Sevgili okurlar,
Türkiye’de “Göç olgusu” ile ilgili sıcak tartışmalar yaşanıyor..
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ ve bazı kişiler hakkında sarfettiği sözleri buraya almak istemiyorum..
Tartışma, sadece bu platformda değil, birçok platformda sürüp gidiyor..
Son derece üzücü gelişmelere tanıklı ediyoruz!
Siyaset,bu dili,bu anlayışı hak etmiyor!
Ama özellikle HDP Milletvekili Ahmet Şık’ın ortaya attığı iddia, yenilir, yutulur, kabul edilir gibi değil?
Neden mi?
Ahmet Şık, öyle sıradan biri değil..
Fikir ve düşünceleri yanında, eylemleri ile öne çıkan, sert muhalefeti ile hapse girecek kadar, gerçeklerin peşinde koşan bir başka Doğrucu Davut olarak bilinir..
Ne diyor usta?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu bir bahene ve mazeret ile “siyasi yasaklı” duruma getirecekler ve “CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu’nu ise hapse atacaklar”diyor!
Hani biz biliriz ki,”Ateş olmayan yerden duman tütmez” diye!
Bu iddia, birçok televizyonda, konu edindi ve irdelendi..
İnşallah, böyle bir şeye tanıklık etmeyiz!
Daha da ileri giderek, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun TGRT TV’de açıkladığı,”Kaos Planlarını Kavalasoruzcuların bekliyoruz..Yeni Sorozculara 15 Temmuz’da yarım kalan işimizi tamamlayacağız” diyor..
Allah, Allah!
Neler oluyor kuzum!?
ENFLASYON CANAVARI?
Enflasyon, AK Parti’nin iktidarı devraldığı 2001 Yılı verilerine geri döndü!
Yüzde 68,01 olan 2001 Enflasyon oranı,TÜİK verilerine göre 2022 Yılında yüzde 69,97 oldu!
Ne şans?
Yüzde 70 bile olmadı diyenler var!
Çok şükür!
Selda Bağcan’ın seslendirdiği, Aşık Mahsuni Şerif’in o dizelerini hatırlamamak mümkün mü?
“Yiğit muhtaç olmuş, kuru soğana!
Bilmem, söylesem mi, söylemesem mi?”
Her şey sil baştan!
“Hani Türkiye, uçacak, ülkede bolluk, bereket ile mutluluk tabloları” oluşturulacaktı?
Nereden, nereye?
TOPRAKLARI NE ZAMAN KAYBETMEYE BAŞLADIK?
Şu “göç olgusuna gelirsek” görürüz ki, Osmanlı döneminde ilk toprak satışları hangi padişah ile başlamış?
Konuyu yazar Bahattin Aydın,4 Mayıs 2022 tarihli yazısında şöyle irdeliyor?
“Osmanlı padişahı Abdulhamid efendinin ilk Osmanlı toprağını satan kişi olduğu söylenir. Bundan esinlenerek günümüzde de yabancılara toprak, mülk, fabrika,orman, maden v.s satışları yapılmakta, gayrimenkul alanlara ve belli bir para transferi yapanlara T.C Vatandaşlığı verilmektedir. Abdulhamid döneminden önce Osmanlı topraklarına 1882 den itibaren göçler gerçekleşmiştir.Ortadoğu’da ki Siyonist yerleşimlerde bu donemde başladı. 1890 lar da ise hız kazandı. Ve Ortadoğu’ya Siyonizm yerleşmeye başladı.Günümüz İsrail devleti böyle vücut buldu. Ve günümüzde Ortadoğu’da önde gelen, belirleyici bir devlet oldu.
Osmanlı döneminde gerçekleşen göçlerle birlikte günümüz İsrail topraklarında koloniler kurulmaya başlandı. 1900 lara gelindiğinde (Abdulhamid döneminde) ise kolonileşme hızlandı, imparatorluğun bütünlüğünü tehdit etmeye başladı. Birde buna iç krizler eklendi.
HAZİNEDE PARA YOKTU!
Günümüzde olduğu gibi hazinede para yoktu. İmparatorluk mali disiplinini tamamen kaybetmişti. Başta Rotschild olmak üzere özel şirketler imparatorluğun ekonomik kaynaklarına el koymuştu. Düyun’u Umumiye bu süreçte kuruldu ve Osmanlı’nın çöküşünü hazırladı. Osmanlı’nın Düyun’u Umumiye’ye olan borcunu Genç Türkiye Cumhuriyeti ödedi.
Dış baskılara dayanamayan Osmanlı yönetimi 1869 yılında padişah Abdulaziz döneminde yabancıların Hicaz bölgesi haricinde mülk edinebileceği fermanını çıkardı.Bu durum üzerine yabancılar Filistin’den toprak almaya başladılar.Böylece bölgeye Yahudi göçleri başladı.Dış güçlerinde baskısı ile Osmanlı devleti Yahudilerin Osmanlı topraklarına yerleşebileceği kararını aldı.Böylece İsrail devletinin temeli atılmış oldu. 19. Yüzyılda bölgeye yerleşen Yahudi nüfus 50 bine ulaştı. Padişah Yahudi göçünü görmemezlikten geldi. Konuyu merak edenler Osmanlı’nın çöküşü ile ilgili değerli bilgiler içeren araştırma kitaplarına baş vurabilirler.
FİLİSTİN TOPRAKLARI?
Filistin’e yapılan Yahudi göçünün günümüzle alakası nedir? Diye bir soru aklınıza gelecek. Esas odaklanmamız gereken konu budur. Herkesin bildiği gibi özelleştirilen devlet kuruluşlarının haddi hesabı yok. Özelleştirme ile gelen paralarında aynı şekilde hesabı verilemiyor. Ve Türkiye her şeyini sattı. Tarım arazilerini, ormanlarını,dağını, ovasını, denizlerini ve şimdide ev alana veya para ödeyene vatandaşlık hakkı veriyor. Çok kısa özetlediğim Filistin olayının bir benzeri günümüzde Türkiye’de gerçekleşiyor. Suriyeli sığınmacılar Hatay’da, Antep’te, Mersin’de, İstanbul’da nüfusça çoğunluğa geçmişler ve burası bizim siz Türkler gidin diyorlar.Yol geçen hanına dönen Türkiye’de:
PARA İLE VATANDAŞLIK!
Türkiye nüfusunun yaklaşık %’ de 10’unundan fazlasını sığınmacılar ve TC vatandaşlığı alanların olduğu ifade olunuyor.
Para vererek ve gayrimenkul alarak Türk vatandaşlığını, Türkiye Cumhuriyeti kimliğinin verilmesi ne kadar yasal? Vatan satılamaz diyerek hamasi nutuklarla kendimizi avutuyoruz. Bunun sonu nereye varacak? Türk milliyetçileri bu durumu nasıl hazmediyor. Ülkeyi bölmeyi başaranlar şimdi ise istilaya hazırlanıyorlar. Tarım yapacak arazisi kalmayan, plansız programsız gelişen kozmopolit yerleşimler nedeniyle asayişi ekonomisi, hukuku bozulan, itiraz edenlerin tutuklanarak ceza evine gönderildiği Türkiye’de durum gerçekten vahim. Doğuda PKK terörü ve toprak talepleri, Suriyelilerin toprak talepler yanında para ile satın aldıkları vatandaşlık ile perçinleyenlerin mal, mülk sahibi olmaları açıkça Türkiye’nin paylaşımıdır. Sevr bir başka şekilde hortlamıştır.
Sahil illerimizde Türk nüfus yerini para karşılığı vatandaşlık hakkı kazanalar almıştır.”
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, “Türkiye üzerine oynanan oyunlar” bitmez!
O zaman, senin işin “oyunu bozmak” olmalıdır!
Bu ayak oyunları dünde vardı, bugünde var!
Mesele, “tehlikeyi zamanında görmek, tedbir almak ve ülkeyi, insanımızı bu tehlikelerden koruyacak, basiretli kararlar” almaktır!..
“Beceriksizliğin faturasını insanımıza ödetmek, şükür etsinler, sabın göstersinler diye fetva verilmesini istemek, Türkiye’yi selamete” götürmez!
İşin, tehlikenin farkına varanlar, lütfen uyuyan, teslim olanları dürtsün!
Zira bu gidişatın şakası yok!
Yusuf Cinal yazıyor, 7 Mayıs 2022 Brüksel
Yusuf Cinal
Diğer Yazıları
Yönetici
Yorumlar kapalı.