Sevgili okurlar,
“Mevsimsel değişimlerin” yaşandığı şu günlerde, yağan yağmurlar ardından, bunaltıcı sıcaklarda geldi
Sakarya, tarihin en sıcak günlerine, “merhaba” dedi..
“İmmkanı”(Parası)olanlar, deniz kıyılarına, yaylalara akın etti, “imkanı” olmayanlar ise, bu bunaltıcı sıcaklarda, bir gölgeye sığınmanın çabası içindeydi.
Kimi de, evinden dışarı adımını atamadı!..
“Mevsimsel değişimler” dedik ya?
O bile, “imkanları” sorguluyor?
“Güneşin, ensemizde boza pişirdiği günlerde, imkanlar” sorgulanmaz mı?
“İmkan”, dediğin ne ki?
Bir küllah, dondurma!..
Bir bardak, soğuk su!..
Bir bardak, buz gibi ayran!..
Dayalı, döşeli evin bir köşesine kurulmuş, bir klima cihazı!
Otomobilinizdeki soğutucu!..
Biraz huzur, güven ve mutluluk!
Arar bulurum seni de, nasıl?
Derin donduruculara koyun beni, yanıyorum..
Bu güneşli günlerde,” parasız hallarım”, üşüyorum!
Yorganlara sarın beni!
AYAĞI YORGANA GÖRE UZATMAK HA?
Nerede kaldı o, “ayağını yorganına göre uzat”, nine öğütleri?
Olmadı, bir deniz kenarında, şemsiye altında keyifli bir gün..
Bronzlaşmak için, üzerimize bocaladığımız kremler, güneş yağları..
Şöyle, sere serpe uzandığımız şezlonglar..
Ah ulan, şimdi Bodrumda olmak vardı!?
Olmadı, “Didim, Kuşadası, Fethiye, Datça, Foça, Akçay…
Az ötede Antalya, Kemer, Side, Manavgat..”
Karasu sahillerine bile razıyım da..
Nasıl olsa, bu yıl tatile gidemiyoruz!
Ey dostum, arkadaşım, şöyle deniz manzaraları selfiler at..
MEVSİMSEL DEĞİŞİMLER?
Bilmem kaç beygir gücü moturlu yatımız olsa, maviliklere açılsak, sen o zaman keyfimize bak..
Dedim ya, “mevsimsel değişimler”, bacak, bacak üstüne at, bir türkü tuttur, bir de cigara yak!(Cigara sağlığa zararlıdır..)
Neyimize yetmiyor, “Kaynarca, Karasu, Kocaali, olmadı Kefken, Kumcağız, Kovanağzı, Kerpe” sahilleri..
Deniz, kum, güneş!..
Tatilin simgelerini, çoktan unuttuk!
Daha ucuzuna bizi bekler, “Maden deresi, Sakarya boyları, Taraklı Karagöl, Akyazı Acella, Sultanpınar, Keramali” yaylaları..
İSTANBUL BEKLER BİZİ?
Ah ulan, şimdi İstanbul’da olmak vardı..
Eminönünden, ne güzel görünür Galata kulesi..
Sultanahmet, İstiklal Caddesi, Taksim, neresi keser seni güzelim?
Son seferi bir geminin, adalara kaçsak, günü birlikte yaşasak?
Ucuzuna bir boğaz turu..
Çay eşliğnde simit, boğazı seyretsek?
Şöyle güvertesine çıkıp, martılara el sallasak..
Ah ulan imkanlar, imkansızlıklar!..
Gözlerimin feri gitti, bel bükülür, yaş geçmiş, başa bela dermansızlıklar!..
“Mevsimsel değişimler”, baş döndürür, cepte para yok, plansızlıklar, programsızlıklar..
NEREDE AĞIRLAYAYIM SENİ?
Nerede ağırlayayım seni, cancağazım?
Sapanca yamaçlarında, bungalovlara ne dersin?
Beş yıldızlı oteller, emrine amade!
Alıp, Kartepe’ye götüreyim seni?
Yoksa, bir ıhlamurun serin gölgesi, yanıbaşında su, kuş sesi?
“Mevsimsel değişimler”, alır götürür bizi, hayaller ötesine!
Ah ulan, şimdi Bodrum’da olmak vardı..
Bir teknede, sen ve ben!
“İmkan dediğin”, ne ki, cep delik, çepken delik, her günümüz dardı!..
Hayallerde mi, parayla?
Bir sahil, bir adam ve Karasu Bodrum’da Nazım!
Şiirler söyler rüzgara karşı..
Olmadı türkülere arkadaş!
Alın sizin olsun, züğürt tesellisi, Adapazarı’nda uzunçarşı!
Atatürk bulvarında, bir aşağı, bir yukarı..
Gezin, gezin, parasızlığa üzül!
Böyle günlerde, yine imdada yetişen yardı..
UMUTLARI BİR ZARFA KOY!?
“Umutları bir zarfa koy”, adresine gönder..
Sağ yanım boş, olmadı, sol tarafa dönder..
Emekli umutlar, bitmez bekleyişler, gaz bedava, ışıklar bir yanar, bir söner!
Klimalar çalışmıyor, komşum ne haber?
Askıda ekmek, beklenir, ekmek arası döner!
Bizi de aldattı ya, “mevsimsel değişimler!”
Güneş sıcaklığı mı, yağmur ıslaklığı mı istenir?
İstemem, bir şemsiye yeter!
Korusun bizi güneşten, hemi yağmurdan..
Yollar asfaltlanır, kurtulacağız tozdan, çamurdan..
Ah ulan, bu yazda Bodrum’da olmak ta vardı!
ÇALSA KANDIRALI?
Çalsa Kandıralı, oynarım, demem, alan dar!
Yine günü kurtardık, paramız cebimizde kar
Söylese Ferdi Tayfur,
“Fadime’nin düğününde halay çekelim..
Hadi, köyümüze geri dönelim..”
Ne ümitle geldik, koca şehire,
Allah sonumuza hayır getire!
Alacaklı haciz koymuş Bekire!
Aboo, hadi gel köyümüze geri dönelim!”
Hatırladınız değil mi, bu güzel ibretlik şarkıyı?
YÜCE’DEN RAYLI SİSTEM MÜJDESİ!
Neyse, gevezeliği bırakıp, sadete gelelim:
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, Ankara’dan eli boş dönmedi..
Yeni umutlar, yeni projeler ile yüreğimize su serpti..
Haberi okumadınız mı?
Sakarya’da, raylı sestemli tanışıyor..
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, “Ankara’da şehri temsil eden AK Parti Milletvekillerimiz Murat Kaya, Ertuğrul Kocacık, Geyve Belediye Başkanımız Metin Atalay, Sakarya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcımız Ali Oktar ile birlikte çok önemli temaslarımız oldu.
Bizzat ben ve kurmaylarım Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Sayın Abdülkadir Uraloğlu ile görüştük.
Sakarya’mızı ulaşımda çağ atlatacak olan ve vatandaşlarımızın çok istediği şehir içi raylı sistem ilk etabı Kampüs-Çarşı hattını sayın bakanımız gündemine aldı” dedi.
Eh bu haber üzerine, halay çekilmez mi?
Bitti mi?
Hayır, hayır!?
AĞIZLARDA BİR TAT, NEHİR ÇİKOLATA!
Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından hizmete sunulan Nehir Çikolata’nın, kurdelesini kesen Başkan Ekrem Yüce, Nehir’in Büyükşehir’in “en tatlı projesi” olduğunu ifade ederek, “Aklınıza gelecek en lezzetli ve özel çikolatalar raflarda sizi bekliyor. Bu markaya sahip çıkan tüm Sakarya’ya şükran borçluyuz” diyerek, açılışta, “bizzat el emeği dolgulu, truff ve dökme çikolataları” satışa sundu.
Bu iki güzel haber ile elbette sevindik..
Çikolataların başkenti Brüksel’den artık, dostlar için zahmete katlanarak, çikolata getirmeye gerek kalmadı..
Çikolataları Nehirden alıp Brüksel’e götüreceğiz..
İnşallah kalitesi ve fiyatı, ağız tadı ile Sakarya’nın kalıcı bir markası olur, Nehir Çikolata..
Hayırlı ve uğurlu olsun!
BELÇİKA ÖRNEĞİ?
Bu çikolataları, fındık ile buluşturmak, lezzetli kılmak gerek..
Sakarya’nın bu manada,” Belçika örneğinden”, alacağı çok dersler var..
Sakarya’da, “birbirinden farklı marka lezzetlerin hazırlanması, satışa sunulması, hem Sakarya’ya, hem de ülke ekonomisine, şüphesiz büyük girdiler”, kazandıracaktır..
Emeğe olanları tebrik ederiz, hayırlı olsun!
Yusuf Cinal yazıyor, 17 Temmuz 2023