Sevgili okurlar,
Her güne uyanmanın güzelliği kadar, bir bedeli olduğunu bilmeyenimiz mi var?
“Önce sağlık” diyerek, işe başlarız!
Önce “sağlık” ya?
“Hayatta kalmak” için verilen mücadele, ta çocukluğumuzdan itibaren, takip ettiğimiz,” bir hayat” düsturudur..
Çocuğun, “bir kıtım süt için anne memesini uzanması da” bir mücadeledir..
“Akşam evine ekmek götürmek için, sabah, akşam kürek, kazma sallayan, ya da direksiyon başında olan, ofisinde ter döken, kafa yoran memurda”, bu mücadelenin tam içinde değil, ortasındadır!
“Fidan gibi hayatlar”, gözümüzün önünde devrilen binaların enkazında, çığlıklarla yaşama veda ettiler!
Çığlıklar arasında?
Ne acı bir son, ne acı?
Ne acı son, ne talihsizlikti, ya da siyasilerimizin söylediği gibi ne acı kader?
ONLARI DA SELE VERDİK?
Bir filmden, bir romandan, bir hikayeden söz etmiyoruz?
6 Şubat 2023 Tarihinde, depremin vurduğu on ilde yaşanan, “hayat gerçeğinden” söz ediyoruz!
50 Bini aşkın insanımızı kaybettiğimiz, misli ile yaralımızın olduğu, kayıplarımızın bulunduğu, bu deprem yaralarını sarmadan, “yeni bir felaket ile karşılaşmak, aynı acıları, aynı filmi izlemek”, ne üzüntü verici, ne?
Deprem korkusu ile çadıra sığınan, bir konteynerde, sıcak bir yer bulanlarımızın sevinçleri de yarım kaldı ve onları da sele verdik?!
Vay ki, ne vay?
İHMALİN FATURASI AĞIR!
“Yine ihmalin, yine tedbirsizliği faturası” ağır!
Devleti yönetenlerimizin basiretsizliği, depremlerde, sellerde ve diğer afetlerde ortaya çıkarken, biz yazar, çizerlere, habercilere ise bir başka yasaklar, cezalar verenleri yine mi seçip, başa getireceğiz ödüllendireceğiz?
Elbette, bu aziz, bu yüce milletimizin takdiridir!
Milletimiz bu, 14 Mayıs 2023 Tarihinde sandık başına gider, “hem Cumhur urunu ve hem de milletvekilini” seçer..
Bu aziz, bu yüce milletimizden daha iyi bilecek değiliz ya?
“İyiyi, kötüyü, iş yapacağı, bir işe yaramayacağı, yakışanı, bize hizmet edenleri, bulur seçer diyeceğim ama”, diyemiyorum?
MİLLETİN VEKİLİ?
Zira, “milletin vekili seçimi”, önce Ankara’da, siyasi parti merkezlerinde yapılıyor da ondan?
“Milletin vekilleri”, böyle seçiliyor artık!
“Cumhuru” ise yine millet seçecek..
Bunun için,” yüzde 50, artı bir oy alma”, şartı var..
Bu yüzden siyasi partiler tek başına bu rakamı tutturamadığından, “ortaklıklara”, yani “koalisyonlara” giderek, hedeflerini büyütüyorlar..
Bizler ise, bu iki aşamada seyrediyoruz?
Neyi mi?
Aday olacakları?
Öyle ya, şu an,” en meraklı haberler” bunlar?
Aşağı yukarı, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde” aday olacaklarda belli..
“Anketler, salvolar, atıp tutmalar, karalamalar, çizmeler, öne çıkmalar..”, çoktan başladı..
“Mantar gibi su yüzüne çıkma cabaları”, ya da heyecanları bunlar..
Vay ki, ne vay?
ANKARA’NIN YOLLARI?
Milletvekili olacaklar ise, siyasi partilerin yolunu tuttu, kimi görevinden istifa ediyor, kimi ise listelerde yer almak için, “Ankara’da, kendisini öne çıkaracak adamını bulmanın” telaşında..
Böyledir bizim ellerin halı?
“Bir tarafta feryadı-figan, bir yanda selden mal kapma yarışı, öte yanda çalsın davullar, atılsın konfetiler!..”
Oh, ne ala memleket!
Güzel kuşum, kanaryam,
Vatan, millet Sakarya’m!
İç suyu, al ihaleyi, gel torpilli mevkilere..
Sonra, yuttur halka!
Vallahi “yutkunanlara” helal olsun?
“Şu enkaz çığlıkları, şu sel felaketeleri” ortadayken, gerçekken?
Vay ki, ne vay?
ANKARA’DAN ESER?
Ah ulan dayımın Karabaşı?
Ne sadık, ne laf dinler, uysal, hediye bekleyen, güzel arkadaşdın?
Bir türkü tuturup, içinde düştüğümüz duruma glde yanma?
“Telli turnam selam götür, sevdiğimin diyarına,
Üzülmesin, ağlamasın, belki gelirim yarına, cananına..
Hasret, kimseye kalmasın, sevdalılar ayrılmasın
Ben yandım, eller yanmasın, sevdalılar ayrılmasın..”
Gerçekten acımız büyük, ihmaller daha büyük!
“Vurdumduymazlık, umursamazlık, nemelazımcılık rüzgarları, Ankara’dan eser, ne dalımızı, ne yaprağımızı” koyar!..
SUÇLU ARAMAYA NE GEREK VAR?
Bütün bu durumların müsibeti olarak, suçlu aramaya ne gerek var?
Bütün bunların sebebi, suçlusu, biz değilmiyiz, biz?
Sandık başına giden,gitmeyen bizler!..
Biz biliriz ki,” milletler layık oldukları ile yönetilir” diye!?
Sevgili yazar dostum Sefa Yürükel göndermiş, paylaşmadan olmaz?
“Adam İngiliz’in dokuduğu kumaştan elbiseyi giyiyor..
Alman malı lokomotifin çektiği trene biniyor..
Namaz vaktine ne kadar kaldığını, cebindeki İsviçre malı saate bakarak öğreniyor..
Bilmem kimin icadı telefonu kullanıyor, televizyon seyretmeyin diyor!
Ama şapkayı giyince, kafir olacağını sanıyor?”
Gel de çok işin içinden?
ANKARA, ANKARA, KİMİNİN YÜZÜ KARA?
Ankara’da bir mendilli adam?
Ballı, börek işleri ganimet bilen, bir sivil inisiyatifi babasının çiftliği gibi kullanan, siyasilerin yanında yer bulan, çaka satan, devrin lumpeni, muhteremin biri bize “hakaret davası” açmış!?
Ankara, Ankara, kiminin yüzü ne kara?
Ulan geri adım atacağımı mı sandın?
“Aman efendim, afet bizi mektupları yazmamızı mı” bekliyorsun?
Hani bir siyasimiz diyor ya?
“Kimsiniz ulan siz!?”
Asliye’de değil, Ağır cezalarda açmasan hakkım olur!
“Milleti aptal, kendini akıllı sanan bu tiplere”, her zaman vereceğimiz cevabımız vardır..
ALINIYORSAN, EVİNE DÖN!
Ulan alınıyorsan, o mevkide işin ne?
“Eleştiriyi, tepkiyi, hakaret sayan müptezelleri” biter mi ülkenin?
Alınıyorsan, evine dön efendi?
Bulunmazgillerden misin?
Başıbozuk işlerden, sanki sadece siyasiler mi sorumlu?
“Ankara kedisi gibi sus-pus olduğunu, evet efendimci tavrını, yüzüne vurma zamanına” az kaldı..
“Herkesin bir hesabı var da, bizim de olduğunu” hatırlatalım dedik!
Millet, hele bir kararını versin?
Sizlerle hesaplaşma, yüzleşme zamanı yaklaşıyor!
Unutulmasın ki, son gülen, iyi güler!
Millet bu, zalimi, beceriksizi, ihmalkarı, süpürür gider!
Yusuf Cinal yazıyor, 17 Mart 2023
Yusuf Cinal
Diğer Yazıları
Yönetici
Yorumlar kapalı.