Yusuf Cinal
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Masumiyet altında gizli kinler, öfkeler!

Masumiyet altında gizli kinler, öfkeler!

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sevgili okurlar,
“Yaşam” dediğiniz ne ki, işte geldik gidiyoruz!
O türkü de olduğu gibi, belli bir yaşa gelenler için, ne güzel söylüyor Musa Eroğlu;
“Bana ne yazdan bahardan Bana ne borandan kardan Bana ne yazdan bahardan
Bana ne borandan kardan..
Geçtim dünya üzerinden…
Ömür bir nefes derinden…
Bak feleğin çemberinden…
Yolun sonu görünüyor… “
Türkü bu ya, “hayat gerçeklerini” hatırlatır.. “sayılı günlerin tükenmesi, bir yaşamın son bulması, ne acı, ne keder, ne elem yüklüdür”, ne, bilenlere elbet!..
Şurada, “bir nefes alıp verdiğimiz, bir yaşam mücadelesi içinde olduğumuz topraklarda olup bitenler, bizleri derinden sarsar ve bizler hakkında tarihe unutulmamak adına, notlar” düşer!
“Karagözlüm gül gayrı,
İbibikler öter ötmez ordayım!”

Bir türkü tutturup, Akyazı yollarında olduğumuz, genç kızlara mektuplar yazdığımız, menekşeler, güller gönderip, tüm güzellikleri kitap sayfaları, hatıra defterlerinde sakladığımız günler, unutulur mu?
“Bu bir aşktan öte, sevdadır..
Başımızdan hiç eksik olmaz..
Yaza, yaza bitmez dertlerimiz..
İnanın bizde, naz olmaz!..”


DAHA DÜNDE KALDI O SESLER?
Biliriz ki, sevdiklerimiz berzah alemine yolculuktadırlar.. Onların hatıraları, güzellikleri, haykırışları, tutkuları unutulur mu?
“Akyazı’dan yükselir sesler, ta Keremali zirvesine ulaşır, o güzellikler Acella, Sultanpınarı, Karagöl yaylarında horon olur kurulur, Akyazı köylerinde dillerde şarkı olur, suları çağlar, doğruluk ile durulur, Akbalık’ta er meydanı, yiğitler doldurur.. “
“Alta düştüm diye erinme, üste çıktım diye sevinme?
Ne güzel nasihattir ya?
Haydi, Allah dermanlar versin!
Unutulmaz, dünde kaldı, o sesler, nefesler!

GENÇLİK YILLARI İDOLLERİMİZ?
Gençlik yıllarımızın idolleri, “sevgili merhum Naci Fazlıoğlu(oflu), bir başka futbol aşağı Akyazı’nın değeri Fuat Aktürk( Hiristo) ve onların yanında güzel yüreği ile Hacı Aliosman Uygun öğretileri” ile silkeler bizi..
“Efendi olun, yiğitlik sizde kalsın!”
Ne güzel öğütler, ne güzel!
“Futbolları ile gönülleri feth eden Arap Yetkin Bayraktar, Futbolun paşası İhsan Necati Sarı, dev cüssesi ile kalesinde geçit vermeyer Deve Turan ve Akyazı futboluna damga vuran Uşaklı Ahmet, Tivist Osman, Suat Boztepe, bizim kuşaktan arkadaşlarım, yeni nesilden Ali Nail, Cengiz, Mustafa ve diğerleri, hep Akyazı imajına”, katkı yapanlarımızdandırlar..
Sadece, futbol mu?
Sporun diğer dallarında, başarı için kenetlenenlere gençlere ne demeli?…
Hele eğitimde, bilimde, sanatta, kültürde güzelliklere imza atanlarımız?
Akyazı bu, anlatmakla biter mi?

AKYAZI DÜŞMANIMISIN?

Ah, “o efelenmeler, yan yürümeler, çeketi omuza atmalar, ıskarbin ayakkabı ardına basmalar, tesbih çekmeler!..”
Akyazı çarşı içinde sohbetler, buluşmalar, kemençe eşliğinde çarşambaları, atma türküler…
Büyük bir değişim içinde, unutulmaz o günler, “Akyazı’nın terzileri, terzi kalfaları, berber çırakları, demircileri, tamircileri, sanatçıları…”
Hep, dünde kaldılar?!
Öyle ya ” Akyazı düşmanı mısın” çirkin yaftası!
Yaralar bizi!
“Düşman yaratmak” bile, moda olmuşsa?
Vur, gitsin abalıya!
“Akyazı, düşman” bu iki kelimeyi, nasıl yan, yana getirdi genç kardeşimiz?
Nasıl?
Masumiyet altında gizli, kinler, öfkeler?!
Yaz tahtaya, bir daha?
Bir çırpıda silindi, unutuldu, “top sektirdiğimiz, takım elbise kravatlı memurluk, öğretmenlik, gençlik günlerimiz, bir potada kurşun eritip, gazete çıkardığımız Akyazı günleri…”
Nasırına mı bastık, hakerete mi uğradı?
Ne demekse, al sana, “Akyazı düşmanı mısın?”
Bir anlam, vereniniz var mı?
Alt tarafı bir maç eleştirisine, tahammülsüzlük?
Ülkede, bu tahammülsüzlük sadece Akyazı’da değil, her yer vıcık, vıcık!
Nasıl da, ta uzaklara, bizimkisi oldu gıcık?
“Kindarlık, dindarlık, adaletsizlik, tahammülsüzlük” bağlamında, “kutuplaşma, ayrışma!..”

AKYAZI’NIN HAŞİMO AHMET’İ?
Hep aklıma gelir, şu bizim Terzi Haşimo Ahmet!
Kulakları cınlasın, “iğne, iplik” hala elinde mi?
Ya, işaret parmağında terzi yüzüğü?
Bir Akyazı-Gençlikspor maçında tribünde, kaçan fırsatlara yanarak, “moli, moli, moli, bin defa moli” dediği günler, heyecanlar unutulur mu?
Akınspor renklerine vurgun yıllar!
Kim, hatırlayacak ki?
Ah, ulan Gençlik?
Siyah-beyaz Akyazı günleri..
Sayılı Sinemasına abone olduğumuz günler, geceler?

BİR ARA PASI VER?
Ülkede, “adalet yerlerde sürünürken, bizim hak, hukuk, adalet ve sevgi, saygı, centilmenlik aramamız beyhudeymiş”, bir kez daha öğrendik!..
Kimler geldi, kimler geçti bu dünyadan?
Sana mı kaldı yazarım?
Hem de uzaklardan ahkam kesmek, hemşerimizi kızdırmış sın?
“Futbolun sevgi ve kardeşlik, centilmenlik olduğunu söylemek?..”
Allah, başka keder vermesin?
Akyazı’yı, bu yanı ile de seviyoruz..
“Ülkenin en üst liginde kavga, dövüş, hırs, şiddet rüzgarları eserken, bizim ellerde dal, budak kırmasını, kafaya takmanın alemi nedir” bir bilsek?
Bir ara pası ver, yeter?

Kini, öfkeyi, defterden silsek?
Bırak, kafa, göz, kaş yarılsın!..
Karpuz gibi, ortadan bölünsün sevgiler!..
Kulaklarda, “yabancı hakem isteruklar?”
Tribünlere yansıyan istifa sesleri, hangi çuvala sığar ki?
Vicdanlar suskun, bu kimin ayak sesleri?

BİR KÜLTÜRÜN TEMSİLCİSİ?
Hep derim ya, “bir kültürün temsilcisi olmak” zordur!.. Eğer, “bir fikrin temsilcisi iseniz”, işiniz, o zaman daha zordur..
Sevgili öğrencim Engin Şenol İstanbul’da yaşar, “Akyazı imajını” dert edinenlerimizdendir?
İhtiyaç mı, hemen koşar!
Ya bendeniz, “biraz gurbet, biraz Adapazarı, biraz İstanbul, biraz Brüksel, başkalarına tuzlu gelmeye başladı ya”, insan, nasılda şaşar?
Allah başka dert, keder vermesin?
Siz, hatırlamasanız da?
Dert değil!,”
“Akyazılılıkta” kusur etmeyiz!
Bir bilsen, nasıl da, içten, kalpten severiz!
Biraz Akyazı, biraz Alaağaç, biraz Karaçalılık, biraz Taşburun, biraz Boztepe, biraz da Reşadiye, Beldibi, Hanyatak, Dokurcun tadında!..
Tuzu, biberi olmuşuz memleketin!
Sizi mi, bilmem?
“Öfkenize, kininize, inadınıza, güzellikleri” terk etmeyin?
Böyle kusurlu, kimseyi sevmeyin!
Yusuf Cinal yazıyor, 5 Haziran 2025

Masumiyet altında gizli kinler, öfkeler!