Sevgili okurlar,
Ülkemizdeki gelişmeleri, su yüzüne vuran gerçekleri, bizi şaşırtan olayları, kenarından, kıyısından da olsa, yazmaya büyük özen gösteriyoruz..
Bakınız, bu büyük yıkımda, yakınlarını, sevdiklerini, komşularını, can yoldaşlarını kaybetmiş biri,” 9 Ay önce, gece yarısı bir telefon geldi. “Abla maraş yıkıldı , herkes öldü“ diye”
O günden bu yana yoldayım, o günden bu yana yürüyorum, biran dursam, evlatlarıma son vazifemi yapamayacakmışım gibi geliyor.
Yolun sonunda evlatlarım yok biliyorum, ama adalete ulaşmayı diliyorum!”(Nurgül..)
Adalete ulaşmak, bu kadar zormu?
Demek ki, zormuş?
Bunun gibi, nice örnekler var?
Adalet, arayan, arayana?
Öyle bir yere geldik ki, adaleti ara ki bulasın?
Bu günlere öyle bir günde gelmedik elbette?
Ama bu ülkede, “bir gün devletin en tepesinde, en saygın, en yüce kurum olan Anayasa Mahkemesi üyelerinin, sırf verdikleri kararlardan ötürü, hedefe konacağı, eleştirileceği, karalanacağı ve hatta ortadan kaldırılmasının isteneceği”, akıllara gelirmiy di?
Burası Türkiye ya, nelere şahit olmadık ki?
Nelere, nelere?
Bu ülkede, “anayasayı bir kere delmekle”, tarihe mal olan liderlerimiz oldu!?
Bu ülkede, bir siyasi partinin kapatılma kararı, bu mahkemede bir üyenin oyu ile kapatılmaktan kılpayı kurtulmadı mı!?
Velhasıl, bu mahkemeden, beğendiğimiz, beğenmediğimiz kararlara imza atılmadı mı?
Şimdi ki, “kızılmca kıyamete”, ne oluyor?
Siyasilerimiz ve bazı kesimler, bu kararları beğenmediler, eleştirdiler!?..
Adalet dışında, beklentiniz nedir ki?
İşte son olarak, bu mahkemeye götürülen ve adına “dezenformasyon(sansür yasası) denilen uygulamanın iptali istemi”, geri dönmedi mi?
Ya mevcut iktidarın zamları, vergileri?
Bu yolda, yasal bulunmadı mı?
Elbette, bunlar demokratik bir ülkede, demokrasiye inanmış toplumlarda, olağan duruş ve sergilenen görüşlerdir..
Ama, “siz kalkıp Anayasa mahkemesinin kararlarını değil, kurumun ortadan kaldırılmasını isterseniz”, orada durmak gerekmez mi?
Birileri de size, “hooop ne oluyor” der!
LÜTFEN EL FİRENİNİ ÇEKİNİZ!
Eleştiri oklarınızı, “bunlar PKK ve FETÖ yanlılarına kapıları açtılar” derseniz, orada da durmak gerekir..
Hem de, öyle basit frenle değil, el freni çekmeniz gerek!
Efendim, neymiş Anayasa Mahkemesi(AYM), Hataylılar tarafından milletvekili seçilerek, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne(TBMM) gönderilen TİP milletvekili Can Atalay kararı için, “böyle yıkıcı, bir kurumu ortadan kaldırıcı ifadeler, hedefe koymalar”, asla kabul edilemez..
Kararı, beğenmeyebilirsiniz?
Karara, bir anlam yüklemeyebilirsiniz?
Kararı, anlamayabilirsiniz?
Ama, sırf bu karar bağlamında, “bir kurumu hedefe koyup, ortadan kaldırılmalı” demek ve bunada “bunlar PKK yandaşlarına, FETÖ uzantılarına destek veriyorlar” demek, ne demek?
Aklınız başınıda mı?
Üstelik, bunu yapanların başında, iktidar yanlısı bir gazete geliyorsa, durup düşünmek, işin vahametini anlamak gerekmez mi?
Ne oluyor, beyler?
Neyin, peşindesiniz?
KOZMİK ODALARA GİRENLER?
Daha öncede, “Cumhuriyet kazınımlarını aşındırmak” adına, “Türk Silahlı Kuvvetleri(TSK) içinde yaptığınız tahribat” yetmedi mi?
Siyaseti dizayn adına, “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” adı altında, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni”, bir başka yola evirmediniz mi?
Bu ülkede, “birliktelik” adına, “bir tarikatın devletin en kılcal damarlarına kadar girmesine, büyük yıkımlar yapmasına ve neticede, 15 Temmuz Darbe Kalkışmasına tevessül etmesine”, kim sebebiyet verdi?
Bu ülkenin,” kozmik odalarına girilirken”, nerede ve hangi düşüncelerdeydiniz?
“Kiminiz, savcı, kiminiz avukat” rolünü üstlenmediniz mi?NE HEDEFLENİYOR Kİ?
Şimdi ise hedefe, ülkemizin en saygın,en önemli kurumu olan,
“ Anayasa Mahkemesini” koymanız ile ne murat ediliyor ki?
Efendim, kararı beğenmemişler?
Anayasa Mahkemesi, “adrese kararlar alan” bir kurum mu ki?
Ülke nezdinde, “Anayasa Mahkemesi üyelerini hedefe oturtmanını altında”, ne yatıyor acaba?
Daha da önemlisi, “Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay 3.Dairesi arasındaki, güç tartışmasını” nereye koyacağız?
Yani, Yargıtay 3.Dairesi kararına alkışlar..
Anayasa Mahkemesi kararnına ise, “istemüzkler”, neyin nesi?
“Yeni bir anayasa inşaası” yolundaki açıklamalar bağlamında, size, bu fikirdekilere, bu yolda kimler güvenir ki?
Yşoksa, “ülkenin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal, hukuk devleti anlayışının çöküşünü, gizlemek adına, vatandaşı uyutmakmı” işiniz?
Tam da bunları, “Cumhuriyet’in 100.Yılında ve bir 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ile 10 Kasım Atatürk’ü Anma günlerinin yıldönümünde, ortaya atmak, tartıştırmak” neyin nesidir?
Bu milletin, “anayasal kurumu” ile sorununuz nedir?
Yoksa, yoksa?
Sakın, denemeye kalkmayınız!
BU MİLLET?
Bu aziz, yüce Türk Milleti, size de zamanı geldiğinde gereken dersi verecek özgüvende ve kabiliyettedir..
O azim ve irade, “damarlarındaki asil kanda” mevcuttur!
Lütfen, “milleti aptal” yerine, koymayınız!
“Kanla, İrfanla kurulan bu Cumhuriyet’in”, her daim bekçileri vardır, ayaktadır ve uyanıktırlar!
Samsun’da yanan, “o aydınlık meşalesi, yurdu aydınlatmaya” devam ediyor..
İşte Cumhuriyet’in 100.Yılında ve bir 10 Kasım sabahı, “Türkiye Cumhuriyet oldu, Atatürk oldu, alanlara sığmadı ve Anıtkabir’de” gereken mesajı verdi..
Lütfen, “bu ülkede adalet dağıtıcılarına ve saygın kurumlarına güvenin, onların yanında yer alın, o kurumları da çökertmeye kalkmayınız, zira, adalet bir gün size de, sizlerede”, lazım olur!..
“Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi” olarak ta, ifade edilmektedir..
ADALET TERAZİSİ?
Müsade ediniz, “o hakkı siyasiler değil, adalet dağıtıcılar” teslim etsin!
Haklı ile haksızı ancak “adalet terazisi” ortaya koyar..
Bu alanda kurumlar, paydaşları,” bu hakkın tesliminde”, önemli rol oynar..
Siyasetin rolü, “asla ve kati olarak bu yolda hakemlik” olamaz!
Öyle olsaydı, “Anayasa Mahkemelerine, adalet kurumlarına” ihtiyaç mı olurdu?
Lütfen, ülkenin “adalet terazisini” bozmayınız!
O bozulursa, “ülkedeki kaos ve kargaşayı, hangi adalet adına” düzene koyacaksınız ki?
Bu aziz ve yüce milletin yetkisini, “bozuk para” gibi harcamayınız!
Yusuf Cinal yazıyor, 13 Kasım 2023
Yusuf Cinal
Diğer Yazıları
Yönetici