Yusuf Cinal
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Bir askerin ölümü, yüreğimizi yaralar!

Bir askerin ölümü, yüreğimizi yaralar!

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sevgili okurlar,
Türk siyasetinin zirvesindeki tartışmalar, şüphesiz hepimizi yakından etkiliyor..
Özellikle, hukuk alanındaki yansımalara, akıl, sır erdirmek mümkün değil?
Neden mi?
Bir kere, “Anayasal hakların gasbı konusunda, iktidarın umursamazlığı ve belkide ihmali veyahut bilinçli bir şekildeki kayıtsızlığı nedeni ile hapishanelerdeki ölümler hakkında  söylenenlere, anlatılanlara” bakar mısınız?
Bunlar doğru mu?
Kime inancağız?

AF EDİLECEKTİ AMA?
Efendim, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “ Cumhurbaşkanımız kendisini af edecekti ama, başvuru yapmamış” diyerek, kimi, kimleri kandırıyor dersiniz?
Düpedüz bir saptırma ile karşı, karşıya olduğumuzu, kaç kişi biliyor?
Acaba, emekli Korgeneral Vural Avar’ın, 85 Yaşında, Ankara Sincan Kapalı Tutuk Evi’nde hayatını kaybetmesinden kaç vatandaşımızın haberi var?
Yoksa, bu ölüm onları ilgilendirmiyor mu?
Yıllarca, bu ülkeye en üst düzeyde, kelle koltukta hizmet et, 85 Yaşında hapse tıkıl ve hasta, hasta düş, kaburga kemiklerin kırılsın, hastaneye kaldırıl, oradaki sağlık kurulu üyeleri sana, “hapishanede yatabilir raporu” versin?
Allah aşkına neler oluyor kuzum?
Bu nasıl,” bir kindarlık ve işkence” usulüdür?!
Bir ülkede, yasaların gereği de yapılmıyorsa, “yapacak tek şöy ölmektir, ölümü beklemektir” öyle mi?

NE YAPMIŞ, BİLEN VAR MI?
Bir ülkenin emekli generali, üstelik rütbeleri sökülüp, er statüsüne düşürülerek, hapse neden atılır ki? Apoletleri sökülene kadar, “hukuk, adalet neden yakasına” yapışmamış ki?
Ülkenin fabrikalarını mı satmış?
Terör örgütü PKK ile işbirliği mi yapmış?
FETÖ denilen terör örgütü ile yıllarca iş mi tutmuş, birlikte yol mu yürümüş, Türkçe olimpiyatlarına mı katılmış, Bank Asya’ya para mı yatırmış, örgütün okuma evlerine mi gitmiş, himmet yardımı mı toplamış, dershane, okul mu açmış, bu ülkenin kılcal damarlarına mı sızmış, kozmik odalarına mı girmiş, hükümeti devirmek için köprü mü kapatmış, ülkenin jetlerini mi uçurmuş, ülkenin meclisini mi bombalamış?..
Allah aşkına ne yapmış?
Bir bilen varsa, bizi aydınlatabilir mi?

BİZİ YIKARSA, BU RÖVANŞİST ANLAYIŞ YIKAR!
Bizi,” onun hapse tıkılması suçlaması konusunda” ikna edebilir mi?
Bu ne kindarlık, bu ne öfke?
Bu ne “rövanşist” bir duygudur?
Unutmayınız ki, “bizi yıkarsa, bu rövanşist duygular, anlayışlar” yıkar!
Bir askerin, böyle hazin ölümü, yüreğimizi yaralar!
Türkiye’de, “bunun gibi birçok olaya tanıklık edenlerin psikolojisinin bozulmaması” sözkonusu mu olabilir?
İşte, bu ülkenin saygın hukukcuları, bir, bir çıkıp televizyonlarda, “Anayasa’nın 104.Maddesi ile ilgili görüş ve düşünceleri yanında, bu hakkın kullanımı konusunda” bilgilendirmelerde bulundular..
Kim, doğru söylüyor?
Devleti yöneten siyasi iradenin temsilcileri mi?
Muhalif kanadın, hukukcuları mı?

ASKER DÜŞMANLIĞI?
Devletin asli görevi,” insanını her şart ve durumda korumak, kollamak, can güvenliğini sağlamak” değil midir?
Bu “asker düşmanlığının” altında yatan gerçek nedir?
Bir yıl içinde Türkiye hapishanelerinde,” 17 Vatandaşımızın hayatını kaybettiği ve yaşam koşullarının zorluğu” doğrumudur?
Bu askerler, sizin, bizim, onun evlatları değil midir?
Peki, “bu ayrımcılık, bu zulüm, bu intikam” duygusu nedir?
Bir yandan “Tayyip düşmanlığından” dem vuranlar, peki bu “asker düşmanlığı” konusunda ne düşünüyorlar?
Bu askerler, kimin askeri?
Bu vatan evlatlarına, görülen reva nedir?
Bu ne bitmez, intikam kini ve öfkesidir?
Biz bu hallere, neden düştük, düşürüldük?
Neyi, pay edemiyoruz ki?

BU SİYASİ DAVALAR İLE NEYİ GÖSTERİYORUZ Kİ?
Bütün bunların yanı sıra, ülkenin kentlerindeki bu “kayyum atamaları” neyin nesidir?
Bu insanların hepsi terör iltisaklı mı, terör yandaşı mı?
Bu Yalova Belediye Başkanı hakkında açılan davaların sonucu ne oldu?
Neden, “bu seçilmiş insanlar görevlerine iade” edilmez ki?
Ya İstanbul Büyükşehird Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu,  kendisine yöneltilen bir “ahmak” hakaretine, yine “ahmak sizsiniz” diyerek cevap vermesini, hukuk ictihatları bu kadarda mı cezayı gerektiriyor?
Bu mahkemenin ilk hakimi, neden görevinden uzaklaştırıldı?
Yerine gelen,” bir görevi mi ifa” ediyor?
Doğrusunu bilmek istiyoruz?

SİYASİ YASAKLI OLDU DA NE OLDU?
Zira, daha önce de CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na, “on yıl önce attığı bir mesaj nedeni ile ceza verilmedi mi, siyasi yasaklı hale” getirilmedi mi?
Allah aşkına, bu şekilde mi seçime gideceğiz?
Gitsek bile, “bu seçimin adil, eşit şartta olduğunu”, kim söyleyebilir?
Seçim olsa bile, “bunun adil, eşit, hak, hukuk bağlamında bir seçim olacağını” söyleyen olur mu?
Benim, “daha şimdiden endişe ve kaygılarım” var!
“Millet iradesi” bile bu bağlamda dikkate alınmıyorsa, “yarın yapıcaka bir seçimin sonucu konusunda”, nasıl emin olabiliriz?
“Ülkenin tepesindeki hukuksuzlukları, yanlışları, kayırmaları, devletin imkan ve kabiliyetlerinin kullanımını gördükçe”, kendi memleketimizde olup bitenleri de irdeleyemiyoruz?
Canan Hanım, cezalandırıldı, siyasi yasaklı oldu da ne oldu?
“Türk  demokrasisi, hukuk ve siyaseti “, bundan ne kazandı, ne öğrendi, ne ders aldık?

ADA HAYAT’TA YIKIM SÜRÜYOR!
İşte Bizim Sakarya Gazetesi sayfalarına yansıyan haberlerden, Adapazarı Belediyesi’nin en büyük projelerinden biri olan “Ada Hayat” projesi bağlamında yıkımlar başlamış..
“Mış” diyorum, bizzat yıkım haberi ve fotoğrafları okurlarımıza sunulmuş..
O büyük deprem sonrası yapılan ve içinde binbir yaşanmışlıkların saklı olduğu, Kayın İşhanı yıkılıyor..
Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu, hayatının ve Adapazarı’nın en büyük projelerinden birini, seçimlere yakın bir zaman dilimi içinde başlattı..
Hayırlısı olsun!

BÖYLE BÜYÜK PROJELER?
Böyle büyük projeler, Avrupa ülkelerinde kesinlikle başlatılmaz?
Neden mi?
Seçim sonrasına bırakılır da, ondan?
Yeni seçilmiş, güven tazelemiş, sandıktan çıkanlar düşünülür de ondan!
“Böyle bir demokratik anlayış, böyle bir temayül gelenekselleşmiştir”, bilen varmıdır bilmem?
Ama, biz Başkan Mutlu Işıksu’nun bu projeyi  başlatması ile ilgili, “geleceğinden ve yapılacak seçimlerden emin olduğu izlenimini” çıkarıyoruz..
Bekleyip, göreceğiz elbette!?
İnşallah öyle olur, “bu proje de Adapazarı’nın göbeğinde öyle atıl kalmaz, bitirilir ve bu alanda hakları, hukukları olanlar mağdur” edilmez!
Burada, asıl söylenecek söz şudur?

ÖRNEK VEREBİLİRMİSİNİZ?
Lütfen, “geleceğe dönük, öyle kısa zaman dilimi içinde yıkılmayacak, tarihe not düşülecek, hatta işaret taşı olabilecek mimari eseri yapıları” hayata geçirelim!..
Bugün,”Adapazarı’nda eski konukların dışında, şöyle mimarisi ile estetiği ile övünebileceğimiz”, kaç yapı var ki?
Haydi Adapazarı’nı geçtim, ilçelerden bir örnek verebilirmisiniz?
Efendim,  “asıl olan milletin gönlünde, kalbinde, vicdanında yapılan uygulamaların, hukuk bağlamında da” yer bulmasıdır..
Gerisi mi, teferuattır bilene!?
Yusuf Cinal yazıyor, 28 Aralık 2022 Brüksel..





Bir askerin ölümü, yüreğimizi yaralar!
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.