Sevgili okurlar,
Türkiye, bir yerel seçimi geride bıraktı..
“Ülkede, neler konuşuluyor, neler konuşulmuyor” dersiniz?
Türkiye ise, hala “bir Istakoz sendromu” içinde bulunuyor!
Gelsin Istakoz tabakları, öğrenilsin fiyatlar?
Fonda müzik, fan, fin, fon!
Askıda kurumakta, atlet ve don!
Ülkemizde, çok sevilen bir Müzeyyen Senar şarkısına kulak versek, ne dersiniz?
“Bursalı mısın kadifeli gelin.Çaydan mı geçtin?Yanakların al al olmuş,Konyak mı içtin, hey!Konyak mı içtin?”
Merak edenler, sanal ortamda, şarkıyı dinleyebilirler?
Hazine ve Maliye’den sorumlu Bakan Mehmet Şimşek, kredi arayışlarında..
Arayan bulur değil mi?
Verdik yetkiyi, gördük etkiyi?
Peh, Peh, Kiziroğlu Mustafa Bey?
O da kim mi?
İsrail’e bak, İsrail’e?
İran’ın misillemesine, İsrail vakit geçirmeden, cevap verdi..
İran kenti Isfahan bombalandı, ne haber?
KIS, KIS GÜLMEK?
“Istakozlu paylaşımlara” konu olan AK Parti milletvekili Şebnem Bursalı, Grup Toplantısında görüntülendi..
Maşallah, “kuaförden çıkmış, sarı saçları, gülen gözleri, kıs, kıs gülücükler arasında bir çift yeşil göz, makyajı ile” kamera görüntülerine takıldı.
Kıs, kıs gülüyor, tebrikleri kabul ediyordu..
Utanmak, ar etmek, nerede, kimlerde?
Millet, pasta yesin ha?
Öğrendik ki, “itibardan tasarruf edilmez” sözünün yılmaz savunucusu, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan özür dilemiş..
Büyüklük bu ya, “sineye çekmekten başka”, ne yapıla bilinirdi ki?
Gülelim mi, ağlayalım mı, imrenelim mi?
ISTAKOZLU DÜNYA?
Bütün bu “ıstakoz paylaşımları” Osmanlı’nın görkemli “Lale devrini” hatırlatmadı mı?
Devrin şairi Nedim, ne diyordu?
“Gülelim oynayalım, kâm alalım dünyâdanMâ’-i Tesnîm içelim Çeşme-i Nev-peydâdanGörelim âb-ı hayât akdığın ejderhâdanGidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a..”(Gülelim, oynayalım, bütün isteklerimizi alalım dünyadan; yeni yapılan çeşmeden cennet suyunu içelim; o havuzun içindeki ejderhadan hayat suyunun aktığını görelim; salınan servim, yürü Sadabat’a gidelim.)
Divan şiirimiz içinde, “Bir safa bahşedelim gel şu dil-i nâ-şâda”(Gel şu mutsuz gönüle bir sefa bağışlayalım) başlığı ile önde gelen şiirlerden biridir bu!
Bu fakir, bu yoksul günlerde, “Lale devri” israfını, savurganlığını, yeme içmelerini hatırlatan bu şiirden ibret alınsaydı, bugün “ıstakozlu tabaklar” konuşulur muydu?
Takdirinize bırakıyorum da?
Ülkede, “askıda ekmek, askıda fatura, fakir-fukara fonları ile kent lokantaları konuşuluyorsa”, ne diyebiliriz ki?
“Bu fakir iktidarda olduğu sürece, sizleri enflasyona ezdirir mi” mesajları, hala kulaklarda!?
Ne demekse, hep sözler havada kalmadı mı?
GAZZE’DE ATEŞ-KES?
Avrupa Birliği(ab) ülkeleri, önceki gün Brüksel’de bir araya geldi..
Yine bildik mesajlar, uyarılar, ikazlar, tarafgirlikler paylaşıldı..
Birleşmiş Milletlerin(BM), “Gazze’de ateşkes, yardımların yerine ulaşması konusunda, yine olumlu bir karar” yok!
Ama, “İran’ın başkonsolosluğuna saldıran, önemli şahsiyetlerini bombalayan, katleden İsrail’e”, söz yok!?
İran’a ise, yaptırım misillemesi!?
Hey, yavrum hey!?
“Ne adaletli açıklamalar” bunlar, ne?
Kimseyi dinlemeyen İsrail’e, “kim dur” diyecek?
Uluslararası toplum ise, sessizliğini koruyor?
Bakalım, nereye kadar?
TEBRİK KUYRUĞU?
Buradan Sakarya’ya, yani bizim ellere dönecek olursak, neler paylaşabiliriz ki?
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, “bayram, pardon, seçim zaferi tebriklerini kabule” devam ediyor!
Öyle ya, “bu tebrik kuyruğu, bitti demeden bitecek” gibi değil!
Memlekette, bu kadar kuyruktan sonra, “tebrik kuyruğu da” olsun, yani!
Gelsin çaylar, tokuşsun kafalar, çekilsin el enseler!
Devrin galibini kutlamak, evladır ya?
ZİYARETE GİDEN MUHABİR?
Sevgili meslektaşım merhum Sıtkı Uluç aklıma geldi..
Brüksel’de Tercüman gazetesi yıllarından sonra, Frankfurt’ta gazetenin başına geçmişti..
Muhabirler ile toplantı notlarını, sevgili meslektaşım Öztürk Gazetesi sahibi Adnan Öztürk paylaştı..
” Çiçek alıp, konsolos, büyükelçi ziyaretine giden muhabir istemiyorum!”
Buradan ne anladınız, ne çıkardınız bilemem?
Türkiye’de ve özellikle yurtdışında, böyle gazeteci büyüklerimiz vardı!..
Önder, rehber, öğretmen, meslektaş, bilge, candan!
O nesilden kalanlar var ya, kendi kanalında, kendi köşesindeler?.
Şimdi mi?
“Yazıyor, yazıyor, palavraları yazıyor”, algılar hak getire!
Kalksın özel uçaklar, devrin hakimi yapsın tatilini!?
Millet girsin, et, süt ucuzluk kuyruklarına!
Neyini yazayım memleketin, neyini?
YAZARSA, BİZİM SAKARYA YAZAR?
Yazıyor, yazıyor, Bizim Sakarya Gazetesi yazıyor:
“-Sakarya’da dehşet: Para vermeyen annesi ve kendisini yaktı!
Sakarya’nın Akyazı ilçesinde, para istediği annesinden ret cevabı alan bir kişi, benzin dökerek kendisini ve annesini ateşe verdi. Olayda, anne ağır yaralanırken, şahıs hastanedeki tedavisinin ardından, gözaltına alındı.
-Marketteki silahlı saldırı kamerada
Sakarya’nın Sapanca ilçesinde, bir market çalışanı eski husumetli tarafından silahlı saldırıya uğradı. Saldırı anı, marketin güvenlik kamerası tarafından, saniye, saniye kaydedildi.
-Tartışma Kanlı Bitti: Araçtan İndirilip Bıçaklandı!
Adapazarı İlçesi Küpçüler Mahallesi’nde, gece saatlerinde yaşanan olayda, İki kişi arasında başlayan tartışma, şiddetli bir kavgaya dönüştü. Tartışma esnasında bir şahıs, araçtan zorla indirildi.
-Markette manav reyonunda çalışırken silahlı saldırıya uğradı
Sakarya’nın Sapanca ilçesinde, marketin reyon kısmında çalışan kişi, silahlı saldırıya uğradı.
-66 Yıl hapis cezası bulunan kadın yakalandı
Sakarya’da, çok sayıda hırsızlık suçundan hakkında 66 Yıl 2 Ay 16 Gün hapis cezası bulunan 32 Yaşındaki kadın polis ekiplerince yakalandı.”
Ülkenin, memleketin durumunu, en iyi haberler anlatır ya?
Başka ne diyelim?
Bir Neşet Ertaş türküsü ile güne nokta koyalım:
“Karadır, bu bahtım kara, sözüm kar etmiyor yare?
Kendim ettim, kendim buldum, gül gibi sararıp soldum! Eyvah!”
Gününüz aydın, gönlünüz ve yaşamınız hoş olsun!
Yusuf Cinal yazıyor, 20 Nisan 2024