Yusuf Cinal

Sağlığın nasıl, gülüm sen ondan haber ver?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala



Sevgili okurlar,
Bugün sizlere, toplumumuzun bir başka kanayan yarası ve gençliğin illeti haline gelen “uyuşturucular” konusunda, bilgilendirmelerde bulunacağım..
Merhum, Türk toplumunun çok sevdiği sanatçılar arasında yer alan Barış Manço’nun bir şarkısının konusunu teşkil eder, “Olmaya Devlet Cihanda..” diye?
Hatırladınız mı?
Konu bunu gerektirdiği için, hemen şıppadak hatırlamadan edemedim..
Gelin satır aralıklarında azıcık sörf yapalım mı?
Vaktiniz mi?
“İnsanın sağlığı, huzuru, yarınları, geleceği söz konusu” olunca da mı?
Siz bilirsiniz?
Ama, ben yine de paylaşmadan edemeyeceğim:
“Usta terzi, dar kumaştan bol gömlek diker.
Doğru tartan esnaf rahat, huzurlu gezer,
Eğrinin ve doğrunun hesabı mahşerde.
Dünyada biraz huzur, her şeye bedel.
Sağlığın nasıl gülüm, sen ondan haber ver?
İlaç neye yarar, vade gelmişse eğer!”
Okudunuz mu?
Yetmez?

LÜTEN BİLGİLENELİM?
Bir daha, bir daha okuyalım!..
Hatta, şarkıyı bulup dinleyelim, dinletelim, dinleyelim!..
He mi de bangır, bangır!
Dün, yazımızın içeriğinde “ Ahilik geleneğini” irdelemedik mi?
Burada da, öne çıkan hususlara bir bakar mısınız?
Nasıl da ötüşüyor, yazımız ile nasıl?
Dar kumaştan, bol gömlek dikebilen terzi?
İşinin ehli, “kul hakkı ve haram yemekten korkan, doğru tartan” esnaf?
Ve “tüm eğrilerin, doğrularının adresinin mahşer olduğu” hatırlatması?
Dünyada, “biraz huzurun her şeye bedel” olduğu!..
Ve olmazsa, olmazımız sağlık!
Sağlık sorunları yaşadığımızda, derde deva ilaç!
Allah, kimseyi muhtaç etmesin de?

SAĞLIĞIMIZA VERDİĞİMİZ ZARAR?
Kendi elimiz ile bozduğumuz “sağlığımız, huzurumuz” kadar, “aile ve toplum sağlığımıza verdiğimiz zararı da” hesaba katmamız gerekmez mi?
Her gün sağlık kurumları kapısını çalanlar, doktor, doktor gezenler, şifa arayanlar kadar, “uyuşturucu bataklığı içinde debinen ve köşe-bucak kaçarak durumunun öğrenilmesini istemeyen”, kaç gencimiz var ki, kendilerine uzanacak, bir yardım eli bekliyor?..
Sağlık bu!
Her yerde bulunmuyor ve satılmıyor!..
Her şey bir bozulmaya görsün, “işte o zaman bitmişliğin, tükenmişliğin pazarında”, sizi alan olur mu?
Geçtim ya, yan bakan?

GERÇEKLE YÜZLEŞMEK?

Komşu Hollanda’dan gelen araçların neden çok sık arandığını, kontrol edildiğine kafa yoranlar, sonunda acı gerçekle yüzleşirler!..
Hollanda, Avrupa’nın tek ülkesidir, “uyuşturucu konusunda tolerans” gösteren!..
“Toleransı bırakınız, alenen, uyuşturucu müptelaları için uyuşturucuların satışı yapılan” tek ülkedir Hollanda!..
Örnek teşkil etmesi bile, insanı çileden çıkartıyor, ama neylersin, böyle yaklaşımlara da önem verenler çok?..
İşte komşu ülkeden esinlenen Belçika’da da, artık alenen gençler, sokak başlarında, kahvehane önlerinde “cigarılıklarını sarmakta ve içine belli miktarda esrar koymakta” bir sakınca görmemektedirler?
Neden?
Neden olacak?

SİYASET MAKAMI?
Siyaset makamı, bu konuda Hollanda’yı örnek alarak, zincirleri gevşetti..
Adı” tolerans, hoşgörü” olan bir anlayışla, özellikle içicilere göz yummaya başladı!?..
İnanın, Brüksel’in “Türk Mahallesi” olarak adlandırılan Schaerbeek İlçesi’nin sokaklarından geçip, evimize zor gidebiliyoruz..
Burunlarımızı sızlatan ve sokaklara saran bir “esrar dumanı ve kokusu” gençleri esir aldığı gibi sağlıklı insanları da, tehdit ediyor..
Bu işin sonu, nereye varacak?
Merak, bu ya?
Polis kayıtlarına girmiş, o kadar hayatını kaybeden genç var ki?
Hep akıbet aynı?
“Uyuşturucu krizi ve koması” sonları oluyor!

MEMLEKETİM SAKARYA’DA?
Uzatmayalım, memleketim Sakarya’da üst, üste yapılan “uyuşturucu operasyonları” dikkatimden kaçmadı..
Hatta son olarak, “İstanbul’da 393 Kilo esrar yakalandığını” gazetelerden okudum..
Çok daha yeni, “Akyazı’da yapılan operasyonda, yine gözaltına alınan ve esrar ile yakalananların” haberi gazetelere yansıdı..
Sadece bir aydır, “kayıtlara giren uyuşturucu operasyonu sonuçlarına bir bakmanız” yeter!
Bir sektör haline gelen “Uyuşturucular” konusunda, ne büyük iddialar, ne büyük tartışmalar, devletin tepesinde gırıla gitmedi mi?
“Marinalar, yatlar, limanlar, konteynırlar, aşırı ülkeler, uçaklar, muz kolileri..” ülke gündeminden hiç gitti mi?
Baronlar, escobarlar, zengin, fakir gençler bu işte o beklenen son ile karşı, karşıya kalmadılar mı?
Evet, Sakarya Valiliği, Kaymakamlıklar, Emniyet Müdürlüğü, amirlikleri, İl Jandarma Komutanlığı, İlçe Jandarma karakolları, bu işte etken tedbirleri, operasyonları elden bırakmıyorlar..
Ama, bütün bunların çabası yeter mi?

KENDİ OĞLUNU, KIZINI ŞİKAYET EDENLER?
Ara, sıra duyuyoruz, kendi öz evladını bile kurtarmak için şikayet eden aileler var?
Keşke, bu ailelerin sayısı artsa?..
Kontroller daha sık yapılsa, “tarlalar, alanlar, dağlar, taşlar, araçlar, evler kontrol etse de, gençliği, bu illetten” kurtarabilsek?!
“Esrarın” ham maddesini oluşturan “kenevirin masumiyeti” arkasına sığınarak, bu işi geçim kaynağına dönüştürenlerin yanı sıra, gençliği bu geri dönülmez bataklığa itenlerin, (adlarını bile kullanmak istemiyorum), keyif verici, insanın hayal dünyasını alabora eden,” yeni sentetik maddelere” alıştırdığını biliyor musunuz?
Deniz aşırı ülkelerden kolayca sınırları geçen,” bu uyuşturucu maddelerinden birinin de Sakarya’da, gençliği tuzağa düşürdüğünü” söylesem inanır mısınız?
Acı, ama gerçek bu!

ALMAN ORDULARI?
İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman ordularında yer alanlara, uzun süre “keyif ve cesaret” veren bir uyuşturucu maddenin, “Sakarya’da gençliğin favori uyuşturucu maddeler” arasında olduğunu biliyor musunuz?
Evinden uzak, köşe bucak arkadaşları ile lüks, ihtişamlı yerlerde buluşan varlıklı aile çocuklarının yeni alışkanlığı olan,” bu illet sentetik haplar ile gençleri tuzağa düşürenlerin yakasına yapışmak” hepimizin görevi olmalıdır..
İstanbul merkezli olarak, komşu iller ile Sakarya’ya ulaştıran bu illet sentetik uyuşturucu, diğer uyuşturucuların aksine, “gençliği adım, adım ölüme götürdüğü” gerçeğini bilmeniz yeterli!..
Hepsi ölümcül ya?

POLİSİYE TEDBİRLER, YASAKLAR?
Bu iş sadece, “polisiye tedbirler ile yasaklar” ile olmaz?
Hepimiz, topyekûn bu kentte yaşayanların “derdi olmalı”, bu durum!..
Sakın ha,” benim çocuğum kullanmıyor” diye kendinizi temize çıkarmayınız?
Bu yazıyı yazmamda, bu ailelerin o kadar isteği, o kadar baskısı oldu ki, “konuya dikkat çekmek”, bugüne nasıp oldu..
Konuya duyarlı Valimiz, yeni emniyet müdürümüz, konu takibinde olan kaymakamlarımız ve jandarma birimlerimize, hepimiz yardımcı olmalıyız..
İyi ki, varlar!
Bu çağın yeni illeti, illetleri gençliğimizi esir almadan gerekeni yapmalıyız!..
Uyuşturucu kullanım yaşının, ortaokullara kadar indiğini söyleyenlere kulak veriniz?!..
Bu konuda sivil örgütlere, belediyelere de büyük görevler düştüğü gerçeği ortadır..

CUMHURİYET GENÇLİĞİ?
Aileleri bilgilendirelim, gençlerimizi takibe alalım, gözlerine iyice bakalım!
Gözlerine?
Bu gençlik, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik..
Bu gençliğe sahip çıkmak, hepimizin görevi olmalıdır..
Onları, bu bataklıktan hep birlikte çekip alalım..
Bu  yönde çaba gösterenlere, kolluk güçlerine yardımcı olalım!..
Biliniz ki, yarın son pişmanlık fayda vermez!
Unutmayınız ki, uyuşturucu öldürür, kumar söndürür!

SAĞLIK GİBİSİ VAR MI?
Gençliğin sağlığını, geleceğini düşünenleri, göreve çağırıyorum..
Merhum Barış Manço ile başladık, yine onun dizeleri ile bitirelim:
“Han senin, hamam senin, konaklar senin,
Tarla senin, çiftlik senin, bağ bostan senin,
Diyelim ki dünya malı tümünden senin,
Ağız tadıyla yersen bir şeye benzer..
Sağlığın nasıl gülüm sen ondan haber ver?
İlaç neye yarar, vade gelmişse eğer!..”
Ya Hasannnn!
Sağlık gibisi var mı?
Sağlıklı güzellikler dilerim..
Yusuf Cinal yazıyor, 23 Eylül 2022 Adapazarı




Sağlığın nasıl, gülüm sen ondan haber ver?

Yorumlar kapalı.