Sevgili okurlar,
Kar, elbette sadece bizim ülkemizde yağmıyor, hayatı etkilemiyor, yolları kapatmıyor?
Bu konuda haberler, zaten sınır tanımıyor, günlük olarak tüm dünyada olup bitenlere, tanıklık etmiyormuyuz?
Tabii ki, “meteorolji verilerine göre” tedbir almak, siyasetin, yönetimlerin görevidir..
Vatandaşda bu verilere göre, yapılan açıklamalara göre kendini düzenleyecek, kurallara uyacak, hayatını güçleştirecek eylemlerde bulunmayacaktır..
Görüyoruz ki, trafiğe çıkan araçların çoğu, kış koşullarına hazır değil..
“Yokluk ve yoksulluk, artan petrol fiyatları”, insanımızın bu bağlamda tedbir almasını da engellliyor..
Öyle olunca, ayağımızdaki ayakkabıdan, otomobillerimizin lastiklerine, evlerdeki doğalgaz ve yakıtlarımıza kadar ,her şey sırıtıyor!
KÖMÜR KOKUSU!
Adapazarı Mithatpaşa Mahallesi/Geçit Sokakta yer alan evimden çıktığımda lapa, lapa kar yağıyordu..
İnanın hava almakta zorlandım..
Bu havada, bu mahallede “kömür kokusu”, nefes almamı güçleştirdi..Belli ki artan doğalgaz fiyatları nedeni ile insanımız eski usül sobalarını yakmakta ve evlerini kömür ile odun ile ısıtmaya çalışmakta..
Büyük bir çaresizlik bu!
Donatım mevkiine doğru şemsiyem ile yürürken, bir vatandaş, sırılsıklam ıslanmış, titriyor, üzerinde ne kışlık giysi var, ne de ayağında!..
Şemsiyemi vermeyi teklif ettim..
Yüzüme baktı, buruk bir iç çekerek yürüyüp gitti!..
İçim cız etti!
Brüksel’den getirdiğim giysileri, bir yakınımıza vererek, ihtiyaç sahiplerine vermesini söyledim..
Bu günler, “dayanışma günleri” değilmidir?
“Fakiri, fukarıyı” hatırlamak, ne durumda olduklarını öğrenmek, onlara yardım eli uzatmak, hepimizin görevi değilmidir?
Hani, “kapı, kapı dolaşıp, oy dilenenler” acaba, bu kesimin ihtiyaçlarını dikkate alıyorlar mı?
ROMAN VATANDAŞLARIMIZ!
İşte “Bizim Sakarya Gazetesi’nde” yer alan haberde, Karasu’daki Roman vatandaşlarımızın, derme çatma çadır evlerde, bu kar, kışı geçirdikleri yazılıyor..
Dahası da var?
Kar, kış nedeni ile çadırları çökenler, kalıcı konut talebinde bulunuyorlar!
Dikkate alırlar mı?
Bunlar bizim vatandaşlarımız değilmidir?
Niye, bu güne kadar ihmal edilmişler ki?
Karasu Kaymakamı, belediye başkanı, sivil örgütler nerede?
Kapanan köy(mahalle) yolları da çok önemli..
Ama, “şu kar- kışta, bu naylon çadırlarda yatanlara, yaşamaya, hayata tutunmaya çalışanların imdadına kim, kimler “ yetişecek?
Bu kesime TOKİ’den ev verilemez mi?
TOKİ illa, parası olanlara mı ev veriyor?
Her fındık sezonu Karasu ve diğer ilçelerimize gelen emekçi vatandaşlarımız için bile, önceden tedbir almayanların, bu Roman vatandaşlarımız için, birşey yapacakları, aklımın uçundan bile geçmiyor!
Nasıl olsa Romanlar, öyle mi?
KÜLTÜR ETKİNLİĞİ ÖYLE Mİ?
Ünlü sanatçı Ahmet Özhan AKM’de sahne aldı..
Şarkılara kulak vermek, şarkıları mırıldanmak, şarkılara eşlik etmek,hele de plaket vermek ne güzel!
Dostlar alış verişte görsün?
Kültür etkinliği, öyle mi?
Ya, bu Roman vatandaşlarımızı kim, kimler hatırlayacak?
Bunlara da mı AB ülkelerinden hibe isteyelim?
Yine “Bizim Sakarya’da” yer alan bir habere göre, köy(mahalle) yollarından birçoğu açılmış, kala, kala 11 köy yolu kalmış!
Belediyelerimiz, “kepçe-kamyon” gösteriminden sonra, “kar küreyen araçları sergilemekten” öte, ne yapıyorlar?
Köylerimizdeki evlerin bacaları tütüyor mu?
ORADA BİR KÖY VAR UZAKTA!
Ünlü şair Ahmet Kutsi Tecer’in şiirinde olduğu gibi
“Orda bir köy var, uzakta
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.
Orda bir ev var, uzakta
O ev bizim evimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da
O ev bizim evimizdir.
Orda bir ses var, uzakta
O ses bizim sesimizdir.
Duymasak da, tınmasak da
O ses bizim sesimizdir.
…”
Bu köyün, Geyve İlçemizin bir köyü olduğunu biliyormusunuz?
Yollarının açılmasını bekleyen köylülerimizin, çilesine ne demeli?
ET VE SÜT KUYRUĞU!
Ramazan ayı yaklaşıyor ya, “ucuz et ve süt kuyrukları” oluşmaya başladı!..
Yine, Bizim Sakarya Gazetesi yazıyor..
Gerçekler burada!
“At ve eşek etinden” korkan, ürken vatandaşlarımız, “daha sağlıklı, daha güvenli et için” kuyrukta!..
Akyazı’dan bir yakınım telefon etti..
Ay çiçek yağı istiyor..
Nerede kuyruğa gireceğim ki?
Çiftçisini tarlasından uzaklaştıran bu zihniyete, ne demeli?
Ayçiçek yağı, Ukranya’dan, buğday Rusya’dan geldi, gelecek?
Vah Türkiye’m, vah!
SAVAŞ DİPLOMASİSİ!
Diplomatik satranç tahtasında, “diplomasi oyunu” içindeyiz!
Savaş, can almaya devam ediyor!..
Fakir, fukara Ukranyalıların başına yıkılıyor evleri, barkları!..
Putin efendinin mazeretleri çooook!
“Hastaneler, okullar, lojmanlar, kreşler, doğum evleri, tren istasyonları” bombalanıyor!
Hey gidi insanlık, hey?
Bombalardan ölüm beğen, Ukranya’da, Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da!..
Kim mi haklı?
Toplum, yine ikiye bölündü!
Bir tarafta Amerika’yı suçlayanlar, öbür tarafta Rusya’yı ve AB ülkelerini suçlayanlar!
Katliamlar sürüyor, biz tarafgir oluşumlar içindeyiz!
Vah ki, ne vah!
Gözlerimiz önünde, bir ülke, insanı ile yönetimi ile talan ediliyor?
Yarın bakalım, hangi ülke ve millete sıra gelecek?
GİDERSENİZ GİDİN HA?
Burası Türkiye!
Hekimler, yani sağlıkçılar sokaklarda?
Niye mi?
Haklarını, kazanımlarını istiyorlar!
“Giderseniz, gidin” diyerek, işin içinden çıkalım mı?
Bu ne kolaycılık?
“Giderseniz, gidin ha!”
Bunca yıl okumuşluk, bunca yıl ülkeye hizmet için çırpınma?
Dirseklerini bu eğitim için çürüten, kafalarını yoran, insanına hizmet için koşturan sağlıkçılara, ”gidin ha, gidersiniz, gidin” deme kolaycılığı!
“Gitsinler öyle mi?
Oh ne ala memleket!”
Şu imamlara gösterdiğiniz ihtimamı, lütfen sağlıkçılara da gösteriniz!
Onların, bu “pandemi koşullarında” nasıl hizmet ettiklerini düşünmeden, “gidin demek”, yakıştı mı?
“Nereye gidecekler?”
“Bu ülke, bu topraklar, bu bayrak, bu zenginlikler” kimin?
ÇÖZEMİYORSANIZ, SİZ GİDİN?
Siyaset, çözüm alanıdır, çözüm meydanıdır!
“Çözemiyorsanız, siz gidin!”
Kimse bulunmaz değildir..
Bu topraklar cömert, “deniz de kum, derede çakıl tükenir, Mustafa Kemaller” tükenmez!
Bu ülkenin tapusu kimsenin uhtesinde değildir!..
Herkesin, her siyasi anlayışın, her partinin bir alternatifi olduğu unutulmamılıdır!..
Biz, “bu toplumun, insanımızın, ülkemizin sorunlarını yazmaya, irdelemeye, objektif olmaya, tarafsız kalmaya, halkımızın gözü, kulağı, sesi olmaya büyük özen göstermeye” devam edeceğiz..
Bir partimiz, taraf olduğumuz bir siyasi küme, grup, cemaat yok!
İlla,” yandaş yazılara mı” imza atalım!
“Bu rahatsızlık, bu dışlama, bu karalama, bu ötekileştirme, bu itibarsızlaştırma” neden?
Biz halkız, halktan yana, halkın yanında yürümeye, onların sesi olmaya devam edeceğiz..
Güzellikleri yazdığımız gibi, eksiklikleri, yanlışları da yazmak görevimizdir!
Lütfen, “insanımızı ayrıştırmayınız, onları sımsıcak duygular ile kucaklayınız, sadece sizlere oy verenleri korumayınız, onların kapısını çalmayınız, sizlere karşı olanların da hakkını, hukukunu teslim ederek”, onlarada aranızda yer açınız!..
Onlar, bunu çoktan hak ediyor!
Yusuf Cinal yazıyor, 15 Mart 2022 Brüksel
Yorumlar kapalı.