tamamlanıyor.
Seçmen sayısı 300 kişiden fazla olan bürolarda seçim sandığına paralel makineli oy kullanma da uygulanacak. Bu işlemin başarılı yapılabilmesi için eğitim çalışmaları yürütülüyor.
Bulgaristan Merkez Seçim Komisyonu haberlerine göre, seçime katılma kaydı yaptıran 23 parti ve 8 hareket içindeki değişiklikler tamamlanmış, milletvekili adaylarının sıra numaraları belirlenmiş ve Mart başında gerekli yerlere asılacak olan seçmen ve aday listeleri basıma hazırlanıyor.
Seçim yasalarında dikkati çeken yenilik yok.
2017’den beri Bulgaristan seçim yasalarında seçmen haklarının genişletilmesi, modern dünya istemlerine göre yeniden düzenlemesi, seçmen hakları gibi temel konularda Anayasal ve kanun değişiklerine gidilmesi çabaları yoğun olsa da beklenen sonuçlar alınamadı.
Seçim kanunda köklü değişiklik isteklerine yönelim daha 6 Kasım 2016’da Cumhurbaşkanı seçimiyle birlikte yapılan halk oylamasında ifade edilmişti. 4 Nisan Halk Meclisi seçimlerine “Var, Böyle Bir Halk!” partisi kurucu lideri olarak katılan Slavi Trifonov girişimiyle yapılan bu referanduma 6 soru sunulmuştu. Bunlardan üçü oylamaya sonuldu ve 2 500 000 (ki buçuk milyon) seçmenden destek aldı. (Bu arada 2.5 milyon oy alan parti olmadığını da belirtmek isteriz.) Zorunlu seçime katılma, seçim sisteminin politik parti listelerine oy verilen proportsional (orantılı) sistemden, en fazla oy alan kazanır (majoriter) yani çoğulcu sisteme geçilmesi ve seçime katılan her oy için politik partilere her yıl 11 leva ödenmesi usulünün tamamen kaldırılması istekleri onaylanmıştı. Anayasa’ya göre, alınan oylar, bir önceki halk meclisi seçimlerindeki toplam katılım oylarından 500 oy daha fazla olsaydı, seçim sistemi değişikliğinin bu 3 maddesi meclise girmeden, milletvekilleri oylamasına gerek olmadan yasalaşacak ve 4 Nisan 2021’de uygulanacaktı. Ne yazık ki olmadı. Hedefe ulaşılamadı.
Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği (BULTÜRK) tarafından defalarca gündeme getirilen seçimlerin posta veya internet üzerinden yapılması önerileri, dış ülkelerdeki tüm dernekler tarafından da ısrarla dile getirilse ve birçok politik parti ve hareket tarafından Cumhurbaşkanlığına ve meclise sunulsa, kamuoyunda tartışılsa ve basında ana konu olsa da, gerçekleşmedi.
Avrupa Birliği dışında bulunan ülkelerde seçim sandıklarının sayısı seçmen sayısına göre düzenlenmeli önerileri de kabul görmedi. HÖH partisinin Türkiye’deki sandık sayısının 2009 öncesine dönülerek 119’a çıkarılması teklifi de meclisten geçmedi. Türkiye’deki seçime katılma hakkı olan soydaş sayısı 700 bin civarında olmasına rağmen bu güne kadar 100 bini oy kullanabilmiştir, bir o kadar da Bulgaristan’a yaşadıkları bölgelere gelerek kullanmışlardır.
Dış ülkelerdeki toplam gurbetçi sayısının 3 milyon civarında olduğu dikkate alındığında, 2 milyon kişi 65 ülkeye dağılmış özgür oy kullanma ortamı oluşturulması gerekir ki, Bulgar Dış İşleri Bakanlığı “Covid-19” pandemi ortamında böyle bir ortam hazırlayamamıştır.
Devlet yönetimi gurbetçilerin meclis seçimine katılmasını istemiyor. Yani Bulgaristan dışında olan seçmenler iyi kötüyü ayırabiliyorlar. Acaba bundan dolayı mı tüm partiler bunlara karşılar.
2009’dan sonra Bulgaristan’da gurbetçilik hızlandırılmıştır. Dış ülkelerde çalışanlarımızın sosyal, sağlık ve emeklilik gibi haklarının savunulmasında çok sorunlar var. Bu gün bunu gören yok, hâlbuki bu gün görünmeyen bu sorun yarın bir balyoz gibi Bulgaristan’ın üzerine çökecektir. Başta Yunanistan’da çalışanların sigortasız çalıştırıldığı biliniyor. Batı ülkelerdeki tarımda, inşaatlarda, seracılıkta, çiçekçilikte, pazarcılıkta sigortalı çalışanlar parmakla sayılacak kadar azdır. Oralarda örgütlenmeler, dernekçilik yeni başlamış, örgütlü dayanışmada henüz adım atılamamıştır. Bu seçmenler vatanda ateş sönmesin diye gurbet çilesi çekiyorlar.
“Yurtdışı Bulgaristan Vatandaşları Bakanlığı” destek buldu.
Türkiye’de BULTÜRK Derneği tarafından “Yurtdışı Bulgaristan Vatandaşları Bakanlığı” kurulsun istekleri artık dünyadan da ses geldi. Birleşik Amerika, İngiltere, Hollanda, Danimarka ve Yunanistan’dan da destek buldu. Sofya Halk Meclisinde Yurtdışı Seçim Bölgeleri kurulmasının yasallaşması, yurtdışında seçilen milletvekillerinin meclis grubu oluşturulması vb öneriler de yapıldı.
Bulgaristan’da yaşayan ve dışarıda yaşayan vatandaşımızla, üniversitede ders veren bir hocamızın veya sokakta işsiz gezenin oyu da iradesi de birdir, aynıdır. Eşit, gizli, genel oy ilkesi demokrasinin can damarıdır. Ne şekilde teşekkül ederse etsin, milletin iradesine saygılı olmadıkça, istikrarlı bir ülke kurulamaz. Sandık demokrasinin namusu olmakla birlikte, milletin egemenliğinin vasıtasıdır. Hak ve adalet anayasada yazmakla değil bunlar uygulamalarla belli olur işte bunun için tüm vatandaşlara eksiksiz uygulanmalıdır.
Öngörülen yasal adımların atılması için seçim kanunun değiştirilmesi, seçimlerin %50’si çoğulcu ve % 50’si de orantılı yapılmasının zorunluğu bir yere kadar hukuksal temellendirildi. Halen basında ve sosyal medyada yorumlanıyor. Şimdiki yasalara göre, yurtdışındaki seçmenlerin milletvekili adayı gösterme hakkı yok. Türkiye’deki soydaşlarımızın 1991’den beri verdiği oylar muhbir-Ahmet Doğan’a ve dolayısıyla Bulgar istihbaratının seçilmesinde ısrar ettiği adaylara gitti. Bu sistem artık çökertilmelidir, bu gidişat sununa gelmiştir. Bu değişiklik yapılmazsa seçimlere katılmamızın anlamı da yoktur.
Seçme ve seçilme hakkının bütün kısıtlamalar kaldırılarak yasallaşması; bir vatandaş hakkı olan seçme ve seçilme hakkının devlet tarafından güvence altına alınması; azınlıkların dil, kültür, kimlik haklarının tanınması; Bulgaristan’ın demokratikleşmesi ve ülkede hukuk üstünlüğü sağlanması yolunda atılacak ilk adımdır. Düşünebiliyor-musunuz bu gün AB ülkesi Bulgaristan’da seçme hakkı olan birinin seçilme hakkı yoktur. Bu gün dünyanın neresinde var bu? Seçmenler bunu iyi kavramalıyasınız, buna da tepkimiz şimdilik sessiz kalmak olabilir. Amma bunun bedeli inanın çok ağır olacağını bilmelidirler. Kim ne ekerse onu biçmeye hazır olmalıdırlar. Bu adımlar şimdiki seçim gündeminden fazla geleceğimizi güvence altına almak için önemlidir. Bugün Bulgaristan, ülkenin dış güçlere bağımlı olmasından beslenen satılmışlar-Bulgaristan düşmanları tarafından yönetiliyor.
Bulgaristan devleti amansız soyulan ve hor görülen masum azınlıkların ülkesidir.
Hepinizin de bildiği gibi 2020 yılsonunda milletvekili maaşlarının en az 6 500 levaya çıkarılmasının başka ne anlamı olabilir ki, kimse “olmaz” demedi. Bulgaristan devleti amansız soyulan, sömürülen, hakları ödenmeyen ve hor görülen masum azınlıkların ülkesidir.
Hepimize “Bulgar’sınız” demelerinin, kimliğimizin tanınmamasının başka anlamı yoktur. Her zaman her konuda haksız sayılan etnik, kültürel ve milli azınlık kesimin meclis yolu, hak arama ve adalet davasını kükretme yolu halen kesiktir. Gerektiği gibi gıda alamayan, bağışıklık sistemi zayıf, “Covid-19” salgınına göğüs geremeyenlerin çoğunluğu azınlıklarımız olmakla birlikte son zamanlarda Bulgar halkı da buraya katılmaktadır. Şimdiki iktidarın sürmesi, sömürünün daha da şiddetlenmesi, yoksulluğun daha da tırmanması, hastalıkların alabildiğine kol gezmesi anlamına gelir ki, seçimden 1 ay önce, yalın salgın gerçekleri ortadayken, ülkemizdeki ana bunalım “Covid-19” salgını ve bu ejdere yakalanma korkusu değil, sosyal yardım kapısındaki 420 bin işsiz ve sigortasızlardır. Bir de buna AB’de yaşayan sigortasızları eklerseniz… Durumun vahimiyetini anlayabilirsiniz sanırım. Bulgaristan’da bunalımın şah damarı tıkanmış durumda, ekonomi dersen patlamanın sonuna gelmiştir. “Covid-19” aşısı olamayan, aşı pasaportu alamayanlarınız, artık geçici işçi olarak Batı’ya çıkamıyor olacaklar ve işte patlamanın kıvılcımı buradan başlayabilir. Evet Bulgaristan’ın baş sorunu budur.
Bu günkü hükümete devlet dairelerinin mantolanması için Brüksel’den 1.4 milyar leva gelmiş, Sofya-Varna “Hemus” otoyolu 2 yıla kadar tamamlanacakmış, Sofya-Vidin “Avrupa” otoyolu da 2 yıla kadar, çok güzel, ama halkın acil ihtiyaçları açısından hedef olarak 2 yıl bile çok uzak… Bir an önce çare bulunulması şart…
4 Nisan seçimlerine katılacak olan partilere bir bakalım.
Bu seçimlerinin ipleri de dışardan çekiliyor. 2017 seçimlerinde güya “Yurtsever cephede” birleşen aşırı sol ve aşırı sağcı, Türk düşmanı, ırkçı 3 parti (“VMRO-BND”, “NDSB” ve “Ataka”) ortaklığı dağıldı. Moskova’ya mı hizmet edelim, Washington’a mı kimin sözünden çıkmayalım diye düşünürken, Avrupa Birliği’nin, Kuzey Makedonya ve Batı Balkanlar siyasetinde Sofya’yı duvara toslattı. AB, bölgeyi kontrolünde tutmaya çalışırken, milli kaprislere ve çürük tezlere yaşam hakkı tanımıyor.
Bu seçimlerde de oylar partilere değil, liderlere verilecek.
1992’de Andrey Lukanov, 1997’de İvan Kostov, 2001’de II. Simeon ve 2009’da Boyko Borisov seçimleri şahsi karizmasıyla kazanmıştı. 2020’nin Eylül ayında yükselen sokak protestoları Başbakan Borisov’u “düştü düşecek” duruma getirse de Covid-plandemi yasağı uygulayarak kurtuldu. Ekonomik bunalımdan, devlet kurumları arasındaki bağların kopmasından ve “Covid-19” ile gelen sıkıntılı dalgadan yeni Bulgar siyasi lider doğmadı. Bu gün seçim öncesi listelerinde yine Türklere yer verilmediğini göreceğiz gibi. İşte bu nedenle HÖH ile işbirliği yapan Bulgar partileri bu seçimde yine bunu yapmaya devam edeceklerdir. Türk bölgelerinde ilk sıralarda Türk olmaz ise Türkler bu partiye oy vermeyecektir, 30 yıldır hala bunu anlayamayan parti varsa bunlar iyi niyetli olmadıkları ortadadır.
Seçimi hangi partinin kazanacağı önceden biliniyor diyenlere bu seçimde katılıyoruz. Demokrasi kurallarına uygun ve çok partili sistem gereği daha önceki seçimler gibi bu seçimlere de siyasi tüzel birim katılıyor. Toplumun ve siyasetin parçalanmışlığı sonucu 2000 yılından beri Bulgaristan’da seçimlerin hiç birini tek parti kazanamadı. 10 yılda beri ülkeyi azınlık veya koalisyon kabineleri yönetti. Halen ülkenin 2 demirbaş siyasi partisi var: BSP ve HÖH-DPS. Bunlara yenisi de ilave oldu GERB. Bu seçimlerdeki sosyolojik sıralamada yine az farkla da olsa GERB birinci. Anketlerden çıkan sonuçlarda, “Var, Böyle Bir Halk!”, BSP, HÖH-DPS, “Demokratik-Bulgaristan” ve “Uyan Bulgaristan! Mafya İktidardan Sökül!” gibi partilerin meclis kapısından gireceği tahmin ediliyor. Seçimlere katılım oranı %30 civarında kalırsa diğer partilerin hepsi %4 seçim barajını geçemiyor olacaklar. Yukardaki tahmin %47 seçme katılım bazındaki öngörülse de biz buna pek inanamıyoruz. Bu koşullarda dış güçlerin baskıları sürse de, seçim sonuçlarını ve Bulgaristan’ın yakın geleceğini belirleyen yine zavallı seçmenler olacaktır.
Siyasi partilerin katı seçmen kitlesi ve iktidar perspektifi.
Bulgaristan’da ancak 3 siyasi partinin – GERB, BSP ve HÖH-DPS – katı seçmen kitlesinden söz edebiliriz. Nisan 2021 seçimlerinde GERB 750-800 bin, BSP 500-600 bin ve HÖH –DPS partisi de 250-300 bin civarında seçmene bel bağlamış durumdadır. “Covid-19” dalgasının yükselmesi, aşı ve maske krizi aşılamazsa, katı seçmen kitlesi de sandığa gitmeyebilir. Dış ülkelerden gelecek 214 gözlemci seçim ve sağlık kurallarını birlikte denetleyecektir. Bulgar seçim kanununda seçimleri geçersiz kılan minimum katılım oranına işaret edilmemiştir. Seçime 1 ay kala GERB partisi içindeki rüşvet ve dolandırıcılık krizini, BSP parti içi bunalımı da aşılamamıştır. Kadroları aynı kökten gelen bu 2 partinin ideolojik ve siyasi anlaşmazlık sorunlarını aşarak 4 Nisan’dan sonra ortak kabinede buluşması olanaksızdır. Aynı zamanda her iki parti de HÖH-DPS ile ortaklıkta buluşmayı kabul etmeyeceklerini önceden açıklamışlardır.
Halk meclisine ilk kez ayak basması muhtemel “Var, Böyle Bir Halk!” partisi, 2016 referandumunda 2.5 milyon katılımcısı siyasi değişikler yolunda peşine takmıştı. Seçmeni etkileme gücü yüksek olan “Ku Ku Bend” orkestrası ve solisti, parti başkanı Slavi Trifonov eyleme hazır durumda beklese de, “Covid-19” salgını miting, halka açık konser, stadyum şou-gösterileri vs olanaklarını kısıtlanmıştır. Yasaklar kaldığı sürece olanak ve umut ancak bir potansiyeldir. Bu nedenle bu yeni siyasi hareketin ancak 500-650 bin oy alacağı tahmin edilebilir. Milletvekili adaylarını açıklayan parti, koalisyon hükümetine katılacağını bildirdi. Bu durumda, 4 Nisan’dan sonra HÖH-DPS meclis grubu destekli, Başbakan Boyko Borisov’un 4. kabinesini GERB -“Var, Böyle bir Halk!” ortaklığında kurması, ufukta ağarmaya başlamıştır.
Bu durumda 15-25 milletvekili çıkarması beklenen “Demokratik Bulgaristan” politik ortaklığının meclis sağ muhalefetinde tek başına ve 2020 yaz gösterilerinde ve 2019 yerel seçimlerinde biçimlenen “Diril BG!”, “Mutralar İktidardan Sökülsün!” ve “Zehirli Üçlü” popülist ortaklığı da sol meclis muhalefetinde yer alma imkânı var gibi.
Seçim Sonrası
2017 genel seçimlerinden sonraki yazılarımızda birçok defa fırtına kopmak üzere demiş olsak da Bulgaristan toplumunun 2021 meclis seçimlerine yorgun ve umutsuz yöneldiğini kaydetmek gerekir. 2020’de parlayan halkın değişim enerjisi kendini şarj edemedi ve söndü. Bu enerjinin sloganında tüm siyasi partilerin göstereceği hazırlıklı kadrolardan bir “uzmanlar hükümeti” kurulması da vardı. 2021 Şubatı itibarıyla bu slogan, 2020 protesto eylemlerine katılmayan Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH-DPS) elinde kaldı. Böyle bir perspektifte, son hesapta yine de Bulgaristan Türk halkının adalet iradesini yaşatmak zorunda olan HÖH-DPS partisinde sıkışacağını fark eden Rusya oligarşisinin Bulgaristan temsilcisi ve HÖH imkânlarını sömüren iri kene Delyan Peevski seçim listelerinden düştü mü yoksa HÖH Rusya’dan vaz geçti mi? Kim nasıl hesap yaparsa yapsın yaklaşan seçimler HÖH-DPS partisinin kendi köklerine, yuvasına ve ruhuna dönmesi için belki de son şanstır. Halkın sabrı tükenmiş, Türk kimliğimizin tanınmasında ısrar eden manevi birikim, bu deva oyunu HÖH-DPS’ye verirken içinden artık veda şarkısı söylüyor. Bu yöneticiler tarafından çok iyi bilinmelidir. Seçmenler sadece seçime 1 ay kala akla gelinmemelidir.
Anlaşılan, siyasi kulisler, Birleşik Amerika, NATO, AB ve Rusya’nın Balkanlar ve Bulgaristan çıkarları bu yılın kasım ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar Boyko Borisov’un Başbakan koltuğunda kalmasında ısrar ediyor olabilirler. Ki, rehin olarak, “Covi-19” aşılarını, “Covid pasaportu” ile AB’nin derin bunalımdan çıkmamız için vaat ettiği 30 milyar Avroluk uzun vadeli program var. Egemenliğimizi ve bağımsızlığımızı zaten ipotek etmişiz ve ABD askeri üsleriyle ensemize basmış durumdadır, yapacak bir şey yok. Fakat Rusya da elini kolunu bağlayıp durmayacağını kimse beklemiyordur. Bir de bu seçimlerde Z kuşağı da kendini göstermeye başlayabilir, tabi ki bunların ne yapacağını 4 nisan akşamı görebiliriz.
Geleceğimiz birleşip genç kuşağı geleneksel ruhumuzda yetiştirmemize ve Bulgaristan Türkleri, bizim oyumuz ve irademiz olmadan vatanımızda hiç bir hükümet kurulamayacağı inancımıza ve daha iyi günlerin bizim olacağı umudumuza bağlıdır.
Değerli gençler; Hayali olmayan insan ölü insandır. Hayal etmeye devam edin korkmayın hayalleriniz ne kadar büyük olursa, başarılarınızın da o kadar büyük olacağına inanın. Unutmayınız ki insan ne kadar geriye bakarsa, o kadar ilerisini görebilir. Çünki;
Geçmişten ibret alıp ders çıkararak hata yapmaz.
Bu asır;
21. Yüzyıl Türklerin ve Türkiye’nin asrı olacaktır. Buna inanın ve güvenin. Güçlü Türkiye ve Türk Milleti Dostlarına güven, Düşmanlarına korku, Mazlum milletlere ümit olacaktır.
Bu gün,
Türkiye’ye karşı düşmanlıkların, ayak oyunlarının, engellerin de en büyük sebebi budur. Ama, bizim kimseye karşı düşmanlığımız yoktur. Ancak; Kimseden de korku ve çekincemiz de yoktur.
Türkiye ve Türk Milleti yeniden dünyaya
Türk-İslam medeniyetinin muhteşem vizyonunu ve gücünü çok yakında ilân edecektir. Tarih boyunca olduğu gibi, Türk Milleti kendisine düşmanlık yapanları da kucaklayarak, onları Medeniyet ve insanlıkla tekrar tanıştıracaktır.
İşte Yeni Türkiye ve Türk Milleti ezilen ve insanlık dışı muamele gören dışlanan mazlumlara örnek olup öz güvenlerini getirecektir.
Dünden ders alarak; Geleceğin muazzez günlerine, şartlara ve olaylara körü körüne boyun eğmeyenlerle birlikte omuz omuza ulaşılacaktır.
Geleceğin gücü Aziz Türk Milleti ve Güçlü Türkiye’dir.
Dünya üzerinde; Kahraman Türk Milleti’nin
Son yüzyılda gülmeyen makûs talihi değişmeye başladı.
Bundan böyle;
Türk Cihan Hâkimiyeti mefkûresinin tohumu yeniden atıldı. Yaratılışın esrarına ve tarihin tekerrür edeceğine İnandık ve iman ettik. Bunu bir kenara not edin, bunu hep birlikte görecek ve hatırlayacağız. Emperyalist Vandal kan emici Devlet ve Milletlerin özellikle,
Türk Milleti ve Türkiye’ye karşı düşmanlıklarının, ayak oyunlarının, engellemelerinin de en büyük sebebi budur. Bu devletler şunu bilmeliler, “KORKUNUN ECELE FAYDASI YOKTUR.”
Türk Milletinin ALLAH’ın lutfu ile hem güzel dini İSLAM’a hem de EŞREFİ MAHLUKAT olarak yarattığı insanlığın koruyucusu olduğunu Müslüman olmadıkları halde korunarak yaşam hakları sağlanan yahudi, ya da diğer dinlerden insanlar çok iyi bilirler. Türk Milleti, kendisine düşmanlık yapanları da kucaklamıştır.
Onlara da sahip çıkarak, ellerinden tutarak insanca yaşamalarına vesile olmuştur. “YARATILANI HOŞ GÖRDÜK YARATAN’DAN ÖTÜRÜ” felsefe ve inancı ile,
Onların Kurtuluş umutları yaşama sevinçleri yine TÜRK’ler, TÜRK MİLLETİ olacaktır.
Türk dilinin konuşulduğu, Türk adının yaşatıldığı Şüheda kanları ile Vatan yapılmış topraklardaki tüm soydaşlarımıza sesleniyoruz;
Memleketin istiklal ve istikbalimizin teminatı Türk gençliğine sesleniyoruz; Umutsuzluğa kapılmayın, durmayı bir an olsun düşünmeyin.
Türk birliği için daha çok çalışacağız.
Esir düşmüş soydaşlarımızın hürriyeti için savaşmaktan bir an olsun vazgeçmeyeceğiz. Turan’a giden yolda birlikte yürüyeceğiz.
“Vatan; Ne Türkiye’dir Türk’lere, Nede Türkistan.
Vatan; Büyük ve müebbet bir ülkedir; TURAN.”
Sevgi ve muhabbetlerimizle,
Rafet Ulutürk yazıyor