Sevgili okurlar,
Siyaset, siyaset içindekiler ve göreve getirdiklerimiz ile olduğu kadar, biz seçmenler hakkında çeşitli haberler, yazılar, açıklamalar, gazetelerde, radyolarda ve televizyonlarda, sanal ortamda yer alıyor..
Bunların büyük bölümünü elbette seçip bir göreve getirdiklerimiz oluşturuyor?
Maalesef, bu duruma kentte, ilçede, köylerde ve her sivil kurumda görev üstlenenlere dönük, ağır eleştirilere, tepkilere tanıklık ediyoruz!..
İşte, burada “Liyakat” vurgusu öne çıkıyor!
Hep yazılarımızda, üstüne çok düştüğümüz,” iyi, işin ehlini ve yakışanı, adil, eşit, hak, hukuk, temelinde vatandaşımıza sevgi ve saygıda kusur etmeyecekleri seçelim” dememizin altında, bu tepkiler, bu endişeler, bu kuşkular yatıyor..
Öyle ya, “seçtik, göreve getirdik”, iş bitiyor mu?
Bitmiyor dostlar, bitmiyor sevgili okurlar..
Seçip, “o koltuğa oturttuklarımız, kendilerini bulunmaz Hint kumaşı sanarak, insanımıza tepeden bakarak, yasaları hiçe sayarak, kendi kuralları çerçevesinde”, bir yönetim anlayışına saplanıyor..
BÖBÜRLENME PADİŞAHIM?
Türk tarihi boyunca, kulaklara küpe oyan,” Böbürlenme padişahım, senden büyük Allah var” sözü, işte bu nedenle, söylene gelmiştir..
Demek ki, “aynı suçlamalar, üst düzey yöneticilere, padişahlara, sadrazamlara, kadılara, başbakanlara, bakanlara, cumhurbaşkanlarına”, bile yöneltilmiş..
Biz biliriz ki, “vatan mevzubahis ise gerisi teferruattır” diye!
Ama, gelin görün ki, “yetkiyi ele geçirenler, kendi menfaatlerini, vatan, millet, hak, hukuk ve yasalar üzerinde” görmeye başlıyor..
Kimi, kendini devletin yerine koyuyor?
Kimi, dağları ben yarattım diyor?
Kiminin ise, astığı, astık, kestiği kestik!?
BALLI KESİM?
“Hor görmeler, küçük görmeler, beğenmemeler, aşağılamalar, bize oy vermezseniz, hizmeti göremezsiniz” diyenler?
Son yıllarda bu söylemler artarak yüzümüze, gözümüze çarpar oldu..
Bir yüzümüze, tükürmedikleri kaldı?
“Bu nasıl vicdan, bu nasıl ahlaktır ki, devlet kadrolarına, üniversitelere girmek için, yapılan sınavların sorularının çalınıp, belli bir menfaat kesimine” verilir?
Kimi eşini, kızını, oğlunu sekreter diye işe alır, kimi ise liyakatsizleri ballı kaymak maaşlar ile taltif eder?
Bu memleket bizim ya?
BU NASIL ANLAYIŞ?
Bu nasıl din, iman ve cemaat anlayışıdır ki, “devlet yönetimini ele geçirmek için, halkı çiğneyip, tankları, topları, uçakları”, üzerine salarsın?
Bu nasıl din anlayışıdır ki, “vatandaşın dini hasletleri ile yaptığı yardımlar ile holdingler kurar, en lüks otellerde yatar, en görkemli marka otomobiller ile seyahat eder, altına uçaklar” çekersin?..
Bir tarafta ihtişam, lüks ve israf, öte yanda fakrü zaruret içinde, geleceği yakalamaya çalışanlar?..
Hani,” komşusu aç iken tok yatan “ bizden değildi?
Hani, “kırk hırka, kırk lokma” açıklamaları?
Şimdi, böyle bir Türkiye’de seçime gidiyoruz..
Kime, oy vereceğiz?
Kimleri, seçeceğiz?
Çok önemsiz mi?
Hangi partiyi ve avenesini iktidara getireceğiz?
“Anlayışlar değişmedikçe, seçimin ne faydası var” diyenlerde, haksız değiller hani?
TARAKLI’DA NELER OLUYOR?
Bakınız, Sakarya’nın en mahrumiyet bölgelerinden biri olan Tarihi Taraklı İlçesi’nde, “hizmetleri ile duruşu ile yaşamı ile gönülleri fed eden öğretmen kökenli, eski Belediye Başkanı Tacettin Özkahraman bir açıklama ile seçimlerde bağımsız olarak, ilçe belediye başkanlığına aday olduğunu” açıkladı.
Birlikte okuyalım mı?
Saygıdeğer Kamuoyu,
Bildiğiniz gibi 2004 – 2019 arası 3 dönem ( Akparti) belediye başkanlığı yaptım.
2019′ da yapılan Mahalli Seçimlerde 3. dönem kuralını da göz önünde bulundurarak aday olmadım.
Partimiz, bu seçimde ittifak yaparak, Taraklı Belediye Başkanlığını MHP’ye bıraktı.
DESTEK VERDİK!
Bizler AK Parti İlçe Teşkilatı ve meclis üyelerimizle birlikte ,seçim çalışmalarının tamamına katılarak, MHP adayına oy istedik. Seçimlerde AK Parti seçmenleri, partimizin kararına uyarak tam destek verdi.
Buna rağmen, seçimden hemen sonra, ittifak ruhu unutularak ,AK Parti yok sayıldı.
Şahsım olarak, seçilen başkan tarafından yapılan eleştirilerin hedefi oldum. MHP’den aday olup seçilen başkan sadece AK Partililerle değil, MHP’liler ve MHP ilçe teşkilatındaki bazı arkadaşlarla da problem yaşadı.
Ayrıca, Taraklı için başlattığımız çalışmalar sekteye uğradığı gibi, ilçemiz için olmazsa, olmazı turizm baltalanır hale geldi.
Başta AK Partili ve MHP’li vatandaşlarımız olmak üzere, her kesimden, adaylığım konusunda, teklif ve baskılar gelmeye başladı.
BAĞIMSIZ ADAYIM!
Cumhur İttifakı’ndan seçilen bir başkana yakışmayan, üstenci bakış ve nobran tavırlardan kurtulmak ve ittifakımızın düsturu olan samimi, güler yüzlü, kucaklayıcı, icraatçı, paylaşımcı, şeffaf belediyecilik anlayışını hakim kılmak, Taraklı ‘da, Türkiye’nin Yüzyıl’ına uygun icraatlar yapmak için, “Bağımsız aday olmak” durumunda kaldım.
Adaylığımız, asla AK Parti ve MHP yönetiminin ittifak kararına isyan değil, gösterilen adaya seçmenin gösterdiği tepkinin sonucudur.
Bilgilerinize.
Saygılarımla.”
Açıklama açık ve net!
Başka söze, gerek var mıdır?
TARAKLI İLE SINIRLI DEĞİL?
Bu yukarıdaki açıklama ile ilgili, elbette konu muhatapların görüş ve düşünceleri de, bizim için önemlidir..
Bir açıklama gelirse, “o açıklamaları da irdelemeye, paylaşmaya” hazırız..
Bu suçlamalar, “sadece Taraklı ile sınırlı” değil?
Üzülerek ifade edeyim ki, “Merkez, Akyazı, Hendek, Karasu ve diğer ilçelerde, hatta üst düzey yöneticilerle ilgili de, halk arasında yüksek telden” konuşuluyor..
Halka, “kimse tepeden bakamaz, hor göremez, aşağılayamaz,” parmak sallayamaz?
BU MİLLET?
O halk ki, “yeri geldiği zaman, gereğini de yapmasını” bilir..
Ancak, “içten, samimi, sevecen, sevgi ve saygı timsali olmak varken, kin ve nefretin odağı olmak” niyedir?
Elbette, “kimse, herkesi sevmek”, zorunda değildir!..
Ama, “bir makama seçilerek gelenlerin, hele devlet ricalinde bulunanların, daha dikkatli olmaları, hak, hukuk, eşitlik, tarafsızlık konularına”, riayet etmesi gerekir..
Biliyorum, işimiz zor!
Bu zorluklar arasında, “önümüzde yerel seçimler var, o zaman gereğini yapmak”, üzerimize vazife kılınıyor!
Bu millet, “eğriyi, doğruyu da iyi bilir, ona göre, hür iradesiyle”, gerekeni yapar!
Bu millet, nelerini görmedi, yolcu etmedi ki?
Ne mutlu, bu yolda gereğini yapanlara?
Yusuf Cinal yazıyor, 23 Şubat 2024