Sevgili okurlar,
Takdir edersiniz ki, bütün yazılarım da,” yaşam, yaşamak, yaşam kesitleri” ile “insana dair hususlara vurgu” yapılmaktadır..
Bu, “Brüksel-Sakarya gidişlerimde de”, sık ele alınır..
“Gördüklerimiz, yediklerimiz, yaşadıklarımız, ibret alınsın, dersler çıkarılsın” diye paylaşılır..
Hiçbir şey,” iş olsun, torba dolsun” diye, paylaşıma sokulmaz..
Bir “emek, bir alın teri, bir hak” kadar, “bir yanlış, bir olumsuzluk” mutlaka irdelenir..
Zaten, “bütün deneyimler, tecrübeler bizlere miras” değilmidir?
İşte, bunların bütününü, “kültür değerlerimiz” oluşturur..
“Her toplumun birikmiş, sınanmış, baş tacı edilen değerlerinin bütünüdür” bunlar..
ÇOCUKLUK VE GENÇLİK YILLARIMIZ
Çocukluk ve gençlik yıllarımızda,” arkadaşlarımız ile buluşup, kır gezilerine çıkmak, balık tutmaya gitmek, ceviz, fındık toplamak, tuğla ocaklarında çalışmak, parke taşı yüklemek, imece çalışanlarına su taşımak, hayvan otlatmak, ev işlerine katkı sunmak, fırsat buldukça top koşturmak, çeşitli oyunlarda bir araya gelmek, yüzmeye gitmek..”, gibi, faaliyetlerde bulunduğumuzu, hatırlarsınız değil mi?
Bütün bunların yanı sıra, çoçukluk yıllarından itibaren, “aile içinde büyük sorumluluklar üstlenen arkadaşlarımızı” unutmayalım!..
Velhasıl, “bu yaşanmışlıkları”, neden mi hatırlattım?
“Dünden, bugüne anlayışlar”, nasıl da değişiyor, nasıl?
Bizim zamanımızıda, söylenen o türkü, aklımdan hiç çıkmaz?
Bir de sevdiklerimiz için, kırlarda papatya çıçekleri toplamalarımız?..
TÜRKÜLERİMİZ, COŞKULARIMIZ
“Evlenmeyin bekarlar, naylon kızlar gelecek!”
O gür sesi ile TRT’den bangır, bangır türküleri seslendiren “Zeki Müren, Nezahat Bayram, Muzaffer Akgün, Yıldıray Çınar, Ahmet Sezgin, Nuri Sesigüzel, Arif Sağ ve diğer sanatçılarımızın hakkını” nasıl öderiz?
Bizler, onların türküleri ile coşup, sel gibi çağlar, yaşama dört elle sarılırken, “Mustafa Kandıralı’nın klarnetinden çıkan çiftetelli nağmeleri ile harmanlarda”, nasıl da dört köşe dönerdik?
“Harman” ha?
Sorun bakalım, bugünün gençleri içinden, bu kelimenin anlamını bilecek, kaç kişi çıkar?
O yıllar, her şey “harman zamanı” için sözlenirdi..
“Gelinler, damatlar, nişanlılar, ev kuracaklar, bir işin üstesinden gelmek için borç alanların dilinde”, hep “harman zamanı” vardı..
BİR EMİRDAĞ TÜRKÜSÜ
Bizim elleri bırakın, Afyon İl’i Emirdağ İlçesi halkının dilinde bile bu kelime türkü olmuş, yurdun her köşesinde söylenirdi..
“Harmana sererler sarı samanı,
Hiç gitmiyon Emirdağ’ın dumanı..” diye başlayan türkü, yürek yangınlarımızı, nasıl da söndürürdü..
“Gel otur yanıma da, benim sevdiğim,
Ayrılık mı olur harman, yayla zamanı..”
Sizi bilmem ama, ünlü halk ozanımız Musa Eroğlu olmadı, sevgili Kubat söylese de, dinlesek, bıkmadan…
“Yaşamı, harman zamanı kül gibi savuran ve buğday tanelerini toplayanlarımız” nerede?
Onları, unutmak olur mu?
Sevdiklerimiz onlar..
Hayat yolunda, karda iz bırakanlarımız..
Allah gani, gani rahmet eylesin!
Bu sene, “kuraklık”, epey çok konuşuldu..
“Sapanca Gölü’nün, bu kadar kuruyup, özüne çekilmesi”, haberlere konu oldu..
Yazıldı, çizildi, uzmanlar ölçüm yaptı, gitti..
40 YILIN SUSUZLUĞU
Yaşadığımız toprakların, “suya bu kadar özlem duyduğu, hasret çektiği bir yılı”, bilmem..
O verimli Sakarya topraklarının,” her gün sanayi ve konutlaşmaya kafa tuttuğu yıllarda, artan nüfus için artık, su kaynaklarımızı iyi belirlemek, korumak ve yeni su kaynakları yaratmak mecburiyetimiz olduğu” unutulmamalıdır..
Bu konu, “sadece siyasetçilere bırakılacak kadar önemsiz” değildir..
Zira, geleceğimiz sözkunusudur..
İşte, “Mudurnuçayını kirletenlere karşı yapılan birliktelik, aynı hassasiyetle, Sapanca Gölü, Sakarya Nehri, Maden Deresi ve diğer göller, çaylar için de” yapılmalıdır..
SİNSİ SU PLANLARI
Bu konuda Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar’ın, su kaynakları ile ilgili açıklaması çok önemlidir..
Önemlidir, ama Ballıkaya Barajı orada ilgi bekliyor!
Efendim, “su ishale hatları yapılacakmış, ihale günü verilmiş” mazeretlerinin, geçerliliği kaldı mı ki?
“Milleti avutmaktan, oyalamaktan öte”, ne işe yarar, bu sözler?
Ya, diğer vekillerimiz, başkanlarımız ve yetkililerimiz?
Nerdesiniz lo?
Elin oğlu, “Ortadoğu’da su kaynaklarımızı ele geçirmek için, sinsi su planları içindeyken, bizler yanıbaşımızdaki su kaynaklarımızı hovardaca kirletiyor, yok ediyor, görmezden geliyoruz ya”, ona yanarım!
HARMAN ZAMANI
“Harman zamanı geçirilir, ürünler çuvallanır ve değirmenlerin” yolu tutulurdu..
Ya, çeltik taneleri?
Onlarda, “pirinç tanelerine dönüştürülmek için”, yola çıkarılırdı..
Bizim Akyazı günlerimizde bildiğimiz,” Tahsin Bey’in, Kerim Bey’in ve diğer değirmenlerin akıbeti nedir”, merak eden olur mu?
İşte,” değerlerimizi, zenginliklerimizi kaybederken, dijital teknolojinin emrinde birer fert olarak, esirden öte” neyiz ki?
“Zeytin ağaçlarınızı”, koruyabiliyor musunuz?
Ya, “hayvanlarınızı otlattığınız köy meralarınız?”
Özgürce, eğilip su içtiğiniz pınarlar?..
Sahi, sarı öküzünüz?
Geçmiş olsun!
“Harman zamanlarını”, çok daha özler, dilinize dolarsınız?
Yusuf Cinal yazıyor, 18 Eylül 2025
