Yusuf Cinal

Cumhuriyet bekçileri, haricilere geçit vermez!

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sevgili okurlar,
Bu yazımı da sizler için, “Arifiye-İstanbul yolculuğum”, sırasında yazdım.
Arkadaşım, spor yazarı kardeşim, futbolcu ve hakem camiasından sevgili Nazım Aktürk ile İstanbul’a yolculuk yaptık..
Nazım usta bu, artık “ekonomik düşünmeyi” keşfetmiş!
Cebindeki 65 Yaş kartı ile otogara gelmek için bindiğimiz Arifiye-Otogar minibüsünde kartını bastı ve bana “ sen paranı ver” diyerek, hava attı..
Neyse, otogara geldik, doğru SEV otobüs ofisine yürüdü..
“Bizim çok paramız yok! SEV 200 TL’ye yolcu taşıyor” diyerek, biletleri buradan aldık..
Gazetelerimizi almayı unutmadık ve bir çay içimi sonrası
İki ve üç numaralı koltuklara kurulduk..
Şoförümüz Sezgin İkiz Bey, hayıflanarak, su ve kolonyayı servisi yaptı..
Öfkesini belli etmiyordu ama, muavini gelmemişti!
Durumu anlamamak, olur mu?
“Üzülme kaptanım, biz ne güne duruyoruz” diyerek, onu rahatlattık..
Nazım kardeşim, satın aldığım yerel gazeteleri beğenmedi..
Haklıydı!?
Zira gazeteler içinde, “Bizim Sakarya” gazetesi yoktu!
Sitem ederek, “bunlar kağıt” diyerek, tepkisini ortaya koydu..
Tam o sırada “Bizim Sakarya “ gazetesi sahibi Adnan Yüksel telefon etti.
“Hoş beşten” sonra, gazetemizin otogarda bir aydır satılmadığını ilettim ve gereğini yapmasını istedim..
Hemen ardından sevgili gazeteci dostum Mansur Yılmaz’ın her sabah ki “günaydın” mesajı geldi..
Ne güzellik, değil mi?
Kaptanımız Sezgin İkiz Bey, İzmit sonrası “Kuzey Marmara” otobanına, direksiyon çevirdi..
Sevgili Nazım Aktürk kardeşim için bir ayrıcalıktı bu!
Zira, bu yeni yoldan ilk defa gidiyordu..
“Ekonomik düşünce” içinde olan kardeşim içinde, lüks keyifli bir yolculuk başlıyordu..
İzmit kuzeyi sisliydi..
Yol boyu ikaz ışıkları yanıp sönerken, görüş mesafesinde seyir alanlarımızı iyice daraltıyordu..
Gazetelerde gündem belliydi..
“Cumhuriyet Bayramı ve 100.Yıl” etkinlikleri ile “Filistin, İsrail’in gaddar ve zalimliği, muhalefetin cılız sesi..” konuların başında geliyordu..
Sevgili Nazım kollarını bağladı ve gözlerini ileri dikti ve sessizliğe büründü..
Ben ise yazıyordum..
Büyük bir imkan ya, cep telefonunda makalemi yazıyordum..
Nazım, sessizliğini bozdu ve sözü kutlamalara getirdi..
“Adapazarı’ndaki bayraklaşma ve minik yavrunun yükselen sesini” paylaştı..
“Bayrak olduk Yusuf’um bayrak ve Atatürk, Cumhuriyet “ diyerek, umut ışıklarından söz etti..
“Bu halk haricilere geçit vermez” demeyi, ihmal etmedi..
“Cumhuriyet’in 100.Yılını idrak etmek”, ne güzel!
Aklımda, “Cumhuriyet’in 75.Yılı” ve etkinlikleri..
Çok başkaydı hani, çok başka!!
Belçika’da, “Türkiye’den uzakta 75.Yılı” idrak etmek ha?
Anlatsam inanır mısınız?
Belçika’dan bir otobüs dolu sporcu gençleri, İstanbul’a yolcu ettik..
İstanbul’da buluştu, gurbetçi Türk çocukları..
Kimi Brüksel’den, kimi Berlin’den, kimi Londra’dan, kimi Viyana’dan gelerek, İstanbul’da hünerlerini sergiledi..
“Bir hafta İstanbul, bir hafta Türkiye piyangosu” vurmuştu gençlerimize..
Bitti mi?
Biter mi?
Yetişkin ülke futbol karma takımları, Köln’de “ 75. Yıl Atatürk ve Cumhuriyet” turnuvasında, bir araya geldi..
Belçika Türk Spor Federasyonu (BTSF) Başkanı olarak işin başındaydık..
Arkadaşlarımız Recep Çırık, Mustafa Çeşmeli, Enver Arslan ve diğerleri ile Türk sporcu gençlerimizi, bir çatı altında toplayarak, milli takıma kazandırmanın ilk adımlarını attık!..
Sonra, “halkımız için Brüksel merkez de, ünlü akademisyen bilim adamlarımızın katılımı ile konferanslar” düzenledik..
Siz unutsanız bile, tarih unutur mu?
“Milli değerlere, birlik ve beraberliğe”, dikkat çektik..
Bitti mi?
Biter mi?
Yine Brüksel’de Türklerin yoğun olarak yaşadığı Schaerbek Hal Salonunda, TRT sanatçılarının katılımı ile “75.Yıl ve Cumhuriyet” coşkusunu halkımız ile yaşadık..
Üzerimizde, “siyasetin baskısı” yoktu..
Büyükelçisi, konsolosu, diplomatı, vatandaşı, “ Türkiye sevdasında” buluşmanın sevincini yaşadık..
Ne temiz, ne güzel günlerdi..
Şimdi o yaban ellerde, “100.Yıl adına”, neler yapılıyor ki?
“Al siyaset, ver siyaset”, gel de bunları sen seyret ve sabret!..
“Oldu, bitti maşallah”, kutlamaları ya?
“Körler, sağırlar, birbirini ağırlar” diye, söylenir ya hep?!
Türkiye, bunlarla gurur duyuyor öyle mi?
Geç beyim, geç!
Kuzey Marmara oto yolundan, TEM oto yola geçtik..
Trafik yoğun!
Bizim Nazım, “nasıl ekonomik düşünce” içinde olmasın!?
Dayanamadı, eğildi kaptana sordu:
“Diğer firmalar kaça Harem’e yolcu taşıyor?”
250 TL. cevabını alınca, Nazım arkasına yaslandı ve bana bakarak, ” Hocam kusura bakma hesap kitap devrideyiz.. Senin gibi Euroları bozdurup harcamıyoruz” diye takılmaz mı?
Haklı mı, haklıydı!
“100.Yıla” girerken, bu durum göz ardı edilir mi?
Otobüsümüz, Dudullu mevkiinde trafik kuyruğuna girdi..
Adım, adım İstanbul!
Çile bülbülüm, çile!
İstanbul!
Son kitaplarımdan birkaçını Cağaloğlu’nda bir geleneğin temsilcisi Mehmet Fatih Varış, (Yerebatan caddesi 33E/ Cağaloğlu) dostuma bıraktım..
Merak eden dostlarımız, okumayı sevenler, ”Hakikatin Peşinde Bir Ömür” adlı kitabımızı, burada bulabilirler..
İşte, “75. Yıldan, 100.Yıla”, izlenimler bunlar!
Yaşasın Cumhuriyet!
Yaşasın Atatürk düşüncesi!!
Yaratana şükür, bugünleri de gördük!..
Yarın mı?
Allah kerim!
Yusuf Cinal yazıyor,  1 Kasım 2023

Cumhuriyet bekçileri, haricilere geçit vermez!