Sevgili okurlar,
Bir kere, “sabrınız için teşekkür etmeyi, hem kendi adıma, hem de yazar arkadaşlarım, çalışan emekçilerimiz adına” görev sayarım..
Bazen, “sürç-i lisan” ettiğimiz de oluyor?
“Türkçeci veya edebiyatçı” arkadaşlarım bilirler ki, bu kelime genellikle, “seyirlik oyunlarda” sıkça kullanılır..
Yani,” Sürçü lisan etmişsek af fola” diyerek, perde kapanır..
Akyazı Ortaokulu Türkçe öğretmenlerimizden, Milliyetçi ve Ülkücü kimliği ile bilinen, İstanbul’da şehit edilen İsmail Bayraktar öğretmenimiz(Mekanı cennet olsun) ile şu an köşesinde emeklilik keyfi yaşayan(Selamlar olsun) Akyazı Lisesi Edebiyat Hocamız İlhan Türeman, bize böyle öğretti..
Dahası, “Hacivat ve Karagöz tiplemelerinden de”, bu kelimeyi hatırlarsınız..
Bakınız, bir kelime ile ilgili açıklamalara?..
Bizim Sakarya Gazetesi mutfağında, “her gün taze bir başlangıç, hergün bir başka zamanla yarış” başlar..
Sevgili duayen gazeteci, sayfa editörü, grafikçimiz Mansur Yılmaz ile her sabah selamlaşırız..
Bir güne başlangıçtır, bu ya?
GÜNAYDINLAR OLSUN!
Ne güzel bu “günaydın” başlangıçları..
Bazen, “bir kelime için bile, kendisini rahatsız ettiğim” olur..
Ah, şu biz eski tüfek gazeteciler?
Hala, “iki parmak ve F Klavye başında çat, pat yazarken, bazen yanlış duşlara da basmıyor” değiliz..
Her yazarı, “ayrı, ayrı kontrol etmek, haberleri sayfalara yerleştirmek, resimleri enine, boyuna kesip, belge olarak sizlere sunmak, demem o ki, gündemi tutmak, evinize getirmek”, öyle çok kolay değil..

O nedenle, bazen gözden kaçan hatalarda olmuyor değil!..
Anladınız ya, teşekkür ederim!..
MANSUR YILMAZ USTA!
Efendim, sevgili ustamız Mansur Yılmaz adından söz etmişken, önceki gün ki, diyalogdan da söz etmesem olmaz?
Mansur ustam, “bugün izinliyim” dedi..
“İzin” ha?
Gazetecilerin, habercilerin öyle, “izinden”, sıkça söz ettiğini duymadım. desem yalan olmaz..
Ve beni bir başka emekçimizi, çalışanımıza havale etti..
İzinli ya, haklıydı..
Neyse, Sevgili Sorumlu Yazı işleri Müdürümüz Serkan Çağlar’a ulaştım ve “ Türkiye” yanlışını “Türkiye” olarak düzelttik..
Türkçeciyiz ya bilenler ne demez?
“OLMAZSA, OLMAZIM?”
Uzatmayalım, Sevgili Mansur Yılmaz ustamın, ” Bugün 21 Mayıs, benim için olmazsa, olmaz günlerden biri.. Bugün Kefken, Karaağaç ve Babalı sahili..” notunu geçti..
Merak ettiniz mi bilmem?
Bu yerleşim birimleri Kocaeli İl’i, Kandıra ilçesi yerleşim birimleri..
Karadeniz sahili şeridi buralar..
Karaağaç Köyü biraz içerde ya, sahilde Babalı..
SÜRGÜN ACISI!
Bilmeyenler için, biraz bilgi verelim..
“1864 yılında, Karadeniz kıyılarından Osmanlı topraklarına sürülen Abaza, Adige, Ubıh gibi Kafkas Halklarının yaşadıkları acı ve hüzün, hafızalardaki yerini koruyor.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Sivil Toplum Kuruluşları işbirliğinde, Kafkas Halklarının 161 yıl önce yaşadıkları acının unutulmaması için, ilk karaya çıktıkları topraklardan, Kandıra Babalı sahilinde bir anıt önünde her yıl bir anma programı düzenlenir..”
Acı büyük, yası hala tutulur..
Tarih, böyle acılara şahittir..
KESİPHA ELİF ANITI?
Bu vesile ile bir hafıza tazelemek gerekirse, “işte, 21 Mayıslarda, her yıl, Kandıra Babalı’da bir anma töreni” düzenlenir..
Önce, Karaağaç Köyü mezarlığında sürgünde hayatlarını kaybedenler adına dualar edilir, sonra Karadeniz’e çelenkler bırakılır ve yine sürgünde hayatını kaybedenler adına yaptırılan, “Soykırım ve sürgünün acısını simgeleyen ”Kesipha Elif Anıtı”ziyaret edilir, anıt önüne çiçekler, çelenkler bırakılır, saygı duruşunda bulunur ve “bir nevi sürgün acısı”, tekrar yaşanır..
BALIK YEMEZLER?
Yüce yaratan, böyle sürgünler, böyle acılar göstermesin!..
Hatta, “bir rivayet de”, dillerde dolanır..
İşte bu sürgün yolculuğunda, Karadeniz’in azgın dalgalarında hayatlarını kaybedenlerden ötürü, “Kafkas halkı, Karadeniz’de tutulan balıkları bile yemez” diye bilinir..
Yüce Mevla’m, mekanlarını cennet eylesin!
Günün hikayesi bu ya, “bir türlü Sakarya’da olup bitenleri” konu edemiyorum?
O kadar çok konu var ki?
KONU NEDİR?
Sevgili duayen gazeteci dostum Şaban Mergül aradı..
“Yusuf seninde yorum yazdığın, bir paylaşım var. Konu nedir” dedi?
Konu mu?
Maalesef, “Adapazarı’nda bir çoçuk oyun parkının yakıldığını ve bu fanatikliğin, çocuk düşmanlığının, Sakarya il sınırlarında gerçekleştiğini ve bu nedenle bir not düşme mecburiyetinde kaldığımı” ilettim!..
HABERİNİZ OLSUN!
Son notum ise, “yine Bizim Sakarya Gazetesi” ile ilgili..
Bizi, takip edenler biliyor..
Ya takip etmeyenler?
Neler kaçırdığınızı, söylememe gerek var mı?
Hergün, “bir Sakarya Gazetesi satın alın”, haberiniz olsun?
Bir çay, bir simit parası bile değil!
Hiç değilse, “kültüre bir katkınız ” olsun!
Unutmayınız, “duvarı nem, sürgünü gurbet öldürür” sözü o günlerden hatıradır..
Yüce Yaratan, bir daha yaşatmasın!
Yusuf Cinal yazıyor, 24 Mayıs 2025