Yusuf Cinal

Ruhunu yok ettiğimiz hizmetler, etkinlikler?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sevgili okurlar,
Bir yandan yağmurlar, bir yandan yangınlar ve bir yandan da sıcaklar, gündelik konuşmalarımızda baş sırayı alsa da, hayat pahalılığı ve siyasette seçimlerin kapıya dayanması gündemimizden hiç gitmiyor..
İşte böyle bir yaşamın içinde yuvarlanıp giderken, fabrikalar yerine yapılan “millet bahçelerinde” yuvarlanıp, yatanların keyfi yerinde midir acaba?
O “millet bahçeleri ki, o belediye alanları, meydanları ki, bir köşesine keyfen kondurduğumuz ticarethanelerin, o çevrede ticaret  yapan, vergisini verenleri nasıl etkilediğini hiç düşündük mü?

YAPARIZ, OLUR BİTER!
Biz belediyeyiz ya, “yaparız, olur biter” anlayışı ile ticarete soyunan ve hatta, çiftçiye rol model olması gereken belediyelerimizin, üretimde çiftçimize rakip olmasını bir türlü anlamayan, anlamak istemeyenlerin çoğunluğu sizi hiç düşündürdü mü?
“Balık tutmasını öğretmek yerine, balığı tutmaya kalkmak” rekabeti, belediyeleri, kendi hizmet mecrasından alarak, farklı bir misyon ile donatmak, bu son yılların ortak anlayışı olarak karşımıza çıkıyor..
Mevcut siyasi iradenin ortadan kaldırdığı,” Yol, Su Elektrik (YSE)” kurumunun işlevinin belediyelere verilmesi, hizmetin daha da siyasallaşmasına neden oldu..
Bir devlet kurumu olarak YSE’nin, belediyelerin hizmetine verilmesi, işin rengini yani, siyasallaşmayı ve bu bağlamda hizmet dağılımını ve öncelikleri de siyasallaştırmıştır..
“Yol yapıyoruz, asfalt döküyoruz, kanal açıyoruz, kaldırımları yeniliyoruz, kanalizasyon ve diğer altyapıların..” belli bir kısmı belediyelerin uhdesindeyken, şimdi belediye alanları, “köylerin mahalle yapılmasından” sonra genişlemiş, belediyelere büyük yük ve önemli siyasi aidiyetler  sunulmuştur..

MERKEZ SİYASET ANLAYIŞI?
Daha önceleri “merkez siyasetten” şikayet edenler, merkez dışındaki hizmet alanlarını ise merkezde toplamayı, siyasi anlayışlarının bir tezahürü olarak, oraları da yönetmeyi, oralara da belediyeler eli ile hizmet getirmeyi, yani bir bakıma valileri, kaymakamları devreden çıkarmayı, YSE hizmetlerini, “kendi velinimetleriymiş gibi oy topladıkları kesime sunmayı” yeğlemişlerdir..
İşte İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Mersin, Muğla ve diğer illerde belediyeler, “bu anlayışın yarattığı memnuniyetsizlik nedeni ile kaybedilmiş, bununla beraber, siyasete getirilen kutuplaşma ile vatandaşların bir bölümü oy deposu” haline getirilmiştir.

KÖY YAŞAMI VE RUHU YOK EDİLDİ!
Oysa, “köy yaşamı ile belediyelik olan il, ilçe ve beldelerin arasında büyük yaşam farkları” vardır..
Belediye sınırları içinde hayvan besleyemez, tavuk çiftliği oluşturamaz, hatta tavuk kümesi bile bulunduramaz, komşularınızı, kamusal düzeni rahatsız edecek uygulamaları gerçekleştiremezsiniz!..
İl’in, ilçe’nin, beldenin kuralları, “köylerin mahalle” olması ile değiştirilmiştir..
Köy geleneği ayaklar altına alınmış, köydeki “muhtar, imam, öğretmen” dengesi bozulmuş, hatta köylerdeki eğitim, merkezlere taşınmış, köy çocukları yeni “taşıma sistemin kurbanı” haline getirilmişlerdir..
Köy yaşamı, farklı bir hayat biçimini ihtiva eder..

ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA?
Her köyün farklı, gelenekleri, kültürü ve adetleri, bu bağlamda “mahalle” statüsü içinde eritilmiştir..
“Orda bir köy var uzakta,
O köy bizim köyümüzdür..
Gezmesek te, tozmasak ta,
O köy bizim köyümüzdür”
diyen  şair Ahmet Kutsi Tecer’in anlattığı o köy, bizim Geyve ilçemizin köylerinden biri olduğunu kaçımız biliyoruz ki?
“Akyazı’nın içinden, Alaağaç’a gidelim..
Soğuk, soğuk suları, ayranından içelim..
Çalışkandır insanı, güzelleri seçelim..
Buğdayı başak ,başak, hep birlikte biçelim..”
dizelerinde dile getirdiğim gibi “Akyazı merkezi ile köyleri nasıl yakınlaştırır, buraları nasıl köy statüsünden” çıkartırsınız?
Belki, bu durum size hep seçim kazandırır ama, “ya ayaklar altına aldığınız gelenekler, o engin kültür ve anlayışları yok etmek, yarın büyük sorunlara vesile olacağını tahmin edememenin faturasını hesaplamamak” demektir!

KÖY YAŞAMI, EROZYONA UĞRADI!
Ama gel gör ki, mevcut siyasi anlayış içinde, ”köy yaşamı da erozyona uğratılmış, vaktiyle kendi suyunu getiren, kendi çöpünü toplayan köylerde, vergi kapsamına alınmış, hele de imar izinleri, diğer hizmetler, bu alanlarda ev yapacaklara yeni yükler” getirmiştir..
-Peki, bu bağlamda köy tüzel kişiliği ne olmuştur?
-Köy meraları, köyün hizmet binaları, odaları kime, kimlere tahsis edilmiştir?
İşte bir köy geleneği ve kültürü olarak zamanın pehlivanlarından ve Kırkpınar ağalarından Zülküf Karabulut’un ve köy ihtiyar heyetinin ve sinemanın küçük yıldızı “Ayşeçik”(Zeynep Değirmencioğlu) adına düzenlenen “Akyazı Akbalık Yağlı Pehlivan Güreşleri’nin” bu yıl 57. Kazasız, belasız gerçekleştirilmiştir..

BÜYÜK BİR PANAYIR ALANIYDI?
Bu güreşler, “salt bir güreş organizasyonu olmaktan öte, at yarışlarının yapıldığı ve  seyyar esnafın buluştuğu, yöre halkın yanı sıra, çevre illerden gelenlerin kaynaştığı bir etkinlik olarak, bir panayırı da” andırıyordu..
Köy geleneği ve kültür içinde, kaymakamlık, belediye, halk eğitim merkezi tarafından, o yıllar gerçekleştirilen bu etkinlik, anlaşılıyor ki, “merkeziyetçi anlayışla”, Sakarya Büyükşehir Belediyesi ile Akyazı ve katılımcı firmaların, ağanın katkıları ile düzenlendiği anlaşılıyor..
“Ruhu alınmış”, salt güreşler ile gerçekleştirilen “57. Akyazı Akbalık Yağlı Güreşleri”, aynı zamanda bir geleneğin sürdürülmesi bakımından önem arz ederken ,bölgenin de adının duyurulmasına, bölge turizmine, sporuna da şüphesiz katkı sunmuştur..
Daha önceleri, “Kırkpınar Güreşleri öncesi, bir sınav yeri olarak kabul edilen Akyazı Akbalık Güreşleri”, bu yıl Kırkpınar sonrasına alınmış ve Kırkpınar Başpehlivanı Cengiz Şimşek güreşlerden sakatlığı nedeni ile çekilmiştir..

ZÜLKÜF KARABULUT VE ORDTULU MUSTAFA GERÇEĞİ!
Yeni, genç pehlivanları, ata yadigârı güreşe kazandıran bu tip etkinliklerin desteklenmesi, teşvik edilmesi çok önemlidir..
“Biz yaptık, oldu, bitti” anlayışı ile yapılan ve “ruhu, kültürü” önemsenmeyen bu ata yadigârı güreşlerde, güreşlerin kurucuları merhum “Zülküf Karabulut, Ordulu Mustafa Bük
acaba hatırlandı mı?
-Bu güreşlerde kol bağlayan, yaşayan güreşçiler ile bu güreşlere büyük emeği geçenler hatırlanıp, davet edildi mi?
-Lütfedip, bu güreşlere adını veren Akyazılı film yıldızı Zeynep Değirmencioğlu, hatırlandı mı?
-Ankara’da önemli görevlerde olan Akyazılı hemşerilerimiz, bu güreşler için çağrıldı mı?
-Bu güreşlerin tarihi tutan sevgili öğretmen arkadaşımız, gazeteci meslektaşımız Kenan Certel’in arşivinden bir fotoğraf sergisi düzenlense iyi olmaz mıydı?

ORTADA CİRİT ATANLAR?
Kısacası, söylenecek  çok şey var ama, yine de organizasyonun düzenlenmesine katkı sunanları tebrik ederiz..
İnşallah gelecek yıl, “siyasilerin ortada cirit attığı, boy boy resimler çektirdiği, buradan siyaset adına bir nema beklentisi içinde olduğu güreşler değil, etkinlik bir kültür şölenine” dönüştürülür..
Lütfen, bu etkinliklerin de, “köylerin ruhunu yok ettiğimiz” gibi içini boşaltmayalım!?
Yusuf Cinal yazıyor, 19 Temmuz 2022 Brüksel
TAZİYE!
Pençe-Kilit Operasyon Bölgesi’nde yaşanan hain saldırıda şehit düşen hemşerimiz Piyade Teğmen Ömer Faruk Civelek ile diğer kahramanlarımızı şükran, minnet duyguları ile anıyoruz..
Mekanları cennet olsun!
Türk Milleti’nin başı sağ olsun!


Ruhunu yok ettiğimiz hizmetler, etkinlikler?

Yorumlar kapalı.