Sevgili okurlar,
Yüksek Seçim Kurulu(YSK), “seçimlere 36 Siyasi partinin katılacağını” duyurdu.
Seçim süreci, işliyor..
Seçimlerde oy kullanacakların listeleri de, askıya çıktı..
Seçimlerde aday, adaylığında bulunanlar ile il genel meclisi ve belediye meclis üyelikleri için başvurular sürüyor..
Muhtarlıklar unutulur mu?
Mahalle ve köy muhtarları da, adaylıklarını açıklıyor şüphesiz..
Ankara övgülü, hem de!
SEÇİM HEYECANI?
Siyasi partiler, seçimlere girecekleri adaylarını, yapılan görkemli açılış ve tanıtım törenleri ile duyurmaya başladı..
Memleketin her köşesinde, seçim heyecanı yaşanıyor..
“Seçim heyecanı” diyoruz ama, “bu heyecanın sokağa, alanlara, çok yansımadığını” vatandaşlarımız, gazeteci meslektaşlarımız duyuruyor..
Yurdun her yanından, ”ekonomik kriz ve alım gücü, düşük, emekli, memur ve çalışan maaşları, fiyatlarındaki istikrarsızlık, enflasyon, liyakatsizlik, işsizlik, adaletsizlik, vergi adaletsizliği, siyasi belirsizlik..” gibi konular, vatandaşın gündeminin ilk sıralarında yer alıyor..
Vatandaşın gündemi, geçim yani!
BELÇİKA BRÜKSEL’DEYİM!
Bütün bu gelişmelerden maada, Yalova, Çınarcık’ta yaşayan gazeteci dostum, bir bakıma iş insanı, Iğdırlı Bülent Gürçam, aile fertlerinin yaşadığı ve kendisinin bir yarım ömür tükettiği Belçika’nın başkenti Brüksel’den bir paylaşımda bulundu.
Gürçam,”Arkadaşlar Belçika, Brüksel’deyim. Benim, bu ülkede yarım asırlık bir yaşamım var. Bu ülkelerde insanların alım gücü ile Türkiye insanının alım gücü arasında uçurumlar var.. İnanın tüm marketlerde dakikalarca kuyrukta beklemeniz gerekiyor. Hele kasaplarda, mutlaka sıra numaraları almak zorundasınız. Her kasabın girişinde, bir sıra numarası makinası mevcut. İçecek reyonlarının önlerinde, tatmanız için, size sunulmuş, açık içkiler vardır ve fiyatlar yaşadığınız ülke şartlarına göre çok uygun. Alış -veriş sepetleri tıkasıya dolu.
Günaydın, yurdumun hak ettiği hayatı yaşayamayan garip yurttaşları..” diye, paylaşımına nokta koyuyor!..
Aşağı yukarı sevgili Bülent Gürçam ile aynı kuşak, aynı yılları yaşamış ve gazetecilik mesleğinin mürekkebini tatmışlardanız..
Söyledikleri harfiyen doğru!
SİYASİ KÖRLÜK?
Bu söylediklerinde zerre kadar yanlış ve abartı yok, bilesiniz!..
Yani, biraz eskidi ama, şu ülkemizde “ Almanya bizi kıskanıyor” sözleri var ya, inanın, ” inleri tepemize toplamaya” yetiyor?
Fıkra gibi, bir şey bu?
Kardeşim, “senin ülkendeki yaşam standardı ile Avrupa Birliği ülkelerindeki durumu”, nasıl mukayese edebiliyorsunuz?
Şurada, “Türkiye’nin Bulgaristan, Yunanistan ile Gürcistan’ın AVM’si konumuna geldiğini de mi “ görmüyorsunuz?
Bütün bunların,” siyasi körlükten” kaynaklandığını söyleyenler, çok haklı..
“Siyasi körlük “, bu ya?
Ah, be kardeşim, Almanya neresi, Türkiye neresi?
Bakınız, Fransa’da bir zincir marketler grubu, “eksik gramajlı ürün satan firmaları teşhir ederek, onların ürünlerini satmama kararı”, alabiliyor..
Ya, bizim ülkede?
Bakanlığın, “hileli ürün satan firmaların isimlerini, tek, tek açıklamasına rağmen”, değişen, hiçbir şeyin olmadığı ülkenin adıdır, Türkiye!
Peki, ”bütün bu olumsuzlukların üstesinden” nasıl gelebiliriz?
Asıl, soru bu?
ASKIDA EKMEK?
Bütün bu,” başıbozuk düzenin müsebbibi olarak siyasileri gösterenler, asıl gerçeği bünyelerinde” gizliyorlar..
İşte geçtiğimiz günlerde, sevgili gazeteci dostum Halk 54’ten Nurettin Eryılmaz’ın kamerasına yansıyan görüntülerde, bir anne,” Askıda ekmek aldım. Ayağımda çorap yok! Terlikleri görüyor musunuz?. Ben, 15 Temmuz’da sokağa fırlayanlardan ve kolundan yaralananlardanım. Elim kırılsaydı da bu siyasete, oy vermeseydim” diyerek, tepkili bir şekilde evine gidiyordu..
Demek ki, neymiş?
DENETİM VE LİYAKAT?
“Seçtiklerini denetlemeyen, onlara taviz üstüne taviz veren, yetkide yıllardır kusur etmeyenler, kalkmış pahalılıktan, ücretlerin yetersizliğinden, yollardan, hayat pahalılığından, işsizlikten, liyakatsizlikten, kutuplaşmadan, kindarlıktan, dindarlıktan, politikasızlıktan, gelecek kaygısından, söz ediyorsa”, bu kesimin, önce aynaya bakması, gerekmiyor mu?
Sizce, yanlış nerede?
BİR DAHA ALDATILMAYINIZ?
Dahası da var?
Bir partinin, bir liderin, bir seçilmişin kuyruğuna takılıp giderseniz, olacaklara tahammül göstermeniz, şükretmeniz, sabır göstermeniz” istenir!?..
“Birileri de lüks, ihtişam içinde yaşar, sizlerde kem, küm etmeye, kahve köşelerinde, pazarlarda, çarşıda, sokakta, onu, bunu çekiştirmeye, çemkirmeye..” devam eder durursunuz!
O zaman, söylenecek söz, aldatılmayınız!
TARİHİ DEĞİŞTİRECEK, TARİH?
İşte, 31 Mart 2024 Tarihinde, ülke genelinde yerel seçimler var..
Tarihi değiştirecek, tarih bu!
Siyasi partiler, seçimlere girecek aday, adaylarını açıklamaya, devam ediyorlar..
Demokrasilerin, gereği bu ya..
Elbette, sizden iyi bilecek değiliz amma?
Artık, uyanmanın zamanı gelmedi mi?
Sizleri, “hamaset nutukları atarak, beka, beka sözleri ile aldatan, biz gidersek tufan olur, devleti bunlara mı teslim edeceğiz, terör ile teröristler ile mücadele sekteye uğrar, İHA, SİHA, uçak, gemi, yol, tünel, silah”, diyerek, yönetimi ele alanların, karnelerine bakma zamanı, gelmedi mi?
“Seçeceklerimizi, kılı kırk yararak, bu seçimlerde seçme mecburiyetimiz olduğu gerçeği”, bir kez daha önümüze geliyor..
Bu sefer yanlış yapma lüksümüz, hiç yok!?
Zira, ülkenin, yerel yönetimlerin içinde bulunduğu durum açık ve net ortada?
İflasa sürükleniyoruz, iflasa!
BU İŞİN ŞAKASI YOK?
Bu defa, hata yapmamalıyız!..
Bu işin, “siyasi partisi” olmaz!?..
“Siyasi parti” dediğiniz, ne ki, bir araç, araç!?
“O araca binip, ilk durakta inenleri” unutmayınız?
Ya kendi cebini dolduran, avenesini zengin edenler?
Öyleyse, “size dokunacak, sizi anlayacak, sizlerle sevinecek, üzülecek, sizlere hizmeti esas alacak, tarafsızlığına, bilgi ve becerisine güvendiğiniz, kamu mallarına sahip çıkacak, har vurup, harman savurmayacak, kendi mahiyetini korumayacak, eşit, adil, hak, hukuk çerçevesinde bir yönetim sergileyecek, liyakatli, içinizden biri olan adayları seçmeniz “, ülkenin geleceği içinde, önemli!..
Bu noktada, seçmen olarak, vatandaş olarak, “önemli sorumluluklarımız olduğu” unutulmamalıdır?..
Ya, bu işin vebali?
İşte belediyeleri teslim ettiğimiz, yönetimlerin karneleri ortada?..
Bu karnelere bakarak, sandık başına gitmenin, gereğini yapmanın zamanı geliyor..
Fırsat, bu fırsat ya, bir dört yıl seçim, meçim yok, bilesiniz!?
NE YAPILMALI?
O zaman, ne yapılmalı?
O zaman yapmamız gereken, “işin ehlini, bizden birilerini, yani tarafsızlığına, becerisine, teşkilatçılığına, ekip ruhu ile çalışacağına, bey-tül mala el uzatmayacağına inandığımız adayı, adayları seçmemiz”, zor olmasa, gerek?
Lütfen, bu defa siyasi ihtiraslardan, hesaplaşmalardan, lider nutuklarından, söylemlerinden sıyrılarak, özgür bir seçimde bulunalım!
Zira,” bunun yaşamımıza, ilimize, ilçemize, köyümüze, mahallemize maliyeti ve yansıması kadar, ülkenin geleceğini etkileyeceğini“ unutmayalım!
Bilirsiniz, ki, kendi düşen ağlamaz!
Yusuf Cinal yazıyor, 8 Ocak 2024