Sevgili okurlar,
Türkiye’nin başına bela edilen “ terör olgusu” ile mücadelede, elbette devletimizin, “caydırıcı, cezalandırıcı ve hatta öldürücü darbe vurma, sınır ötesi operasyonlar düzenleme, terör odaklarını temizleme, yok etme hakkı” bakidir..
-İşte İsrail, bu hakkı, masum, savunmasız insanlara karşı tepe, tepe kullanıyorsa, Türkiye’nin de bu hakkı, yadsınamaz bir gerçektir..
-Bu hakkı, Amerika Birleşik Devletleri(ABD), dünyanın her köşesi ve noktasında, yine tabir bu ya, tepe, tepe ve fütursuzca kullanabiliyorsa, bizim elimiz, kolumuz bağlı oturmamız beklenemez..
-Ya Rusya?
-Onlar, bu konuda geri kalırlar mı?
-Şurada gözlerimiz önünde Kırım’ı işgal edip, Ukrayna topraklarında, hak talebinde bulunarak, milyonlarca insanın sürgüne çıkmasına ve ölümlere neden olunmadı mı?
-Şurada Avrupa’nın ortasında Sırp ayrılıkçıların, katliamlarını, soykırıma varan etnik temizleme operasyonlarına, ne demeli?
Hani, ”Irak’a, özgürlük, demokrasi gelecekti”, ne oldu?
-1 Milyon 500 Bin kişinin hayatına mal olan Irak’ın bölünmüşlük haline görenler, o despot lider Saddam Hüseyin dönemini neden özler oldular ki?!
Peki Suriye!
Dilim, gerçekleri söylemeye varmıyor?
Her şey, gözlerimiz önünde cerayan etmedi mi?
EL KAİDE,TALİBEN, DEAŞ?
-Ya Afganistan?
-Bu El-Kaide ve Taliban’ı, DEAŞ’ı yaratan ABD’nin, Suriye’de, Libya’da, diğer ülkelerdeki operasyonlarına ne demeli?
Bu hafıza tazelenmesinden sonra, “ülkemizdeki gelişmeleri, iyi analiz etmeli ve özellikle terör ve terörist noktasında, Türkiye’yi hedefe koyanlar karşısında, elimiz boş oturacak” değiliz ya?
Türkiye’nin bulunduğu coğrafyanın, stratejik konumu belli..
Güney’de,” bir İsrail İmparatorluğu için, temeller atılırken, bizim içte, birbirimizi yememiz, didişmemiz” kabul edilemez!?
Hele de, bu topraklarda, bir “Terörist an” kurulma çabalarına, kayıtsız mı kalacağız?
ABD’nin, birden fazla üs kurduğu ve İstiklal
Mücadelesinde , Anadolu topraklarına çıkarak, büyük bir vahşete sebebiyet veren Yunanistan’ın, “Ege adaları konusundaki tavrı kadar, Kıbrıs’ta karşımıza dikilmesi, Kıbrıs Rum Kesimi’ni, bize karşı kullanması”, kulak arkası edilemez!
Mavi vatanda, yaşanılanları bilmiyor muyuz?
TÜRKİYE KARŞITI?
Ya, Kafkasya’da ki gelişmeler?..
“Rusya gerçeği “ ile birlikte, burada tarih boyunca başımıza dert edilen Ermenistan’ın, tüm dünyada “Türklük, Türkiye karşıtı” çalışmalarını, kim görmezden gelebilir ki?
Türkiye’de, AK Parti iktidarı ile birlikte, yaşanılan FETÖ Darbe Kalkışması, “ülkemizdeki demokratik temayülleri derinden sarstığı gibi, Cumhuriyet’in temel esaslarını, Laik, Sosyal Hukuk Devleti anlayışının da dibine dinamitler “koymadı mı?
Sözde, “Hizmet Tarikatı” arkasından kim çıktı?
TARİKAT VE CEMAATLERE TAVİZ?
Bu süreçte, siyasi Saiklerle, “yeniden tarikat ve cemaatlere, bazı vakıflara, devlet ile işbirliği konusunda, yeni politikalar izlenmesi, içteki birlik ve beraberliğinde, iyice bozulmasına sebebiyet” verdiğini söyleyenler, haksız değiller?..
Neden mi?
Ortada yaşanmış, acı gerçekler varda ondan!
Siyasetin dayattığı, “öç alma, kin ve öfke ile geçmişi sorgulama, ders verme anlayışı ve birlikte kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı uygulamaları da, Türkiye’nin önünde, artık terör olgusu kadar, tehdit olarak görenler, elbette gelecekten endişe ve kaygı” duymaktadırlar..
Haksız değiller hani?
TECRÜBE VE DENEYİMLER?
Son, “Kuzey Irak, Pençe-Kilit Operasyon bölgesindeki, terör saldırıları ile birlikte, 21 Mehmetçiğimizin şahadeti ve yaralı askerlerimizin durumu, Türkiye’de aklı-selim düşünceye sahip kesimi de” bir kere daha, harekete geçirdi..
Bu kesimin, yüksek telden, radyo, televizyon ve gazetelerdeki görüş ve düşünceleri, hafife alınacak türden değildir?
Gerçekten, “Kuzey Irak ve Suriye sınırında”, neler olup, bitiyor?
Bunları, Türk Milleti bilmelidir!..
Sadece “ vatan sağ olsun” diyerek, çadırlara, yıkık, köhnemiş evlere, bayrak asmakla, halkı ikna etmiş olmazsınız!?
Sonunda, “şehadet şerbetini içenlerin” ailelerinin olduğu kadar, bu milletinde evlatlarının akıbeti hakkında, bilgi sahibi olma hakları vardır..
Bir, iki parti liderini arayarak, bilgilendirmek, diğer liderleri bilgilendirmemek, ülkenin birlik ve beraberliğine zarar vermez mi?
Bu önemli, “milli konu, neden siyasi malzeme” yapılır ki?
Neyse ki, o haber geldi..
Bugün,TBMM’nde, ilgili bakanların bilgilendirmede bulunacağı duyuruldu..
Niye imtina edilir ki?
HAMASET NUTUKLARI?
Bir kere, “şu hamaset nutukları atmaktan” vaz geçelim!..
Burada, mevzubahis olan, vatan topraklarıdır, ülkemizin bekası ve geleceğidir!..
Türkiye’nin,” konumu itibarı ile terör kıskacında olduğunu” bilmeyen mi var?
Dün, “başımıza bela edilen, PKK Terör örgütüne, bugün, yeni terör örgütleri eklenirken, bu örgütlere arka çıkan, onları açık ve net himaye eden, destekleyen, donatan, devletlerin varlığını, kim inkar edebilir?!
Bunlar biliniyor da, ne yapabiliyoruz ki?
HANİ, İKİBUÇUK EŞKİYA İDİ?
Buralara, “iki buçuk eşkıya” yaklaşımından geldiğimizi unutmadık!..
“Bir koyup, iki alacağımız, Şam’da Cuma namazı kılacağımız, sınırlarımızı genişletme” hayalleri, kurulan yıllar, çok gerilerde kaldı..
Acımız büyük, yüreğimiz yanıyor!..
Artık, Türkiye olarak, hem içte, hem dışarıda ve özellikle operasyon el girişimlerde, çok ince ayarlara dikkat etmeliyiz!..
Önceki yazımda işaret ettiğimi gibi, “iç cephe birlikteliği” çok önemli..
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, bu tarihe mal olan, ders niteliğinde ve kulağımıza küpe olacak sözü bağlamında, hareket etmezsek, vay halimize?
İşte Devletin zirvesinde, ”güvenlik toplantısı” gerçekleştirildi..
45 Dakikada, ülkenin iç ve dış güvenlik hususu enine, boyuna, masaya yatırıldı öyle mi?
İnanılır gibi değil, 45 Dakika Türkiye ve güvenlik?
KENDİSİ BİLİR DE?
Tam, bu acılı, yaslı günlerde, suskunluğun zirve yaptığı, duygusallığın yaşandığı, gözyaşlarının oluk, oluk aktığı bu günlerde, Büyük Birlik Partisi(BBP) Genel Başkanı Mustafa Desteci’nin, ayrıştırıcı açıklaması ve paylaşımına ne demeli?
Yani, ”terör üzerinden, siyasi çıkar devşirme anlayışı, nemalanma durumu” yakıştı mı?
Bu kadar siyasi partiyi, genel başkanlarını, yönetimlerini ve bu siyasi partilere oy verenleri “hain ilan etme hakkını” muhteremlere kim verdi?
Bu, düpedüz, “bölücülük” değil de nedir?
“Dini ve milli duyguları siyasete alet edenlerden sonra, şimdi terörü, teröristi siyasetine alet edenlere” ne demeli?
Vaktinde, “FETÖ güruhlarına övgü düzenlerin, HÜDA-PAR ile yan, yana gelenlerin, samimiyetsizliğini” bilmeyen mi var?
Kendisi bilir de, yakışmadı!
ÖFKE İLE KALKAN?
Öyleyse, bu yapılan nedir?
Biz biliriz ki, “öfke ile kalkan, zarar ile oturur!..”
Terörü, sırf askeri tedbirler ile bitirmek mümkün değildir!?
“İnlerine gireceğiz, terörün kökünü kazıyacağız, kanı yerde kalmayacak..” türünden, hamaset nutukları atmanın da, artık modası geçti..
Suskun kalarak, teröre, teröriste,işbirlikçilerine, milletçe cevap vermemiz, daha iyi sonuç vermez mi?
YENİ SİYASETLER?
Milletimizin suskunluğunu, yanlış anlayanlar bilsinler ki, “vatandaşımız, pek ala olup, biteni iyi takip ediyor, her şeyi sorguluyor, neler olup bittiğini öğrenmeye” çalışıyor..
İşte, bu noktada, “yeni siyasetler“ gerekli..
Eğer, “Türkiye olarak, sırf işi askeri tedbirler ile terörün üstesinden gelmeye çalışır, bu işin içte, siyasi, sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve kültürel ayağını ihmal edersek, bu terör belası ile daha yıllar boyuuğraşacağız” demektir..
BİLGELER SÖYLÜYOR?
Vakit geçirmeden, bir yerden başlamamız, daha etkin tedbirlere başvurmamız, ülkemizin, insanımızın geleceği için önemlidir.
Bunu çıkıp, Amerikalılar mı, Avrupalılar mı, Ruslar mı, İngilizler mi, söyleyecek?
İşte bunu, memleketine bağlı, vatanını, insanını sevenler açık ve net söylüyor;
-Kaldı ki, “ülke içinde, kucaklayıcı ve kuşatıcı birliktelik için”, zemini,bu yerel seçimler öncesi hazırlayabiliriz..
-“Kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı dili”, mutlaka ama, mutlaka terk etmemiz gerektiğini, söylememize gerek varmıdır?
“-İç cephenin sağlam tutulması için, kalıcı bir sevgi ve saygı bağlamında, birbirimize güvenerek, barışçıl buluşmalar sağlayarak, acılarımızı birlikte yaşayalım ve başka acılar yaşamamak için, terör, terörist bağlamında yapılması gereken birlikteliği” yapalım..
-Siyaset içinde olan ve halkın oyları ile seçilenleri, tu-kaka etmeyi bırakalım, bu konuda, kin ve öfke ile değil, itidalle, sukunetle, gerçekler etrafında buluşarak, çözümler üretelim..
Şehitlerimize ağlamaktan, gözlerimiz şişti!
Lütfen, cenaze törenlerinde buluşmaya, birlikteliğe özen gösterelim!
Ayrılıkta azap olduğunu, bilmeyinimiz mi var?
TERÖR SARMALI?
Yoksa, “bu terör sarmalından, bu şekilde kurtulmamız, sıyrılmamız”, mümkün değildir!..
Zira, “düşmanın hedefi büyük, istemleri daha büyük, dolayısıyla, vatan topraklarının tehdit ve tehlike altında olduğunu” , bize uzaylılar mı hatırlatacak?
Öyleyse, “içte birliktelik” yapmaktan, başka çaremiz mi var?
“Vuralım, asalım, keselim, hapse atalım, alalım, eski yerleri, demenin faturası, bedeli büyük” oluyor!
Gidişat, hepimizi derinden sarsıyor!
Çadırlarına, evlerine bayrak asılmayan ve seferde olan askerlerinin, arkada gözü olmadığı bir Türkiye, hepimizin de özlemidir..
Türkiye’nin, bunu başaracak gücü var!
Bu gücü, bu ruhu, bu iradeyi harekete geçirmeliyiz!
Bu ülke, bu topraklar, bu bayrak ve insanlar bizimdir, bizdendir!
Başka türlüsü, yalan!
Yusuf Cinal yazıyor, 16 Ocak 2024