Sevgili okurlar,
Güne ilk notu, İstanbul Gaziosmanpaşa’da, jimnastik spor salonu olan, hemşerim, köylüm, aynı zamanda Vücut Geliştirme ve Bilek Federasyonu 2.Başkanı Hasan Aydın düştü:
“Selamünaleyküm,
Allah’ım, bu yeni günü bize hayırlı ve bereketli kıl!..
Bizi her hayra yakın, şerden uzak eyle!
Nasibimizi, bize kolayca ulaştır..
Maddi, manevi hayırlı kapıları aç..
Mutluluğumuzu ve huzurumuzu, sağlığımızı daim eyle!
Allah’ım amin, hayırlı sabahlar..”
Öyle ya, Hasan Aydın, “hemşerim, köylüm” diye yazdım..
Yeterli mi?
Elbette değil?..
Ama, “bu devirde, komşuluklar, akrabalıklar, dostluklar da”, başka bir boyuta evrildi!..
Nasıl evrilmesin?
MERTLİK BOZULDU?
Köroğlu’nun söylediği gibi, “Delikli tüfek icat oldu, mertlik bozuldu” sözü bile, havada kalır..
Uzatmayalım?
Hasan Aydın, “İstanbul’da yaşayan ve önemli günlerde, tatillerde, Akyazı Alaağaç Köyü’ndeki hanelerine gelir, baba ocağını şenlendirip, komşularına, arkadaşlarına, dostlarına hal hatır sormayı”, ihmal etmez..
Merhum babası Asım Aydın, genç yaşta, geride eş ve çocuklarını bırakıp, Hollanda’ya çalışmaya gitti..
Hollanda’ya ilk giden ve karda iz yapanlarımızdandı..
KÖYÜME DOKUNMA?
“Alaağaç Köyü’de, hani mahalle oldu ya”, bu durumu hiç, ama hiç, içime sindiremiyorum?
Neden mi?
Avrupa’nın koca ülkeleri bile “köy” statüsünü korurken, biz bir çırpıda “köyleri, mahalle ” yapıverdik ya, helal olsun!
“Siyasetin ayak oyunları ya”, geç gitsin?
Ama, bu işe Sakarya’da kafa yoranlarımızda var?
“Köyüme Dokunma Platformu” altında hemşerim, dostum Mecdi Cengiz ve arkadaşları bir araya gelerek, “Kırsal Kalkınma Programı” gereğince, köylerini geri istiyorlar..
Her nedense, başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, ilçe belediyeleri, bu istem karşısında ” sağır kulak üzerine yatmayı” tercih edip, “yanisi, mahalle olan köyleri geri vermek” istemiyorlar?
Bu da, bir siyaset güya?
Sevsinler, siyasetinizi?
Köylünün elindeki tüm kazanımları al, “kepçe, kamyon, çöp, su bağlamında, köye hizmet” ha?
Anlayan varsa, beri gelsin?
AKYAZI ALAAĞAÇLI?
Uzatmayalım, “Alaağaç Köyü’nde Aydın Ailesi,(Sülalesi)” kalabalık ve etkindir..
Muhtar bile, çıkarmışlardır..
“Muhtar Aydurrahman Aydın, bir bilge insan Yusuf Aydın, oğlu, Kozacılığın önderlerinden Galip Aydın, bir başka fötr şapkalı, Cumhuriyet beyefendisi Arslan Aydın, sesi ile yaramazlık yapan çocukları ürküten, bir gönül adamı Şemsi Aydın, ailenin genç kuşakları, birlikte top oynağımız Dursun, Eşref, Şeref Aydın ve diğerleri hatırladıklarımdır..
Beri yakada, Karaçalılık Köyü’nde market işletmeciliği ile hizmet verdiği kadar, iki köyün sıhhıyecisi Ali İhsan Aydın’ı” unutmak olur mu?
Mevla’m rahmet eyleye!
Dizlere kadar karlı Mart aylarında, evimize kadar gelip, hasta olan kardeşim merhum Celal’a iğne yapması unutulur mu?
Ne özveri, ne komşuluk, ne iyilikseverlik, ne?
İSTANBUL’DA BİR AKYAZILI?
Evet, Sevgili Hasan Aydın, geçtiğimiz günlerde, ağabeyimiz iş insanı Yılmaz Çetin ile “çat kapı Adapazarı’ndaki hanemizi” şereflendirdiler..
“Ordan, burdan, memleket hallerini, hal ve gidişatı” konuştuk..
Hoş sohbet, dakikalar geçirdik..
Haftasonu itibari ile İstanbul’da, “Sakarya’nın bir başka değeri, eski emektar futbolcularımızdan, Fenerbahçe ve Beşiktaş altyapı hocalarından Cengiz Aydın ile muhterem annesi Nuran anneyi, kızları Nermin ile Nurhayat’ı, Fulya’da” ziyaret ettik..
Bir çay içimi de olsa, hasret gidermek, eski komşuluk, dostluk ve güzel günleri yaddettik..
Şimdilerde, TOKİ kayya kuyusu evlerin, dar odalarında aranır ya?
Bulana aşk olsun!
Ah be günler, komşuluklar?
AKYAZI’NIN BİR GÜZEL YÜZÜ?
“Dağ, dağa kuvaşmaz, ama insan, insana kavuşurmuş!..”
Yıllar sonra buluşmak, ne güzellik idi..
Bu güzel sohbete, eşim Fatma Cinal’da, telefon ile katıldı..
Tekrar buluşmak üzere, sözleştik..
Dedim ya, “güne not düşenler arasında, Akyazı’nın bir güzel yüzü, değeri Işık Helvacıoğlu’da” var..
Kardeşim Hüseyin Cinal, Ona,” toprağım” diye seslenir..
Bu toprakların, ne güzel değerleri var, ne güzel..
Işık Helvacıoğlu, “bir Cumhuriyet kızı, bir Atatürk sevdalısı”, yazmasam olmaz!..
O da, güne bir şiir düşmüş!
GÜN BULUŞMALARI?
Hem de “Euro Gün” buluşmasından..
Vay, be, artık günler bile,” Lira üzerinden değil, ya Euro, ya Dolar, ya da Gram altın” üzerinden oluyor..
Nereden, nereye değil mi?
Yaparsa, kim yapar?
Şiire mi gelelim?
“Arada, aklına gelirsem yaz bana, olur mu?
Ya da, öylesine durup, dururken,
Yaz işte,
Ne olursa, olsun yaz..
Ne yazdığının, bir önemi yok..
”Nasılsın” yaz mesela,
Bende ”Şimdi daha iyiyim”
diyebileyim sana,
”Neden” dersen de,
”Çünkü sen geldin” derim muhtemelen..
O yüzden, arada yaz, sen bana,
Yaz ki..
Orada olduğunu bileyim,
Nasıl olduğunu bileyim,
Benim dünyam..”
( Şiir alıntı..Yazarının adını bilen yazsın, hatırı kalır!)
Az kalsın, unutuyordum?
Sevgili Cengiz Aydın’ın kardeşi Nermin Aydın(Tahmazoğlu), beste tadında şiirler yazar..
Yazdığı şiirlerinin, bestelendiğini biliyormusunuz?
KEŞKELER?
Güzellikleri, dostlukları, arkadaşlıkları, komşulukları, hasreti, buluşmaları yazmaya devam..
Sabahın ilk “alosu” ile Dokurcundan “günaydınlara ortak olan” okul arkadaşım Yaşar Yaman, güzel sözlerin ve sağlık dileklerin için teşekkürler..
Ya kadim Dostum, Mansur Yılmaz?
“Günaydnılar dostum!
Ne güzeldir, “gününüz ayın, sofranızı bereketli ve günleriniz hoş olsun” demek!
“Keşkelerden” kurtulup, “güzelliklerde buluşanlara” selamlar ve “haftanız sağlıklı” olsun!
Yusuf Cinal yazıyor, 4 Ağustos 2025