Sevgili okurlar,
Türkiye’de her gün, her hafta, her ay farklı bir gündem ile sarsılıyor ve tartışmaların içinde gerçekleri arayıp, bulmaya, anlamaya çalışıyoruz..
AK Parti’nin(Adalet ve Kalkınma Partisi) 18.Kuruluş Yıldönümünü kutladığı şu günlerde, hem Türkiye gündemi, hem de parti gündemini oluşturan, birbirinden ilginç başlıklar var..
Kuruluşundan bu yana, ortaya koyduğu siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal politikaları ile AK Parti, aslında” belirsizliklerin partisi” olarak tarihteki yerini alacaktır..
“Belirsizlikler”diyorum?
“Milli Görüş” geleneğini özümsemiş ve özellikle “İslami” anlayış ve kavrayış ile yetişenlerin partisi olarak, Türkiye gündemini işgal eden AK Parti’nin, ilk günlerdeki söylemlerinin aksine, bugün farklı bir çizgiye geldiğini söylemek, tespit etmek yanlış olmaz..
İlk kuruluş günlerinde farklı eğilimleri de içine alan AK Parti, bugün bu “farklı eğilimleri” sırtından atmış, bir bakıma “kamburdan” kurtulmuş gibi görünse de, yeni sorunlarla karşı, karşıyadır..
Başta “Yeni Osmanlıcılık” ve “Yeni Türkiye” kavramları arasında gidip, gelen AK Parti, 18 Yıl da gördüğü itibarı, iyi değerlendirmiş olarak adlandırılamaz!?
“Nedir bu “Yeni Osmancılık” kavramı” diye soranlar olabilir?
İşte, Osmanlı’yı güya reddeden Cumhuriyet dönemi siyasetlere karşı, yeni siyasetler üretmeye kalkan, Osmanlı padişahlarının görüş ve düşüncelerini benimseyen bir siyasi anlayış karşısında, “Türklüğü” redden ve hatta “ayaklar altına” alan bir siyasi hareket, girdiği çıkmazlar sonucu, ”Türklüğü ve Milliyetçiliği” kendisine ilke ve düstur yapmış olan, bir partinin desteğine muhtaç kalan AK Parti’yi, şimdi daha zor günler beklemektedir..
“Mehter Marşı’na” sarılanların ve “İstiklal Marşı’na” tavır koyanların, Türklüğü reddetmelerine karşı, “tanbora müziği” ile oy avcılığı yapmaları anlaşılır değildir!..
Kaldı ki, bu yolda “dini argümanları” kullanmaları, bu işin ‘bonusu” olarak adlandırılabilinir..
Ayrıca, “Türkiye Cumhuriyeti”ni simgeleyen, “T.C”ye kafayı takanların ve bu rumuzları kamu binalarından kaldırmayı, kendilerine “marifet” sayan bir zihniyetin, hem içte ve dışta sergilediği yanlışları, bizzat kendileri de dillendirmektedirler..
İç ve dış siyasette yapılan yanlışlar nedeni ile AK Parti kervanından ayrılanların yaptığı eleştirileri, kulak arkası edemeyiz..
Bu durum, ta baştan itibaren olağan hale gelmişse, burada büyük bir yanlışın, anlayışın olduğunu artık sağır sultan bile biliyor demektir..
Fazla başınızı ağırtmak istemiyorum ama, bir partinin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan ve başbakanlık yapmış Abdullah Gül gibi bir lideri ve öte yanda, yine dışişleri bakanlığı makamından başbakanlığa kadar uzanan görevlere getirilen Ahmet Davutoğlu ve eski bakanlardan Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Beşir Ayvaz, Efgan Ala, Naim Şahin ile diğerlerinin ayrılıklarını, ne ile izah edeceğiz?
Bu ayrılıkların elbette önceside var!
Lidere bağlı siyasi anlayışların teklediği, bu 18 Yılda iyice görüldü ve su yüzüne çıktı!..
Parlamenter sistemden, tek adam rejimi “ başkanlık sistemine” geçişte, büyük sancılar çeken Türkiye’yi, üzülerek ifade edelim ki, yeni sorunlar beklemektedir..
Kısacası,”Hanya ve Konya’yı” gördük, “şimdi sırada ne var” diyenler, çok haklı!?
Ekonomiden, iç ve dış politikaya, eğitimden, sosyal yaşama kadar, Türkiye’de büyük travmalar yaşatan ve sadece “beton ekonomisi” ile ülkeyi şahlandırmayı hedefleyen,”Osmanlıcılık” vurgusu ile “Cumhuriyet’in kazanımlarını” reddeden, “Atatürk ve silah arkadaşlarının” yaptıklarını ellerinin tersi ile itenlerin, “Yeni bir Türkiye” inşa etmeleri ve 2023 ‘ü hedef göstermeleri hayalden de ötedir..
Kafayı, “iki ayyaşa” takanların eseri ortadadır!..
“Takiye” yapmakla işler bitmiyor!
18 Yılı, bu bakımdan iyi okumak, bu fotoğrafa iyi bakmak gerekmektedir..
Atatürk’ün resimlerini indirip, yerine AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın resimlerini asmak marifet değildir..
Bülent Arınç’ın söylediği gibi,” Recep Tayyip Erdoğan, bir halk kahramanı” değildir!
Bunu tarih, daha iyi ortaya koyacaktır elbette!
Evet, Türk Milleti’nin tarihte binlerce kahramanı vardır..
Şüphesiz, bu millet yeni kahramanlar yaratacaktır..
Bunu adım gibi biliyoruz da?…
Ülkeye doldurulan milyonlarca mülteciye, ülkenin tüm imkan ve kabiliyetleri sunulurken, kendi öz evlatlarının sesini duymamak, nasıl ifade edilebilinir ki?
Bu mu kahramanlık?
“Milli geliri artırdık” diyerek, bir kesimi ihya eden, bir kesimin iflasını sağlayan bir siyasi anlayışın, artık Türkiye’yi yönetemeyeceği, son Ankara ve İstanbul seçimleri ile görüldü..
Ülkenin zorda olduğunu, “beka” sorunu ile izah ederek, oy isteyen, sonra bundan vazgeçen, ekonomik ve sosyal sorunlarla boğuşan bir zihniyetin,”başkanlık sisteminde” ısrar etmesi, ülkeye gelecekte daha büyük yaralar açacağı, “gün ışığı gibi aşikardır!”
Aidiyet vurgusu yaparak, “Kürtlerin” oyunu almak için “ çözüm süreci” başlatanların, terör mensuplarını siyasete davet edenlerin, eli silahlı katilleri af edenlerin, akil adamlardan medet umanların, teröristlerle müzakere masasına oturan, onlarla birlikte bildiriler okuyan ve onlara kırmızı halı serenlerin, son olarak teröristbaşını seçimlere malzeme yapmaları, teröristbaşının kardeşini TRT mikrofonlarından konuşturmaları, meclise girmiş ve bir siyasi anlayışı temsil edenlere saldırmaları, hakaretler yağdırmaları, onlara hukuk sopasını göstermeleri, hapislere atmaları, anlaşılır gibi değildir!?..
Hukuk varsa, herkes için vardır!
Millet enayi değildir!?
Millet artık bu gerçekleri görüyor!
Hala bu manada, “partinin neferi olun” demek, milletle alay etmektir!..
İşte eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’nun Sakarya ziyareti ve Sakarya’dan verdiği mesajlar çok anlamlı olduğu kadar, AK Parti içindeki durumu da ortaya koymaktadır..
Hafızalardan silinmeyen,” 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri” bağlamında olanlara atıfta bulunan Ahmet Aavutoğlu, AK Parti surlarında yeni bir gedik açmıştır..
“Bana yapılanları ve o dönemde dönen dolapları açıklarsam, kimse ortaya çıkıp başı dik gezemez” diye birçok eleştiride bulunan Ahmet Davutoğlu, Türkiye’de geçmiş bir dönemin irdelenmesi için fitili ateşlemiştir..
Bu bağlamda, eski bakanlardan Bülent Arınç ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasındaki tartışmayı hatırlamamak olur mu?
Tabiri caizse, “Ankara’yı parsel, parsel satanlar” ile ilgili, bu AK Parti iktidarı ne yapmıştır?
“İstanbul’a ihanet edenler” kimlerdir?
Kaldı ki,”15 Temmuz Darbe Kalkışması” ile edilen o büyük söz “ kandırıldık” açıklamasının ardından, gerçekleştirilen operasyonların, gözaltıların, tutuklamaların, ölümlerin akibeti nicedir?
Adalet kantarı, herkes için eşit doğruyu gösteriyor mu?
Ve öncesindeki, “Kafes, Ergenekon, Balyoz..” diye tabir edilen operasyonlarda içeri atılan ve uzun zaman mahrumiyet çekenleri nereye kayacağız?
-Çorba haline dönen terör ile mücadele!..
-Suriye, Irak politikaları..
-KKTC(Kıbrıs) ve Ege sorunu..
-ABD, Rusya ve AB girdabındaki Türkiye’nin, boşa çekilen kürekleri, harcanan emekleri ve israf edilen paraları ve geleceği ne olacak?
-“Patroit” mi alsak, “S-400’lere mi parayı yatırsak”, bağlamındaki siyasetlerin yanı sıra, bize kakalanan helikopter ve uçakların durumunu , kimler, nasıl izah edecek dersiniz?
-Ülkenin, “Euro-Dolar” girdabında sömürülmesi kadar, “domates, biber, patates ve patlicana” mahkum edilmesi, insanlarımızın iyi niyet duygularının siyasi anlayış ile bir kesim azınlık gruba peşkeş çekilmesi unutulur mu?
-Köprüler yaptık gelip geçmeye ha?
-Denizin altından raylar döşedik öyle mi?
-Gitti Atatürk Havaalanı, geldi İstanbul Havalanı ya?
-Saraylar yaptık, çeşme-i nev peyda’dan sular içmeye!..
-Sağlıkta uçtuk, tarımda çöktük, seller aldı gitti bizi ha!?
Kısacası, AK Parti, 18 Yılda Türkiye’yi uçurmadı, çağdaş ülkeler sıralamasında, daha da gerilere demir atmamızı sağladı!..
Bu manada 18 Yıl için “empati” yapmakta yarar var!
Mevcut sistemi temilinden sarsan zihniyet şimdi çıkış yolu bulmakta zorlanıyorsa,ortada elbette siyasetsizlik vardır!
Bir ülkenin çiftçisi nasıl samana,kuru soğana muhtaç hale getirilir gördük!
Şu an AK Parti iktidarının elinde bir tek “terör ile mücadele silahı” kaldı..
Ona, buna “hain, terörist” demenin, ona buna,” hakaret” etmenin anlamı yoktur!
” Recep Tayyip Erdoğan” düşmanlığı da yapılıyor demek, kolaycılıktır..
Millet, geleceğine, huzuruna, cebine bakıyor!
Kimse,kimsenin karnını doyurmuyor!
karınları duyurulanların, beleş yaşamları kaybedilen belediyelerde nasılda ortaya çıkıyor..
AK Parti ile hayatımıza “bankamatik” memurları, işçileri, militanları eklendi..
Bu işin,” tek adam” ile gidemeyeceği artık belli..
“ AK Parti, bu 18 Yılın bir muhasebesini yapmalı ve artık yanlışlarda inat etmemelidir!..
Bu işler,” Bilal ile Emine Hanım ile ve Berat Efendi” ile yürümüyor?!
Tarikatlara bel bağlamak, ne AK Parti’ye pirim getirir, ne ülkeye?
Lozan’a karşı çıkmak, hilafeti yeniden hortlatmak, ümmetcilikte ısrar, birlik ve beraberliğimize helal getirir!
“Türk Milleti” tanımından neden rahatsızlık duyuluyor ki?
Bu dakikadan itibaren, ona, buna sataşmak, çatmak ve suçlu aramak yerine, herkes kendi evinin içine bakmalı ve çeki-düzene kafa yormalıdır..
Bu manada, AK Parti içinde, yeni bir parti kurma çalışmaları önemlidir..
Hep böyle olmadı mı?
Bu demokrasinin gelişmesine de katkı sunar!
İsteyen,istediği derneği,partiyi kurar ve iktidara gelmek için hizmetlerini,prensiplerini paylaşır..
Takdir Yüce Türk Milleti’nindir!
Bu yola çıkanlara, “köstek olunacağına”, bu yola başvuranların önü açılmalı ve AK Parti’de soluklanmalıdır..
Bu ayak oyunlarına maruz kalan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yapılanları hatırlamak yeterlidir..
Milletimiz, bu tür ayak oyunlarını sevmiyor,tasvip etmiyor..
Evet, AK Parti’nin pandora kutusu açılmış ve” ihmaller, siyasi yanlışlar, adam kollamalar, kayırmalar, birilerine rant sağlamalar, skandallar” ortaya dökülmeye başlamıştır..
Bunda da hayır vardır..
Bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil, vatandaş da sadece bir siyasi partinin oy deposu hiç değildir!..
-Türkiye’nin, artık yeni bir siyasi anlayışa ihtiyacı vardır..
-AK Parti, Türkiye’yi yordu, böldü ve ayrıştırdı!..
-Hani derler ya,”görünen köy, kılavuz istemez”diye?
-AK Parti, ortada ne köy bıraktı, ne kent, ne fabrika!?
Maşallah, yeni zenginlerimiz oldu!..
Ama önemli olan milletin zenginliği ve ülkenin kalkınmışlığı değil midir?
Milli gelirden herkes payına düşeni alsa, bu paylaşmanın kime ne zararı olur ki?
Köylü, çiftçi ektiğini biçse, alınteri karşılığını alsa kıyamet mi kopar?
Siyasi partiler, insanımıza hizmet için kurulmuyor mu?
Sadece bir kesime rant sağlamak, bir kesimi kollamak, senden olmayanlara sırt çevirmek, o kesime iş vermemek, onlara iş bulmamak adına siyaset mi oluşturulur?
Türkiye’nin, yeni bir siyasi sayfa açması ve uzlaşma siyasetine yönelmesi, Atatürk’te ve Cumhuriyet’te kalması, en akılcı yol olur!
Unutulmamalıdır ki, siyaset inatlaşma alanı değil, uzlaşma alanıdır..
Uzlaşanları görmek ise milletin hakkı ve onlara destek vermesi de gayet normaldir..
“Terör ile mücadele ediyorsunuz” diye, bu millet yanlışlarınızı görmezdeh mi gelecek?
Yeni siyasi anlayışlar için yola çıkanlara lütfen köstek olmayınız, Türkiye’nin yeni uzlaşmacı, birlikten, dirlikten yana tavır alacak, millet iradesini yok saymayacak, çözüm yolları bulacak siyasetlere ihtiyaçı var..
Sakarya’ya anlamlı bir ziyaret yapan ve siyasette yeni tartışmaların kapılarını açan, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’na, bu yolda hakaret eden Sakaryalı vatandaşı şiddetle kınıyorum..
Bu bağnaz siyasi fanatiklere, dikkat etmemiz gerektiğini hatırlatıyorum!..
Sakarya’nın adını, kirletmeye kimsenin hakkı yoktur!
Kabadayılıksa, meydan başkadır efendi?
İşte, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu linç etmeye kalkanlardan, bu fanatik Sakaryalı’nın hiçbir farkı yoktur..
Beğenmiyorsan oy verme ve gölge etme efendi!?
Çok biliyorsan, sende çık ortaya, siyasetini ortaya koy!
Hariçten gazel okumanın da bir üslubu var!
Yakışmadı!?
Yusuf Cinal yazıyor/28 Ağustos 2019 Çarşamba/Bizim Sakarya Gazetesi/www.bizimsakarya.com.,tr