Sevgili okurlar,
Bir vesile ile çok sevdiğim ve gerçekten merak ettiğim İzmir’i, bu defa gezme, görme ve güzelliklerini yaşama imkanı buldum..
Bornova Menderes Havaalanı’ndan şehre sevgili Hikmet Aydın ile birlikte hareket ettik..
Yol boyu, Hikmet Aydın, bana İzmir’i anlattı..
Ailesinin büyük bir bölümü Ağrı’da olmasına rağmen, genç yaşta geldiği ve bir şekilde Manisa Alaşehirli Meryem Zeybek ile hayatını birleştiren ve bu evlilikten iki evladı olan Hikmet Aydın, yol güzergahındaki ilçeleri bana, tek tek anlatarak İzmir’i nasıl yaşadığını, nasıl sevdiğini, buraya nasıl demir attığını ifade etti..
Bir ara Hikmet Aydın, otomobilini yavaşlattı ve ekledi, “lütfen sağ tarafa bakınız!…”
Aman Allah’ım, o da ne?
Kocaman, dev bir Atatürk maskı..
Bir ara Buca’da tartışmalara da neden olan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise 10.büyüklükteki maskı gözüme ilişti..
Daha önce resimlerdeki Atatürk maskını, şimdi, an be an çıplak gözle görüyordum..
Hemen telefonumu çıkardım..
Büyük bir heyecan ve gurur ile bu dev Atatürk maskını resimledim..
DEV ATATÜRK MASKI
Facebook kişisel sayfamda da, yine gururla paylaştım..
Bu dev Atatürk maskı için şöyle geriye gidelim ve dönemin haberlerine bir göz atalım mı?
“Buca eski Belediye Başkanı Cemil Şeboy tarafından yapımına üç yıl önce başlanan, şimdiki Belediye Başkanı Ercan Tatı zamanında tamamlanan Yeşildere’deki Atatürk Maskı bugün açıldı. 4.2 milyon TL’lik fiyatıyla bazı tartışmalar yaratan, Başkan Şeboy ve proje ekibinin yargılanmasına yol açan maskın açılışı, 10’uncu Yıl Marşı eşliğinde yapıldı.”(Hürriyet Gazetesi/12 Eylül 2009)
Bu ülkenin, destansı, efsanevi eşsiz kahramanı Atatürk için ne yapsak, ne yazsak azdır..
Gelecek nesillere de miras kalacak bu eseri, bizlere armağan edenlere teşekkür ederiz..
Yol boyu İzmir’i konuştuk..
İzmir yakıştırmaları, aslen Ağrılı olan Hikmet Aydın’ı bile nasıl üzdüğünü anlatamam!
Ah be, siyaset!
Siyaset uğruna, “ne güzellikleri, ne hasletlerimizi ıskaladığımızın” farkında mısınız?
Ne diye, değil mi?
ÇIKAR VE MENFAAT HESABI?
“Şu çıkar, şu menfaat, şu koltuk, şu öne çıkma sevdası, milletimizin içine sokulmuş bir nifak olarak ta” anlatılmıyor değil!..
İşte, son Osmanlı Devleti, “içine düştüğü bu çürümüşlük, bu kokuşmuşluk, bu aymazlık, bu vurdumduymazlık..” nedeni ile çöktü ve paylaşıldı!..
Ne zor, ne acı yoksul, çaresiz günler, ne?
İzmir’deyim..
Dağlarında çiçekler açan İzmir’de..
İzmir’de olup, Hasan Tahsin’i anmamak, ziyaret etmemek, hatırası önünde eğilmemek olur mu?
Konak Meydanı’ndaki Hasan Tahsin anıtını ibret ve hayranlıkla izledim. Önünde hatıra resmi çektirdim..
Hasan Tahsin bu!
GAZETECİ, YAZAR HASAN TAHSİN?
5 Mayıs sabahı, İzmir rıhtımına Yunan kuvvetlerine ilk kurşunu sıkan ve ardından şehit olan Hasan Tahsin’in anmamak ,hatırlamamak olur mu?
15 Mayıs 1919’da başlayan İzmir’in işgali, 9 Eylül 1922’de Türk Ordusunun kente girmesi ile son buldu.
“Hasan Tahsin, ya da gerçek adıyla Osman Nevres (1888, Selanik – 15 Mayıs 1919, İzmir), 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’e çıkartma yapan, seçkin askerlerden oluşan Yunan Efzon Alayı işgal askerine, Kordon boyunda, ilk kurşunu sıkarak, Türk direnişini başlatan ulusal kahramanımız ve sembol kişilerimizden biridir.
Yazar ve gazeteci olan Hasan Tahsin’i, Büyük Zafer’in 101. Yıldönümünde şükran ve minnetle anıyoruz..”
O günleri, unutmak olur mu?
O ateşten gömlek giydiğimiz, işgal günleri, hale taptaze belleklerimizde durmuyor mu?
İşte Hasan Tahsin, o ilk kurşun ile bir direnişin sembolü ve kahramanı olmuştur..
ŞİMDİ GÖREV BİZDE?
Hasan Tahsin’in işgal askerlerine sıktığı ilk kurşun, Türk Kurtuluş mücadelesinde diğer yerlere de örnek teşkil etti.
Aydın ve Balıkesir’de işgale karşı direniş baş gösterdi.
Çerkez Ethem, Yunan işgaline karşı efeleri toparladığı gün, Demirci Mehmet Efe ayağa kalkarak; “Bir genç düşmana ilk kurşunu sıkmış, bundan sonrası bize düşer” demiştir!.
Gün, o gündü!
Türk Milleti’nin ayağa kalkarak, 30 Ağustos 1922’de başlattığı o büyük taarruzun, o kutlu yürüyüşün ve o “Ordular İlk hedefiniz Akdeniz’dir ileri” haykırışının 101.Yıldönümünde, bir bayrak altında olmak, Anıtkabir’de Büyük Ata’ya sevgi ve saygı gösterisinde bulunmak, aziz hatıraları önünde eğilmek, birlik ve beraberliğimizi tüm dünyaya göstermek, bize yakışandır..
ZAFER BAYRAMI
“Başkumandan Zaferi”, 1926’dan itibaren “Zafer Bayramı” olarak kutlanmaktadır.
1 Nisan 1926’da kabul edilen “Zafer Bayramı Kanunu’nda 30 Ağustos Başkumandan Muharebesi gününün Cumhuriyet ordu ve donanmasının Zafer Bayramı olduğu, her yıl dönümünde bu bayram gününün kara, deniz ve hava kuvvetleri tarafından kutlanacağı” belirtilir..
İşte bugün, “bu büyük, bu kutlu zaferin 101.Yıldönümünde, bayraklaşan ülkemizde, İzmir Konak Meydanı’nda Hükümet Konağı’na bayrağımızı göndere çekenleri de hatırlamamak” olur mu?
Sırtımı tarihi saat kulesine vererek, bu tarihi yapıyı, hükümet konağını gözlerimle resmettim, o günlere gittim..
İzmir’i ve Ege bölgesinin büyük bir bölümünü işgal edenler, geldikleri gibi giderken, arkada ne varsa yakmayı bir marifet saymışlardı!..
İzmir’in o günlerini, resimlerden hatırlıyorum..
Ülkeyi işgal edenler ile onların işbirlikçilerinin, gemilere, kayıklara doluşup nasıl kaçtıklarını. Konak sahillerinde tekrar yaşadım..
İZMİR İLE ÜMiTLENDİM!
Ama geriye dönüp baktığımda, “modern Türkiye Cumhuriyeti’nin bir mega kenti İzmir’i görmek, bir başka gurur kaynağım” oldu..
“İzmir’de, Türk insanının inşa ettiği gökdelenlere, yeni modern yapılara bakarak”, gelecek adına daha da ümitlendim..
“Sokaklarında dalgalanan bayrağımız, Atatürk posterleri, anıtlar, heykeller, bize her yerde, her dakika İzmir Marşı’nı” söylüyordu..
Böyle önemli günlerde İzmir’de olmak, ne güzellik idi..
O günlere gitmek, İzmir’i düşmandan kurtaran ve bizlere armağan edenleri şükran ve minnetle anıyor, aziz hatırları önünde eğiliyoruz..
Atatürk’ün İzmir’inde olmak, ne ayrıcalık ve güzellik idi..
Lütfen, kıymetini biliniz!
Zafer Bayramınız kutlu olsun!
Yusuf Cinal yazıyor,31 Ağustos 2023