Sevgili okurlar,
Gözlerimizin önünde, bir “soykırım suçu”, hem de televizyonlardan, canlı yayımlanarak işleniyor!
Elbette, “bu saldırılara, hele de terör eylemleri ile masum insanların öldürülmesine” kimse “evet” diyemez!
Ancak, Filistin topraklarından Gazze’de yaşanılanları, nasıl izah edeceğiz ki?
Evet, “Filistin topraklarında, Gazze’de neler olup, bitiyor noktasında anlatılacak, söylenecek” çok söz var!
Büyük bir insanlık dramının yaşandığı Filistin Gazze için, “birçok ülkede cılız gösterilere de” tanıklık ediyoruz..
Başta İsrail’in, Gazze’yi kontrolünde tutan Hamas’ın başlattığı saldırıya karşılık vermesinin, ardı arkası kesilmiyor!
Bu saldırıların, kara harekatına dönüştüğü, “binlerce sivilin, kadın ve çocuğun katledildiği bu saldırılarda”, Gazze yerle bir edildi!..
Sadece, bu kadar mı?
SÜRGÜN MÜ?
Bir de, “Gazzelilerin yaşadıkları topraklardan sürgünü” gündem de?
İnsanın, “ata topraklarından sürgün edilmesi kadar”, zulüm noktasında başka ne olabilir, ne yapılabilinir ki?
Yoksa, sizleri de ölüm bekliyor?
Esasen, Gazze’nin bir bölümü enkaza çevrilmedi mi?..
Bu topraklarda yaşasan ne olacak, yaşamasan ne olacak ki?
Her gün, ”ölüm korkusu ile yaşamanın, ne demek olduğunu”, sizler bilirmisiniz?
Öyle ya, nereden bileceksiniz?
Tarihi süreç içinde, “böyle sürgünlere gönderilenlerin acı dramlarını”, bilmiyor muyuz?
İşte Irak, Suriye ve Afganistan topraklarından sürgün edilenlerin, sığnağı Türkiye’de yaşanılanları da mı bilmiyoruz?
Yüce Mevla’m, “kimseyi savaş sürgünü ve mültecisi” durumuna düşürmesin?
“Sınır boylarında, zalimlerin önünden kaçan, Ege sularında boğulan, Yunanistan ve Macaristan sınır kapılarındaki zulümleri, şiddeti, baskıyı, acıları”, unuttuk mu?
Sen, ben unutsak bile, tarih unutur mu ki?
Bu zalimlikler, bu dram, bu sürgün tarihin bir köşesine yazılmıştır muhakkak?
SİNEK VIZILTISI!
Evet, Gazze’de bir milletin evlatlarının üzerine, her gün ölüm yağıyor!
Sadece ölüm değil, elbette büyük yıkımlarda beraberinde geliyor!
Maalesef,”barış” adına yapılan görüşmelerden bir sonuç çıkmıyor, alınamıyor!?
Barış yanlıların gösterileri, sesleri ise, ülke yönetimlerinin kulaklarında, “sinek vızıltısı” kadar bir yer tutmuyor!
Amerika ve İngiltere ile Fransa ve Avrupa Birliği, “bu kirli savaşta”, taraf olduklarını ve “İsrail’den yana tavır sergilediklerini”, dünya kamuoyu ile paylaştılar..
Türkiye ise, bu orantısız savaşta, taraflara “itidal” tavsiyesinden öteye, bir çözüm önerisi götüremedi..
İnsani yardımlar, bölgede yaşayanların tahliyesi, yaralı ve bebekler ile hastalara yardımlar bile yapılamıyor, ulaştırılamıyor?
Bunun tek nedeni var, “İsrail’in Netanyahu ile birlikte, gece-gündüz Gazze’yi bombalaması ve saldırıları durdurmaması, ateş kes görüşmelerine” razı olmaması olarak gösteriliyor.
DİPLOMASİ TRAFİĞİ?
Bu bağlamda, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile birlikte bir diplomasi turunda bulundu..
Birçok ülke yetkilileri ile görüşüldü..
Amerika’da farklı temaslarla, ülkelerin nabzını tutmaya başladı..
Ama, “barış adına, saldırıların durdurulması adına bir adım ilerleme” sağlanamadı!
Şimdi, gündeme getirilen, “Gazze’de yaşayanların tahliyesi” konusunda, öneriler var..
Gizli kapılar ardından sürdürülen bu görüşmeler, Mısır ile Türkiye’ye yakından ilgilendiriyor..
2 Milyona yakın Gazzeli’nin tahliyesi için, yollar aranıyor..
Kısacası, Gazze boşltılacak!
Bu iş, kime yarayacak ki?
Haydi, orada yaşayan sivil halkı tahliye ettiniz, Hamaslı savaşçılar, ne olacak?
Onları da, atom bombası, ya da gaz bombaları ile imhası mı söz konusu olacak?
GAZZE’NİN TAHLİYESİ?
Elbette, bunlar öngörüler, tahminler, son gelişmeler..
Ne olursa, olsun, “Türkiye’nin bu kadar göçmene karşın, yeni bir göçmen olgusu ile karşılaşması, ülke içinde büyük rahatsızlıklara”, neden olacağı aşikardır..
Türkiye’nin, ” yeni göçmen dalgasını, kabul etme lüksü”, hiç yoktur!
Kaldı ki, “Mısır, Ürdün ve diğer ülkelerde, böyle bir tahliye adı altında göç kaydırmasına” razı değiller..
Kaldı ki, yardım edilecekse, önce “ateşkes” sağlanmalı..
Gazzelilerin, yaraları sarılmalı..
Kendi evlerinde, topraklarında, onlara yardım eli uzatılmalı..
Acılarına, merhem olunmalıdır..
Bunun dışındaki çözümler, insani olarak ta kabul edilemezdir..
Öncelik, İsrail’in bu saldırıları durdurması ve kara harekatına son vermesidir..
Hamas saldırısının faturasını, sivil halka kesmek ne kadar yanlış ise, Hamas’ın terör saldırısını da, o denli yalnış görmek gerekir..
KALICI BARIŞ?
“Kalıcı bir barış” için, ayağa kalkılmalı, duruş sergilenmeli..
Alanlara çıkıp, “Filistin Bayrağı sallamanın”, bir anlamı yoktur!
“Kardeş, Müslüman, ah, vah” demenin de, bir anlamı kalmamıştır..
“Hamaset nutukları atmanın ise”, kimseye ve hele de Filistinlilere, bir yararı yoktur!
“İnsani ve evrensel değerleri” önde tutarak, “Filistin sorununa bir çözüm bulmak”, hala çok uzakta gözükmektedir..
Bugün ki, ortamda, mevcut lider ve yönetimlerle bunun başarılacağı ise, mümkün görülmemektedir!..
Ama, “barışçıl adımlardan vazgeçmeyerek, bu adımları sıklaştırmanının da yararı” küçümsenemez! Şimdilik, “barış umutları”, çok uzakta gözükmektedir..
10 Bini aşan ölüm, 40 Bin bina yıkımı ve Birleşmiş Milletlerin(BM) açıklaması ile “Gazze Çocuk Mezarlığıdır” artık!
Son 34.Günde durum budur!
Yusuf Cinal yazıyor, 9 Kasım 2023