Yusuf Cinal
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Geleceği belirleyen zaferler?

Geleceği belirleyen zaferler?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sevgili okurlar,
Bu aziz, yüce milletin, “kültür ve moral değerleri ile destansı zaferlerinin mutluluğunu, gururunun yaşanmasına engel koyan ve yasaklar getiren zihniyetler”, hep var oldu, yine de var olacaktır..
Yaz mevsiminin, bu son günlerinde, “Sakarya merkez ilçeleri ile diğer ilçe sınırlarımız içinde yaşanan kültürel buluşmalar, yayla şenlikleri ile devam etse de, deniz, göl, dere kenarlarındaki buluşmaları da” önemsemeliyiz..
Bu hislerimiz, “şüphesiz bayram ve zafer günleri” doruğa çıkar..
“Tarihin derinliklerinden gelen seslere, zafer naralarına, gülle seslerine, at kişnemelerine, kılıç şakırtılarına olduğu kadar, mehteran ve kopuzun sesine de”, kulak veririz..
Hey yavrum, hey, şairin dediği gibi “Binatlı akınlarda çocuklar gibi şendik..
Bin atlı o gün,dev gibi bir orduyu yendik..”
kükreyişleri, şahlanışları unutulur mu?
İşte bu günler, “o büyük destansı zaferlerin yaşandığı, gurur abidelerinin dikildiği, yiğitlerin zafer nidalarının göklere yükseldiği” günlerdir..
Hatırlamamak, olur mu?
Malazgirtte Alparslan’ı, Afyon Tınaz Tepe’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile nice kahramanları, yiğitleri hatırlamamak olur mu?
Bin selam olsun!
Zaferlerimiz kutlu olsun!

GELECEĞİ BELİRLEYEN GÜNLER
Gelin bu noktada, bir evladı Fatihan olan,Bulgaristan Türklerinden yazar kardeşim Rafet Ulutürk’e söz verelim..
Bakalım, bu destansı zaferler için, neler yazmış?

“Tarihin bazı günleri vardır ki, yalnızca geçmişi değil, geleceği de belirler.
26 Ağustos da böyle bir gündür:
1071’de Malazgirt Zaferi’nin ve 1922’de Büyük Taarruz’un başladığı, Türk milletinin kaderini değiştiren iki büyük adımın atıldığı tarih…
Biri Anadolu’yu vatan kıldı, diğeri sonsuza dek bizim kalacağını dünyaya ilan etti.

ALPARSLAN’IN SECDESİ

Malazgirt Meydanı’nda beyaz elbisesiyle ordusunun başına geçen Sultan Alparslan, “Ya zafer ya şehadet” diyerek sadece savaş kazanmadı; bir çağ başlattı.
Bizans ordusunun mağlup edildiği o gün, “Anadolu’nun kapıları Türk milletine ” açıldı.
Ama bu kapı, “sadece askeri bir zaferle değil, adaletle,
ahlakla ve medeniyet inşasıyla”,
kalıcı hale geldi.

ZİNCİRLER KIRILDI

Aradan, yüzyıllar geçti…
1922 yılının, yine bir 26 Ağustos sabahında, “bu kez
Gazi Mustafa Kemal Paşa”
, Afyon’dan ordusuna seslendi:
“Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Bu emir, sadece bir askeri harekât değil, esareti reddeden bir milletin yeniden dirilişiydi.
Anadolu’yu işgalden kurtaran bu yürüyüş, “Türk milletinin bağımsızlık tutkusunun ifadesi”, oldu.

KIRCAALİ BEY

Bu iki zafer arasında, daha az bilinen ama tarihî rolü çok büyük bir isim vardır:
Kırcıların Ali, nam-ı diğer Kırcaali Beyi.
Malazgirt Zaferi’nden 281 yıl sonra, 1352’de Ahlat’tan çıkıp
Çanakkale Boğazı’nı geçen bu yiğit, Osmanlı’nın Avrupa’ya geçişinde öncü oldu.
Sadece bir geçiş değil; “bir kültürün, bir milletin, bir medeniyetin Rumeli’ye ilk adımıydı” bu.
O yerleşti, iskan etti, adaletle yönetti.
Adı, “bugünkü Kırcaali şehrinde yaşamaya” devam etti.
Yüzyıllar değişti, sınırlar değişti ama, onun adı değişmedi.

Kırcaali Şehri: Derin Aklın Sessiz Tanığı

Bugün Bulgaristan sınırları içinde bulunan Kırcaali,
“sadece bir şehir değil; bir zihniyetin, bir vizyonun, bir derin aklın” izidir.
Bir yer fethetmek kolaydır, ama oraya kök salmak,
iz bırakmak ve o izi yaşatmak derin bir strateji ve sabır ister.
Türk aklı işte bunu yaptı.
“Kırcaali Beyi’nin adını taşıyan şehir, bir kahramanı değil; bir milletin kararlılığını” yaşatıyor.

RUMELİ’Yİ YURT YAPAN SADECE KILIÇ DEĞİLDİ

Türkler Rumeli’ye yalnızca kılıçla gitmedi.
“Beraberinde irfanı, adaleti, ahlakı ve devlet aklını da” götürdü.
Kırcaali Beyi ve onun gibiler, Balkan coğrafyasına sadece hükmetmedi,”orayı bir medeniyet sahasına” dönüştürdü.
Osmanlı’nın istikbali, bu temeller üzerine kuruldu.

MİRASIMIZ,DUALAR, STRATEJİ VE EMANET

Bugün bizlere bu topraklarda hür ve onurlu yaşama imkânı sunan:
Sultan Alparslan’ı,
Kırcaali Beyi’ni,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.

“Bu topraklarda özgür yaşamak, geçmişi anmak değil;
geçmişin emanetine sadık”
kalmaktır.
Biz, Alparslan’ın duasını ve inancini, Kırcaali’nin stratejisi cesareti ve stratejisini, Mustafa Kemal’in emanetini taşıyan bir milletiz.

EMANET YÜKÜMÜZ KUTSALDIR

“Bugün zaferleri kutlamak, sadece geçmişi alkışlamak” değildir.
“O zaferlerin, hangi ruhla kazanıldığını unutmamak,
o ruhu, geleceğe”
taşımaktır.
Tarihi yapanları unutanlar, kendilerini de unutur!.
Ama, biz unutmuyoruz.
Zaferler kutlu olsun!
Ecdadımızın ruhu şad, emanetleri bizimle daim olsun!”


DAHA NE YAZILMALI Kİ
Anlayanlara yetişir değil mi?
Anlamayanlara ne demeli?
“Davul, zurna az” demeye gerek var mı?
Evet, “kadir kıymet bilenlere, unutmayanlara, ders alanlara, bu destansı hatıralara saygı gösterenlere, nehber edinenlere, geleceğe taşıyanlara, unutmayanlara, unutturmayanlara..”, Sakarya’dan selamlar olsun!
Nice zaferlere, birlikteliklere, hep beraber inşallah!
Yusuf Cinal yazıyor, 28 Ağustos 2025


Geleceği belirleyen zaferler?
Yorum Yap