Sevgili okurlar,
“Osmanlı bakiyesi” topraklarda olup bitenler, “ister istemez, biz Türkleri, yani, Türkiye Cumhuriyeti’ni de” yakından ilgilendiriyor..
Öyle ya, nasıl ilgilendirmesin?
Uzun yıllar, “imparatorluk gücü” altında yönetilen topraklarda yaşayanlar ile “bir sosyal, kültürel, yakın dini bağları güçlü” akrabailişkilerimiz var..
Bilhassa, “Mısır, Cezayir, Tunus, Irak, Suriye topraklarını” kapsayan ve adına “Arap Baharı” denilen süreci, hep birlikte yaşadık, gördük..
Dikkat ettiniz mi, bilmem?
Amerika ve koalisyon ortakları, “bir canavar yaratıp, o canavarı alana salıp, etrafı toz dumana kattırıyor ve sonra ise, güya o cavanavarı yenmek için” harekete geçiliyor!
Bu oyunu, artık bilmeyen kalmadı!
“El Kaide ve liderine”, ne olduğunu bilmiyormuyuz?
Ya,” IŞİD veya DEAŞ” denilen,”o kelle kesen” canavar?
Bütün bu gelişmelerin, yaşanılanların, “Amerika’da kulelerin vurulmasından sonra, hız kazandığını” söylememiz yanlış olmaz..
SINIRLAR DEĞİŞTİ, ÜLKELER ÇÖKTÜ?
İşte bu süreçte,” Afganistan” hedefe kondu..
“Irak, İran savaşı” kızıştırıldı..
Ardından, “Irak oparasyonu” başladı..
Ve nihayet,” Arapa Baharı!”..
Sonra mı?
Ortadoğu’nun şımarık, “laf denlemezi İsrail’in, Filistin ve Gazze” katliamları!..
“Lübnan’da, Hizbullah’a” yönelik, operasyonlar..
İsrail’in, “Suriye denkleminde ki hava saldırıları” ile bugünlere geldik!..
Bütün bunların üzerine, “başlatılan Ukrayna ve Rusya Federasyonu savaşı” unutulur mu?
Bütün bu gelişmeleri yaşadık, gördük!..
Nelere tanıklık etmedik, nelere?
“Zirveler, toplantılar, açıklamalar, mesajlar, tehditler, patlamalar, kaosa çıkan yürüyüşler!..”
Bu gelişmelerin üzerine, tüm insanlığa “ölüm korkusu” salınarak, “bir virüs belası ile savaşı(Covid 19)” nereye koyacağız?
“Çin mi yaydı, Amerika mı” denklemindeki soru, bir türlü cevap bulmadı ve tartışmalar, farklı dijital tartışma boyutlarına çekildi bugünlere geldik..
DEMOKRATİK NİZAM MI, OTORİTER SİSTEM Mİ?
Bütün bu gelişmeler paralelinde, “Türkiye’de, demokratik nizamda”, büyük değişiklikler oldu..
“Ulus Devlet kavramı, neoliberal politikalar bağlamında”, iktidara gelen Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti siyasi hareketi tarafından, “Cumhurbaşkanlığı Sistemine” çevrilerek, “Parlamentonun işlevi azaltıldı, bakanların yerini, atanmışlar, müsteşarların yerine, yine partililer görevlendirilerek, bir farklı otoriter rejimin” temelleri atıldı..
Diğer ülkelerde de farklı bir durum sergilenmedi!..
Özellikle, Avrupa Birliği ülkelerinde, “aşırı asğ partiler, güçlü sag liderler iktidara taşınırken, Rusya’da Putin, ABD’de Trump gibi otoriter liderler, seçimlerin galibi oldular..
Enteresan gelişmelerin ortasında kaldık..
“Bir yandan tek adam, yani otoriter rejimleri yıkıp, yerine güya demokratik oluşumlar önerirken, bir öte yanda ise otoriterleşmeyi” nasıl izah edeceğiz?
IRAK’TA, NE OLDU?
Suriye konusunda, ABD ile Koalisyon güçlerinin peşine takılan Türkiye, “bir yandan da, Irak konusunda olduğu gibi, Suriye konusunda da, büyük bir çıkmaz, belirsizlik, aldatılmışlık” karşısında kaldı..
Ne mi, oldu?
Irak, üçe bölündü!..
Orada Barzani yönetiminde, “bir Kürt devletçiği” kuruldu mu?
Kuruldu!
Suriye’de ise, “otoriter, dikta rejimi “ bir bakıma hedefe konmuştu..
Maalesef, “bu süreci Esad iyi yönetimedi ve beklenen sonu” yaşadı!
“Bu çürümüş rejim”, 15 Yıl sonra, bugün itibarı ile tamamen çöktü..
Görünen o ki, Suriye’de üçe bölündü!..
Bir tarafta, “Esad aidiyetli Alevi kesim, bir tarafta Sunniler, bir tarafta YPG-PYD” unsurları..
Ve öte yanda “HTS” unsurları..
Gel de düğümü, çöz bakalım?
Evet, Şam düştü!
Peki, “Rusya Federasyonu ile İran’ın Esad’ı ayakta tutma girişimleri”, nasıl son buldu?
Ülkeyi yağmada, ne gibi unsurlar öne çıkarılacak, hangi ülkelerin dediği olacak?
Unutulmasın ki, “otoriter rejimlerin sonu”, hep hüzünle son bulmuştur..
“Kendi otoriterleşirken, başkalarına demokratik bir yapı önermeyi” kim gerçekçi bulur?
Türkiye’nin,” tez elden Cumhuriyet kazanımlarına dönmesi, Atatürk Türkiyesi’nin yeniden inşaası için adım atılması, barışması” gerekmez mi?
Türkiye’de böyle, Suriye’de öyle diyemezsiniz?
İBRET ALINSA?
Yakın tarihte, “Saddam Hüseyin, Fidel Kaddafi, Ramonya Lideri Çavuşesku’nun akıbetlerine”, tanıklık etmedik mi!
Hani, “ibret alınsaydı, tarih tekerrür edermiydi” gerçeğini bilmezmiyiz?
Etti, ama?
Şimdi, “Türkiye’nin, bu gelişmeler bağlamında rolü”, ne olacak?
Türkiye tarafından yapılan açıklamalar,” ne kadar dikkate alınacak ve bölgede hakimiyeti ele geçiren unsurlar, Türkiye’nin tezlerine, ne kadar sadakat” gösterecekler?
Türkiye’nin, “yıllardır PKK Teröründen muzdarip olduğu bilinirken, Irak sonrası Suriye’de de bir terör oluşumuna”, izin mi verilecek?
Kısacası, “Suriye’de yeni bir iç savaş çıkmadan, aklı selimin hakim kılınması ve huzur, güvenin sağlanması için, daha da önemlisi demokratik bir Suriye için, atılacak adımlar kadar, ülkede istikrarı sağlamak”, kolay olacak mı?
Bekleyip, göreceğiz!?
SURİYE?
1918 Tarihine kadar Osmanlı yönetiminde kalan Suriye, 1946 yılında bağımsızlığını kazandı., 1963 yılında Arap Sosyalist Baas Partisi, darbeyle yönetimi ele geçirdi.
1970 yılında parti içi darbeyle iktidarı ele geçiren Hafız Esad, 1971 yılında Cumhurbaşkanı olmuş ve bu görevi, 10 Haziran 2000 tarihindeki vefatına kadar yürütmüştür.
Daha sonra ise oğul Beşar Esad yönetimi ele almış ve su süreç yaşanmıştır.
2018 Tarihi itibari ile nüfusu 20 Milyona yakın olan Suriye’nin başkenti Şam’dır.
Yusuf Cinal yazıyor, 9 Aralık 2023
Yusuf Cinal
Diğer Yazıları
Yönetici