Sevgili okurlar,
Gündeme ilişkin yazılarım ile ilgili, önemli geri dönüşler alıyorum…
Bir kere, Bizim Sakarya Gazetesi okurlarına, bizi takip edenlere ve övgülerine mazhar olduğumuz dostlarımıza, çok teşekkür ederiz..
Elbette, “bir madalya beklentimiz” yok!..
Yapmamız ve yazmamız gerekenler..
Ama, “insanın en azından takdir edilmesi, görüş ve düşüncelere iştirak edilmesi”, çok önemli..
Bunun yanında, “bizleri eleştirenlerde”, yok değil..
Eleştiri?
İnanın, “bu konuda empatiyi” elden bırakmam!
Lütfen sizlerde empatiyi hatırlayınız!
“İğne ve çuvaldız” meselesi, vesselam!
Bilenler, bilmeyenlere lütfen anlatsın..
“İğne ve çuvaldızı?”
Madem ki, “işimiz bilgilendirmek, haberdar” etmek..
O zaman, o sözü hatırlatmadan geçmeyelim?..
“İğneyi kendine, çuvaldızı başkalarına batır!”
Türk toplumunda, “bir kültür değeridir”, bu tanımlama..
Hemi de altın değerinde..
Yeni yetmeler, “iğneyi” bilirler, ama bu “çuvaldızı” merak etmezler mi?
Ederler, ederler?
YILLARIN SÜZGEÇİNDEN GEÇTİ?
Ellerinde cep telefonu olanlar, “hemen google dedeye”, sorarlarmı ki?
Atasözünün tam anlamı ise;”Kendisi küçük bir kötülüğe katlanamayan, başkasına büyük kötülükler yapmaktan kaçınmalıdır” ,diye yorumlanır..
Herhalde, konu anlaşıldı..
Çuvaldız ise, iğnenin büyüğü ve genellikle çuval dikmekte kullanılır..
Daha geniş manada,“çuval ve çuval gibi kaba dokumaları dikmekte kullanılan, ucu yassı ve hafif eğri, büyük iğne.”
Şimdi, “çuval” kelimesine, takanlar olabilir?..
İçine çeşitli ürenlerin doldurulduğu, kalın ipten yapılan büyük torba..
(Pamuk ya da kenevir ipliğinden, ya da sentetik iplikten dokunmuş, ya da böyle dokumalardan yapılmış büyük torba.)
“İğne, çuvaldız ve çuval” kelimeleri, argoda da kullanılır..
Argo tanımlar için, “yine google dedeye” bakmanızı öneririm..
TOPLUM KÜLTÜRÜ?
Buradan, nereye geleceğimi merak edenler için, birkaç detay sonrası, asıl meseleye geleceğiz..
Unutulmasın ki, “toplumların da, bir kültürü” vardır..
Bu kültür gelenekleri, kuşaktan, kuşağa geçer ve yaşatılır..
Tarihin derinliklerinden gelen ve elene, elene günümüze ulaşan ve toplum menfaatine olanlar unutulmaz ve hala yaşatılır..
Asıl konumuz olan “iğne ve çuvaldız” kelimelerinden hareket ederek, neler söyleyebiliriz?
Bir toplumun, “eleştiri kültürüne tahammülü yoksa”, o toplumun kat-edeceği, daha çok yol var demektir!.
Kısacası, “toplumun sosyal külterel olgusu gelişmedikçe, geliştirilmedikçe, yerinde patinaj yapan araçlar gibi, günlerimiz lak, lak ve dedim dediler ile” geçer!
Yaratan, gerçeklerden ayırmasın!
ÖDÜL TÖRENİ?
Bakınız, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “kendine yakın gazete, televizyon ve radyo çalışanları ödül töreninde”, önemli bir açıklama yaptı..
Ne mi, dedi?
Özellikle, “sosyal medya hesaplarından, sokak röportajları yapanları hedefe koyarak, eleştiri oklarını” sıraladı..
Haklı mı, haklı!
SOKAK RÖPORTAJLARI?
Ayrıca, bu konuda asıl mağdurun kendisi olduğunu da, açık bir şekilde ifade etti ve bu karmaşanın son bulması için, gerekenin yapılması çağrısında bulundu..
Erdoğan, “10. Anadolu Medya Ödülleri” töreninde yaptığı konuşmada, “Eline mikrofon ve kamera alanın kendini gazeteci ve muhabir olarak gördüğü bir ülkede yaşıyoruz. Bu şahıslar sokak röportajı adı altında sokaklarda terör estirmektedir” ifadelerini kullanarak, “yurttaş haberciliğini” açıkça hedef aldı.
Açıklama bu ya, büyük yankı uyandırdı..
Sonra, ne mi oldu?
MUHABİR TUTUKLANDI!
Ne olacak, hemen harekete geçildi..
MHP’nin TBMM’ye sunduğu teklifle, “yalnızca basın kartı sahibi ve yetkilendirilmiş kişilerin sokak röportajı yapabilmesi” öngörülüyor.
Teklife göre, “bu kurallara uymayanlara cezai yaptırımlar” getirilecek.
Aslında, “bir çubuk, bir cep telefonu, bir mikrofon alıp, sokağa inen” ve kendilerini “muhabir, haberci, gazeteci” görenlerden şikayet eden, basın mensubu arkadaşlarımız, o kadar çok ki?
Öyle ya, kim gazeteci, kim haberci?
Bu durumun sorumluları, kimler?
İşte, burayı irdelemek gerek?
YASAKLAR VE CEZALAR?
Ama, bu konuda gazete sahipleri, cemiyetler ve ilgili bakanlıklarda bir şey yapamıyorlar?
“Yasaklar ve cezalar” ile bir yere varılamaz..
Kaldı ki, hemencecik, bir sokak röportajcısı olan İlave TV sahibi Arif Kocabıyık gözaltına alındı ve tutuklandı..
Suçu ise ,malum!
Hakaret!
Kime, malum kişiye?
Gazetecilerin sesini kısalım, alanlara inenleri cezalandıralım, sokağın sesini susturalım, meydanlara yasaklar getirelim, metrolar, otobüsler, trenler çalışmasın, köprüler kapatılsın?..
Bütün gazeteleri satın aldınız ve yandaşlarla nereye vardınız?
Sorgulanmalı ya?
İmkan, var mı?
MUHALİF SESLER?
Velhasıl,” muhalif seslere, bu yeni sistemde yer yok” diyerek, “insanların haber alma, haber yayma özgürlüğüne yasaklar” getirerek, neyi çözebiliriz ki?
“Her vatandaşın anayasal hakkı olan bilgilenme ve haberdar olma hakkını, elinden alırsanız, o zaman Türkiye, bir başka karanlığa” evrilir!
Bu nedenle, her konuda olduğu gibi,“bu konuda da itidalli hareket etmek, kişi hak ve özgürlüklerine saygı göstermek, öfkeyle kalkmamak”, en güzel olanıdır..
“Susturulmuş, sindirilmiş, baskı altına alınmış ülke vatandaşlarının, neler yaşadığını” bilmeyinimiz mi var?
“Vitesi geriye değil, ileri atmak, geleceğe bakmak, insanımızın hak ve özgürlüklerine saygı göstermek gibi, bir mecburiyetimiz olduğu”, unutulmamalıdır..
Bir tarafta, “barış çubuğu sallandırırken, öte yanda kızılcık sobası göstermenin, kime,ne yararı” var ki?
“Terörsüz Türkiye” isterken, “konuşan Türkiye’den” korkmayalım!
Yusuf Cinal yazıyor, 12 Mayıs 2025
KUTLAMA
“Anneler Günü” vesilesi ile tüm annelerin bu güzel günün, en kalbi duygularım ile kutluyor, onlara sepet, sepet karanfiller, yetmez, güller, laleler, sünbüller,mor menekşeler gönderiyorum..
Ellerinizden öperim!
Lütfen kabul ediniz!