Sevgili okurlar,
O büyük “asrın depremi” dediğimiz, “Marmara Depremi” üzerinden, tam 24 Yıl geçti..
24 Koca yıl!
Çürük, denetimsiz binaların altında kalan binlerce insanımızın, hakkı, hukuku, sadece siyasilerin, görevlilerin omuzlarına değil, hepimizin omuzlarınadır?
Niye mi?
Niye olacak?
Ölen öldü, kalan sağlar bizim mi?
Törenler düzenledik, dualarla elleri açtık, gözyaşı döktük, oldu bitti, öyle mi?
Bu ne kolaycılık?
Bu ne aymazlık?
Bu ne umursamazlık?
Bu ne nemelazımcılık?
“Deprem oldu, enkaz altında kalan kaldı, yaşasın ayakta kalan sağlar” öyle mi?
UNUTTUK GİTTİ, ÖYLE Mİ?
Hani insanı yaşatmak anlayışımız?
Hani yaratılmışların en şereflisi olan insana sevgi, saygı?
Unuttuk gitti öyle mi?
İş olsun diye yılda bir defa anıyoruz ya?
Öyle ya, yılda bir defa anıyoruz, dualar ediyoruz, herkes işine öyle mi?
“Sorgulayan, hesap soran, araştıran, suçlunun yakasına yapışan ve hakkı teslim eden bir toplum olmadıktan sonra”, geç beyim!
Elbette bunları, yasalar çerçevesinde yapacağız?
Verilen sözler, yapılanlar, yapılamayanlar bağlamında yetkilileri sadece denetleme görevini, muhalefete bırakamayız?
İşin ehli olarak, sahibi olarak, acı çekenler olarak, zarara uğrayanlar olarak gereğini yapmazsak, böyle avutur geçerler bizi!?
DERSLER ÇIKARTMAK?
Bir iki görkemli laf, bir iki dua, “haydi Allah rahmet eylesin” diyerek, işi “kadere” yıkanlara, işi bırakırsak, daha birçok depremde, felakette acı çeken, zarar uğrayan, enkaz altında kalanlar oluruz!
“Depremi, felaketleri unutmadan, geri dönüp yaşadığımız bu acılardan dersler çıkartmazsak, bilimsel öngörüler bağlamında, inceleme, araştırma yaptırmazsak”, aynı acıları yaşayacağımız muhakkaktır!
İşte Sakarya, hem 1967, hem de 1999 Yılında bu acıları yaşadı!..
Ya, 6 Şubat 2023’de yaşadığımız, o bir başka büyük asrın depremi ile Ülkenin Güneydoğusundaki 11 İl yerle bir olmadı mı?!
NE BİR ADIM İLERİ,NE BİR ADIM GERİ?
Bu yaşanılan büyük depremde de, farklı tecrübeler yaşamadık mı?
Öyleyse, “ depremler öldürmez, çürük binalar öldürür” diyerek, işe başlamak, “denetimi ele almak, suiistimale göz yummamak, mühendislik eseri binalara izin vermek, binaların iç düzenlemesinde öldürmeyecek eşyaları yerlerine iyi monte etmek, analizi yapılmış topraklar üzerine, sağlam yıkılmayacak, ayakta duracak, içindeki insanımızı öldürmeyecek, uygun teknolojik binalar yapmak”, şiarımız olmalıdır..
Durumun özeti, bu değil midir?
Buysa, bu ihmallerin men bağına gitmek, yani suçluyu bulmak, bu kadar zor mu?
Siyasi iktidar,” Değişim, dönüşüm” adı altında, bir proje ile ortaya çıktı..
Ama, “işin içine rant girince” olanlar oldu!?
Ne bir adım ileri, ne bir adım geri?
Ülke kilitlendi sanki?
251 BİN BİNA?
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, 17 Ağustos 2023 Büyük depreminin ardından bir dizi açıklamada, itirafta bulundu.
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce,” tarihi bir adım attık” diyerek, Bizim Sakarya Gazetesi’nde yer alan haberde,
” AFAD ve SUBÜ ortaklığında, uzman bir kadroyla yürüttükleri depreme hazırlık ve kentsel dönüşüm altyapısı çalışmalarında gelinen noktayı” anlattı.
Başkan Yüce, “Sakarya’nın merkezinde ve 16 ilçesinde yürüttükleri analiz ve tespit çalışmaları kapsamında, 251 bin binanın yapı envanterini çıkardıklarını” belirterek, şöyle devam etti;
KENTİN BAŞTAN, BAŞA TARANMASI?
Başkan Ekrem Yüce, “Kentsel dönüşümün temellerini atıyoruz. Biliyorsunuz ki, çok kapsamlı ve hassas bir iş. Araştırma, inceleme, tespit çalışmaları ve uygulama süreci. Biz AFAD ve SUBÜ’den ekiplerimizle, şu anda şehri baştan sona tarıyoruz. Özellikle, 1999 depreminden kalma, 4 Kat ve üstü binaların ne durumda olduğunu inceliyoruz. 2020’de kurduğumuz Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi ekiplerimiz sadece bu iş için 7/24 sahada çalışma yürütüyor” dedi.
MUHTEMEL DEPREMLERDE?
Elbette bu çalışmaları desteklemek, yanında olmak, takip etmek görevimiz..
Peki, bu yıla kadar, neler yapıldı?
Niye bütün bu işler, Yüce dönemine sarkıtıldı ki?
251 Bin binanın envanterini çıkarmak, az iş değil..
Kentin, “Karaman, Camili, Korucuk bölgeleri ile Serdivan tepelerine taşınması da elbette göz ardı” edilecek değil..
Ancak, “neden halen tarıma elverişli, çürük, çorak, çamur alanlarda yapılaşmaya” izin veriyoruz?
İzin verdiğimiz bu binalar, yapı stokları, toprak yapısına göre mi inşa ediliyor?
Bu alanlardaki risk ortadayken, “bu sorumluluğu, bina sahiplerine, izin verenlere, denetim yapmayanlara mı” yükleyeceğiz?
En azından, yaşanacak muhtemel depremlerde, vatandaşın da yapacakları bilinse, iyi olmaz mı?
JAPONYA ÖRNEĞİ?
Yine, bu büyük deprem sonrası dava verileri ortada..
5 Bini aşkın dava dosyasından, beş altı dava dosyasının kabul görmesi, işimizin ne denli zor olduğunu göstermiyor mu?
Demem o ki, “balık baştan kokar”(*), vatandaşlar olarak, elimizi taşın altına koymak, görevimiz olmalıdır..
“Her şeyi seçtiklerimize, görevlilerimize bırakırsak, daha büyük acılar yaşar, büyük zararlar ile karşı, karşıya kalacağımız” kesindir!..
Dünyayı, yeniden keşfetmeye, gerek yok!
Şurada, sadece bir “Japonya örneği” bile, gelecek açısından yapacaklarımızı, sorumluluklarımızı bizlere hatırlatmaya yetmez mi?!
Ama dinleyen, dikkate alan ve uygulayan kim olacak?
Geç beyim!
Yusuf Cinal yazıyor, 21 Ağustos 2023
(*)“balık baştan kokar” atasözü; “Baştakilerin tutumu bozuk olan toplumlarda, her şey bozuk olur” anlamına gelir.