DEVA Partisi lideri Ali Babacan, CHP’ye kayyum atanacağı iddialarına ilişkin, “Normal demokraside böyle bir şey olur mu? Bir ülkenin ana muhalefet partisine gece gündüz sürekli kayyum korkusu yaşatılır mı? Bu Türkiye’nin en büyük demokrasi ayıbıdır” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, NOW TV’de katıldığı programda, CHP’ye kayyum atanacağı yönündeki söylentilere sert tepki gösterdi. Türkiye’de demokrasinin kırılganlığına dikkat çeken Babacan, ana muhalefet partisinin sürekli kayyum korkusuyla karşı karşıya bırakılmasının utanç verici olduğunu söyledi.
Babacan, “Hangi demokratik ülkede ana muhalefet partisi gece gündüz kayyum tehdidi altında olur? Bu, Türkiye’nin demokrasi tarihine kara bir leke. Kabul edilemez bir durum. ‘Acaba bir gece ansızın CHP’nin başına kayyum mu atanacak?’ diye bir korku yaratmak, demokrasiyi bu kadar zayıflatır mı? Sağlam bir demokraside böyle bir iddia ciddiye bile alınmaz. Almanya’da bir muhalefet partisine kayyum atanacağı söylense, piyasalar kıpırdar mı? Euro kuru zıplar mı? Tabii ki hayır. Ama Türkiye’de bir tweet bile ekonomiyi sarsıyor, çünkü bu korku toplumsal zeminde hazır bekliyor. İnsanlar her an böyle bir şey olacağına inanıyor. Bu ortam demokrasinin ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor” dedi.
“AÇIKÇA SİYASİ BİR OPERASYON”
Programda, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluk süreci de gündeme geldi. Babacan, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından diploma tartışmalarına uzanan sürecin yargıdan çok siyasi bir manevra olduğunu savundu. Babacan, “Dört farklı konu, aynı gün paketlenip yargıya taşınıyor. Bu tesadüf olabilir mi? Zamanlama, her şeyi açıkça ortaya koyuyor; bu bir siyasi operasyon. İddialar ayrı ayrı ele alınabilir, tutuksuz yargılama ile ilerleyebilirdi. Ama burada siyasetin yargı üzerindeki baskısı devreye giriyor.” diye konuştu.
Babacan, geçmişte Recep Tayyip Erdoğan’ın bir şiir okuduğu için hapse atıldığı süreci hatırlatarak “Erdoğan, yargılama sürecinde görevine devam etti. Ceza, ancak Yargıtay’ın onayı sonrası kesinleşti ve hapis kısa sürdü. Haksız bir cezaydı, dört satır şiir için kimse hapse atılmamalı. Ama mesele şu: Türkiye’de yargı, siyasetin gölgesinde. Hukukun işlemediği bir ülkede ne mutluluk olur ne de ekonomi düzelir. Bu böyle devam edemez.” dedi.