Dün sosyal medyada yandaşların muhtıra paylaşımlarından geçilmiyordu. 104 emekli amiral, memleketin gidişatı, orduya öğrenci alımlarındaki yönetmelik değişikliği ve Montrö boğazlar sözleşmesi tartışmalarına karşı, endişelerini ve tavsiyelerini bir bildiriyle kamuoyuna duyurmuşlar. Aman Allah’ım yandaş medyada kıyametler kopmuş, ne darbecilikleri kalmış, ne fetöcülükleri, ne Amerikan uşaklıkları…
Zamanın birinde, bir veli zatın evi yıkılmış, hanımı ve çocukları enkazın altında kalmış ve ölmüşler. Bu veli enkazın başında, enkaza sitem etmeye başlamış. “Madem yıkılacaktın, niye beni ikaz etmedin, uyarmadın ki, çocuklarımı kurtarsaydım, burada oturtmasaydım.” Enkaz cevap vermiş; “Hazret ben seni, ne zaman uyarmaya kalktıysam , ağzımı, çatlaklarımı bir avuç çamurla kapattın. Beni hiç konuşturmadın ki!”
İnsanların ellerinden topraklarını, meralarını, sularını alıyor, yaşam alanlarını katlediyorsunuz, bir araya gelip, suyuma, toprağıma dokunma dediklerinde, tepesine jandarma ile biniyorsunuz. Kadınlar hukukumuza dokunmayın diye meydanlarda üç beş kişi toplanınca tomalarla çeviriyor, jopluyor, boğazını sıkıyor, yerlerde sürüklüyorsunuz… Hiç alakası olmayan birisini, Türkiye’nin en gözde üniversitelerinden birine rektör atıyor, “okuluma dokunma” diyen öğrencileri terörist ilan ediyor, hapse tıkıyorsunuz…
Kadınlar konuşmasın, EYT’liler hakkını aramasın, köylüler feryat etmesin, öğrenciler sokaklara dökülmesin, esnaf sıkıntılarını dile getirmesin, emekliler açız diye bağırmasın, sağlıkçılar göz göre göre ölüm hattında, sesini çıkarmadan çalışsın diyorsunuz. Allah’ınızı severseniz siz ne istiyorsunuz?
Arkadaş, bir memlekette herkes kendi alanıyla, hatta siyaset ve ekonomiyle ilgili görüşlerini açıklayamaz mı? Bizim anayasamızda, herkes fikirlerini söyleyebilir, yazabilir ve bunu yayabilir demiyor mu? Ömürlerini askerliğe adamış, paşalık rütbesine ulaşmış kimselerin, bu memleketin ordusu ve geleceği ile ilgili söz söyleme fikir beyan etme hakkı yok mu? Orduyla, uluslararası sözleşmelerle ilgili kaygılarını, hatta önerilerini yapma hakkı yok mu? O bildiriden darbeyi, fetöcülüğü, Amerikan ajanlığını nereden çıkarıyorsunuz? Askerde sağa, sola yanlış dönmekten bir araba sopa yemiş, iki cümleyi bir araya getiremeyen yobazlar, paşaları eleştiriyor. Güya onları küçümsemek için ”beş koyunu versen güdemezler.” diyor. Bilmiyor ki, ömürleri senin gibi koyunları gütmekle geçti.
Bu paşaların elinde fikirlerini beyan etmekten başka nasıl bir silah vardır ki, darbe yapsınlar. Devletin istihbaratı, bunları takip etmek, bağlantılarını araştırmak, ilişkilerini ve bağlantılarını ortaya koymak ve delilleriyle gereğini yapmak görevi yok mudur. İnsanları düşüncelerini, kaygılarını dile getirdi diye kamu oyu önünde linç etmek, tutuklamak, tartaklamak nasıl bir insan hakları ve hukuk anlayışının ürünüdür?
Bu 104 paşa beylik tabancalarıyla mı darbe yapacaklarmış? Geçin bunları… Bakın bu gün açıklanan enflasyon oranı %1,08 üç ayda toplam 3.7 yıllık 16 küsur. Yani memura ve emeklisine verdikleri %3 zam üç ay geçmeden eridi gitti. İşsizlik maaşları kaldırıldı, işten çıkarmalar başladı. Halkımızı, önümüzde çok zor bir ramazan ve sıkıntılar bekliyor. Halkın durumu zor, iktidarınki onlardan zor. Bu bildiriye dört elle sarıldılar. Günlerce tartışırız, halk da bu arada yoksulluğunu, işsizliğini, açlığını unutmuş olur.
Onlar bir yana İyi Parti genel başkanı sayın Meral Akşener “Zevzeklik” olarak nitelendiriyor. Asıl zevzek olan sensin. Konuşurken, dönersem, susarsam namerdim diye mangalda kül bırakmıyorsun, ama fetö projesi diyecekler diye, korkudan bildiriyi destekleyemiyorsun, bari sessiz kal. Askerler konuşmasın, emekliler konuşmasın, barolar konuşmasın, sağlıkçılar konuşmasın hepsini ağzını bir avuç çamurla sıvayın… Meral hanım bu gün sarı öküzü alanlar yarın seni, merada yalnız başına otlatmazlar. Hakimleri savcıları tehdit edenler, mahkemeleri kapatmaya kalkanlar, emeklilerin apoletlerini (babaları verdi ya o rütbeleri) sökmeye kalkanlar seni siyaset sahnesinde bırakırlar mı?
Bu gün iktidar yanlısı ne kadar memuru, işçisi, kapıcısından belediye görevlisine kadar herkes alenen siyaset yapıyor, sayfalarında parti amblemlerini ve liderlerini paylaşıyorlar, hatta bunları insanların gözlerine soka soka yapıyorlar, onlara serbest. Ama muhalif partilere gönül vermişlerin, muhalif olanların aksini beyan etmeleri yasak. Sıkıysa belirtsinler, analarından doğduklarına pişman edilirler. Mahkemeyi kapatmakla, paşaları rütbelerini söküp, maaşlarını kesmekle tehdit edenler, sıradan bir çalışana ne etmezler. Bunlar insanları rızıklarıyla, işleriyle, çocuklarıyla tehdit eden zihniyetler…
Biz millet olarak haklarımızın teminat altına alındığı, özgür bir ülke” Konuşan Türkiye” olmak istiyoruz. Gazeteci araştıramaz, konuşamaz, memlekette neler olduğunu yazamazsa, her konunun uzmanları yanlışları dile getirmezse, her şeyi güllük gülistanlık görürsek, çatı yıkılıp, altında kaldığımızda, hiç yakınmaya hakkımız olmayacak.
Necmettin Özgürsoy yazıyor